
Esas No: 2014/13038
Karar No: 2015/14782
Karar Tarihi: 17.12.2015
Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/13038 Esas 2015/14782 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : ELATMANIN ÖNLENMESİ
Taraflar arasında görülen elatmanın önlenmesi davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."in raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Dava, paydaşlar arasında elatmanın önlenmesi isteğine ilişkindir.
Davacılar, davalı ve dava dışı kişiler ile paydaş oldukları tarla ve bahçe vasıflı 39 adet taşınmazın tamamının tarımsal amaçlı olarak davalı tarafından kullanılmak suretiyle taşınmazdaki paylarına müdahale edildiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesine karar verilmesini istemişlerdir.
Davalı, taşınmaz üzerinde davacıların hakları olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalının davacıların kullanımını engellemediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişme konusu tarla ve bahçe vasıflı .... köyü 105 ada 10, 116 ada 126, 121 ada 7, 41, 122 ada 13,16, 18, 39, 40, 43, 52, 94, 100, 101, 102, 103, 104, 105, 106, 107, 125, 124 ada 2, 128 ada 3, 130 ada 2, 55, 111, 116,23 ve 93, 156 ada 2, 3, 4, 147 ada 1,2, 3,6,11,14 ve 15 parsel sayılı taşınmazların davacıların murisi, davalının murisi ve dava dışı kişiler adına paylı mülkiyet üzere kayıtlı olduğu, davacıların çekişme konusu taşınmazların tamamının davalı tarafından tarımsal amaçlı kullanılmak suretiyle paylarına müdahale edildiği iddiası ile eldeki davayı açtıkları, yargılama sırasında davacıların 156 ada 2,3,4, 147 ada 1,2,3 parseller ve 130 ada 23 parsel sayılı taşınmazlar yönünden davalarından feragat ettikleri anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; paylı mülkiyette taşınmazdan yararlanamayan paydaş, engel olan öteki paydaş veya paydaşlardan payına vaki elatmanın önlenilmesini her zaman isteyebilir. Hatta elbirliği mülkiyetinde dahi paydaşlardan biri öteki paydaşların olurlarını almadan veya miras şirketine temsilci atanmadan tek başına ortak taşınmazdan yararlanmasına engel olan ortaklar aleyhine elatmanın önlenilmesi davası açabilir. Ancak, o paydaşın, payına karşılık çekişmesiz olarak kullandığı bir kısım yer varsa açacağı elatmanın önlenilmesi davasının dinlenme olanağı yoktur. Yerleşmiş Yargıtay içtihatlarına ve aynı doğrultudaki bilimsel görüşlere göre, payından az yer kullandığını ileri süren paydaşın sorununu elatmanın önlenilmesi davası ile değil, kesin sonuç getiren taksim veya ortaklığın satış yoluyla giderilmesi davası açmak suretiyle çözümlemesi gerekmektedir.
Öte yandan, yurdumuzda sosyal ekonomik nedenlerle kırsal kesimlerden kentlere aşırı akım, nüfus çoğalması, büyük mesken ve işyeri ihtiyacı nedeniyle hızlı yapılaşma karşısında görevli mercilerin aciz kalmaları veya çeşitli nedenlerle göz yummaları sonucu, izinsiz, ruhsatsız, resmi kayıtlara bağlanmayan büyük yerleşim alanları oluştuğu, bu arada paylı taşınmazların tapuda resmi ifrazları yapılmadan paydaşlar arasında haricen veya fiilen taksim edilip üzerlerine büyük mahalleler hatta beldeler yapıldığı bir gerçektir.
Bilindiği üzere 4721 s. Türk Medeni Kanunu"nun (TMK) 706., Türk Borçlar Kanunu"nun (TBK) 237., Borçlar Kanunu"nun (BK) 213.), Tapu Kanunu"nun 26. maddeleri hilafına tapulu taşınmazlarda harici veya fiili taksim ile payların mülkiyeti ana taşınmazdan ayrılamaz. Ne var ki, taşınmazın kullanma biçimi tüm paydaşlar arasında varılan bir anlaşma ile belirlenmiş yada fiili bir kullanma biçimi oluşmuş, uzun süre paydaşlar bu durumu benimsemişlerse kayıtta paylı, eylemsel olarak (fiilen) bağımsız bu oluşumun tapuda yapılacak resmi taksime veya ortaklığın satış suretiyle giderilmesine yahut o yerde bir imar uygulaması yapılmasına kadar korunması, "ahde vefa" kuralının yanında TMK"nin 2. maddesinde düzenlenen iyi niyet kuralının da bir gereğidir. Aksi halde, pek çok kimse zarar görecek toplum düzeni ve barışı bozulacaktır.
O halde, paydaşlar arasındaki elatmanın önlenilmesi davalarında öncelikle tüm paydaşları bağlayan harici bir taksim sözleşmesi ve özel bir parselasyon planın olup olmadığı veya fiili kullanma biçiminin oluşup oluşmadığı üzerinde özenle durulmalı, varsa çekişmeli yerin kimin kullanımına terk edildiği saptanılmalı, harici veya fiili taksim yoksa uyuşmazlık yukarıda değinildiği gibi, TMK"nin müşterek mülkiyet hükümlerine göre çözümlenmelidir.
Somut olaya gelince; öncelikle davacıların ve davalının mirasçısı olduklarını ileri sürdükleri paydaşların veraset ilamı veya verasete esas nüfus kayıtlarının temini ile her bir taşınmaz yönünden ayrı ayrı tarafların taşınmazdaki mülkiyet durumunun açıklığa kavuşturulması, ardından gerek davalının tüm taşınmazların kendi adına ekildiği yönündeki savunması ve gerekse mahalli bilirkişi ve tanıkların taşınmazların tamamının davalı tarafından tarımsal amaçlı tasarruf edildiğine dair beyanları karşısında feragat edilenler dışındaki taşınmazlar bakımından davacıların paylarına vaki müdahalenin men’ine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.
Kabule göre de, davacıların yargılama sırasında bir kısım taşınmazlara ilgili davalarından feragat ettiği ve feragat nedeniyle red kararının sonuçlarının farklı olduğu gözetilerek, anılan taşınmazlar bakımından feragat nedeniyle red kararı verilmesi gerektiğinin nazara alınmamış olması da isabetsizdir.
Davacıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü kabulü ile, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 17.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.