
Esas No: 2016/15699
Karar No: 2017/6221
Karar Tarihi: 02.10.2017
Yargıtay 10. Hukuk Dairesi 2016/15699 Esas 2017/6221 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
......
Dava, hizmet tespiti istemine ilişkindir
Mahkeme, ilamında belirtildiği şekilde davanın kabulüne karar vermiştir.
Hükmün, davalı Kurum vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine, temyiz isteklerinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tespit edildi
Davanın yasal dayanağı 506 sayılı Yasanın 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddeleri olup, bu tür sigortalı hizmetlerin tespitine ilişkin davaların, kamu düzeniyle ilgili olduğu ve bu nedenle de özel bir duyarlılıkla ve özenle yürütülmelerinin zorunlu ve gerekli bulunduğu açıktır. Bu çerçevede, hak kayıplarının ve gerçeğe aykırı sigortalılık süresi edinme durumlarının önlenmesi, temel insan haklarından olan sosyal güvenlik hakkının korunabilmesi için, bu tür davalarda tarafların gösterdiği
kanıtlarla yetinilmeyip, gerek görüldüğünde, re"sen araştırma yapılarak kanıt toplanabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır.
İnceleme konusu davada; davacı davalılar murisine ait işyerinde 2003 yılı ile 21.06.2014 tarihleri arasında çalıştığının ve sigorta başlangıç tarihinin 06.01.2007 tarihi olduğununu tespitini talep ettiği, mahkemece davanın kabulüne, sigorta başlangıç tarihinin 06.01.2007 tarihi olduğunun ve davalılara ait işyerinde hizmet akdi ile 2003 yılından askere gittiği tarih olan 22.05.2008 tarihine kadar, terhis tarihi olan 20.08.2009 tarihinden 21.06.2014 tarihine kadar çalıştığının tespitine, bu çalışmaların diğer hizmetleri ile birleştirilmesine karar verildiği, davalıların murisi ..."in 21.06.2014 tarihinde vefat ettiği, ilgili işyerinin 10.03.1989-21.06.2014 tarihleri arasında kanun kapsamında olduğu, ölüm ve mirası red nedeniyle kanun kapsamından çıkarıldığı, davacının ..."e ait oto pompa tamiri atölyesinde pompa tamircisi olarak çalıştığını iddia ettiği, 20.05.2008-20.08.2009 tarihleri arasında askerlik yükümlülüğünü yerine getirdiği, davacının 01.10.2006-30.04.2008 tarihleri arasında......., 28.09.2009-21.06.2014 tarihleri arasında ..."e ait işyeri nezdinde çalışmasının bulunduğu, ....... tarafından sigortalı adına 01.10.2006 tarihli 3308 sayılı meslek eğitim kanununa tabi sigortalı işe giriş bildirgesinin, ... tarafından da 28.09.2009 tarihli işe giriş bildirgesinin verildiği anlaşılmaktadır.
./...
Hizmet tespiti davalarında, ...... yasal hasım konumunda olup, elde edilecek hükmün sigortalılık hakları yönünden uygulayıcısı konumundadır. ..... yanında tespiti istenen sürede işyerinde işveren olarak bulunanların tümü kendi hak alanını da ilgilendirdiğinden zorunlu dava arkadaşıdır. Zira davanın niteliği itibariyle alınacak ilam, sonuçta ..... tarafından infaza ve böylece sigortalının bu hakkının tesciliyle, tüm sigorta kollarından primlerinin işverenden tahsiline yol açacağından sigortalıyı çalıştıran gerçek veya tüzel kişilere karşı da açılması gerekir.
Türk Medeni Kanunu" nun 612 ve devamı maddelerine göre en yakın yasal mirasçıların tamamı tarafından reddolunan miras, Sulh Mahkemesince iflas hükümlerine göre tasfiye edilir. Mirasçılar, mirası reddederken kendilerinden sonra gelen mirasçılardan mirası kabul edip etmeyeceklerinin sorulmasını tasfiyeden önce isteyebilirler. Bu taktirde ret, Sulh Hakimi tarafından sonra gelen mirasçılara bildirilir, bunlar bir ay içinde mirası kabul etmezlerse reddetmiş sayılırlar. Bunun üzerine miras, yine iflas hükümlerine göre tasfiye edilir ve tasfiye sonunda arta kalan değerler, önce gelen mirasçılara verilir. En yakın yasal mirasçıların reddi, kendilerinden sonra gelen mirasçılar yararına olmadıkça ve bunlar Yasanın 614. maddesinde gösterilen usul çerçevesinde mirası açıkça kabul etmedikçe miras, sonra gelen mirasçılara geçmez. Bunlar, mirasbırakanın borçlarından sorumlu da tutulamaz.
Somut olayda işyerinin kanun kapsamından çıkış nedeni ölüm ve mirası red olarak gösterilmiş olduğundan mirasın yasal mirasçılar tarafından reddedildiği anlaşılmakla birlikte mirasın reddine ilişkin mahkeme ilamı dosya içerisinde bulunmadığından mirasın reddi hususunun araştırılarak açıklığa kavuşturulması, yasal mirasçıların mirası reddettiklerinin tespit edilmesi halinde tereke iflas hükümlerine göre tasfiyeye tabi duruma gelmiş olacağından mahallin Sulh Hakimine durum bildirilerek mirasın iflas kurallarına göre tasfiyesinin sağlanması, anılan mahkemece mirası reddedilen ... için atanacak ve yetkilendirilecek temsilcinin davaya katılımı ile taraf teşkilinin sağlanması ve yargılamaya bu şekilde devam edilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekmektedir.
1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 388/1-3. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun 297/2 maddesinde "Hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir.
Kabule göre; Davacının 2003 yılından 22.05.2008 tarihine kadar ve 20.08.2009 tarihinden 21.06.2014 tarihine kadar çalıştığının tespitine karar verilmiş ise de, hizmet tespiti davalarında kabul edilen tarihin gün ve ay olarak belirtilmesi gerekirken sürenin 2003 yılından başlatılmak suretiyle infaza elverişli olmayan hüküm kurulması, davacı askerden döndükten sonra 28.09.2009 tarihinde ... tarafından işe giriş bildirgesi verildiği halde işe giriş bildirgesi değerlendirmeye alınmadan kabul edilen hizmet süresinin terhis tarihi olan 20.08.2009 tarihinden başlatılması yerinde değildir.
Ayrıca 506 sayılı Kanunun 79/10. maddesi hükmüne göre; Kuruma bildirilmeyen hizmetlerin sigortalı hizmet olarak değerlendirilmesine ilişkin davanın, tespiti istenen hizmetin geçtiği yılın sonundan başlayarak 5 yıl içinde açılması gerekir. Çalışmanın
../...
tespiti istemiyle hak arama yönünden kanun ile getirilen süre, doğrudan doğruya hakkın özünü etkileyen hak düşürücü niteliktedir ve dolması ile hakkın özü bir daha canlanmamak üzere ortadan kalkmaktadır. 506 sayılı Kanunun kabul edilip yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla beş yıl olarak öngörülen süre, 09.07.1987 tarihinde yürürlüğe giren 3395 sayılı Kanunun 5. maddesiyle on yıla çıkarılmış, daha sonra 07.06.1994 tarihinde yürürlüğe giren 3995 sayılı Kanunun 3. maddesiyle yeniden beş yıl olarak belirlenmiştir. Bu yönde, anılan madde hükmünde yer alan hak düşürücü süre; yönetmelikle tespit edilen belgeleri işveren tarafından verilmeyen veya çalışmaları Kurumca tespit edilemeyen sigortalılar için geçerlidir.
Somut davada; davacı davalılar murisine ait işyerinde 2003 yılı ile 21.06.2014 tarihleri arasında kesintisiz çalıştığının tespitini talep etmiş ise de 01.10.2006-30.04.2008 tarihleri arasında ....... bildirimi olduğundan ve bu dönem ile ilgili 01.10.2006 tarihli çırak kalfa ve ustaların eğitimi ile okullarda ve işletmelerde yapılacak mesleki eğitime ilişkin esasları düzenleyen 3308 sayılı mesleki eğitim kanununa tabi sigortalı işe giriş bildirgesi verilmiş olduğundan davacının çırak olarak çalışıp çalışmadığı, bu dönemde mesleki eğitim merkezinden bildirilen çalışmanın mahiyeti ve çalışma şekli araştırılarak açıklığa kavuşturulmalı, başka işyerlerinden bildirilen süreler hak düşürücü süreyi kestiğinden ve davacı tarafından bildirilen sürelerin iptali istenmediğinden davalı işyeri nezdinde yapılan çalışmanın kesintili geçtiği kabul edilerek dava tarihi itibariyle hak düşürücü süreye ilişkin değerlendirme yapılmalı, hak düşürücü süreye uğramayan çalışmalar yönünden çalışma olgusu araştırılmalı ve sonuca göre hüküm kurulmalıdır.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular göz ardı edilerek eksik araştırma ve inceleme sonucu yazılı şekilde hüküm kurulması, usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
O hâlde, davalı Kurum vekilinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ : Temyiz edilen hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 02.10.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.
.....