14. Hukuk Dairesi 2019/703 E. , 2020/2280 K.
"İçtihat Metni" 14. Hukuk Dairesi
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 08/08/2018 gününde verilen dilekçe ile yaylanın aidiyetinin tespiti talebi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18/09/2018 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı Köy vekili, Eğerci Belediyesinin yasal bir hakkı olmadığı halde ...Köyü hudutlarına tecavüzle, yayla olan alana köyün istifadesini engellediğini, davalı beldenin orman içine bina inşa etmek suretiyle orman ve hazine malını işgal ettiğini belirterek köyün sınırlarına ve merasına elatmanın önlenmesine, binaların kal"ine karar verilmesini istemiştir.
Davalı Belediye Başkanlığı, dava konusu yerin ...Köyünün özel merası ya da yaylası olmadığını, ...köylülerine yönelik herhangi bir müdahelenin olmadığını, davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
... Kadastro Mahkemesi Akdağmadeni Kadastro Mahkemesine yetkisizlik kararı vermiş, Akdağmadeni Kadastro Mahkemesi de Asliye Hukuk Mahkemesine görevsizlik kararı verilmiştir. Bu kararın temyizi üzerine Yargıtay 17. Hukuk Dairesi tarafından, davanın Sorgun (Akdağmadeni ) Kadastro Mahkemesince görülüp sonuçlandırılması gerektiğinden bozulmuştur.
Sorgun Kadastro Mahkemesi tarafından davanın reddine, dava konusu 112 ada 1 parsel, 113 ada 1 parsel, 114 ada 1 parsel, 115 ada 1 parsel, 116 ada 1 parsel, 117 ada 1 parsel, 268 ada 1 parsel sayılı taşınmazların yayla olarak sınırlandırılmasına karar verilmiştir.
Bu karara karşı davacı vekili tarafından yapılan temyiz talebi üzerine Yargıtay 20. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonucunda yayla olarak sınırlandırılmanın yerinde olduğunu, ancak aidiyetinin tespiti için dosyanın Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilmek üzere hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmiştir.
Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından yapılan yargılama sonucunda davanın reddine, dava konusu ... ili, ... ilçesi, ... Köyü ...mevkiinde kain 112 ada 1 parsel, 113 ada 1 parsel, 114 ada 1 parsel, 115 ada 1 parsel, 116 ada 1 parsel, 117 ada 1 parsel, 268 ada 1 parsel sayılı taşınmazların yaylak vasfıyla sınırlandırılarak özel siciline kaydına karar verilmiştir.
Hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ... ili ... ilçesi, ... Köyü, ...mevkiinde kain 112 ada 1 parsel, 113 ada 1 parsel, 114 ada 1 parsel, 115 ada 1 parsel, 116 ada 1 parsel, 117 ada 1 parsel, 268 ada 1 parsel sayılı taşınmazların yayla/mera kullanım hakkının aidiyetinin tespiti istemine ilişkindir.
Dava konusu taşınmazların Sorgun Kadastro Mahkemesince niteliği yayla olarak tespit edilmiş ve bu karar Yargıtay 20. Hukuk Dairesince onanarak kesinleşmiştir. Taşınmazların niteliği konusunda çekişme bulunmadığı halde bu konuda tekrar karar verilmesi doğru görülmemiştir. Düzelterek onama kararı ile Asliye Hukuk Mahkemesine gönderilen dava, dava konusu yayla niteliğindeki taşınmazların kullanım hakkının kime ait olduğunun tespiti istemine ilişkindir.
4342 sayılı Mera Kanununun 3/e maddesi gereğince yayla; çiftçilerin hayvanları ile birlikte yaz mevsimini geçirmeleri, hayvanlarını otlatmaları ve otundan yararlanmaları için tahsis edilen veya kadimden beri bu amaçla kullanılan yerdir. Devletin hüküm ve tasarrufu altında olan mera, yaylak ve kışlaklar özel mülkiyete geçirilemez, amacı dışında kullanılamaz, zamanaşımı uygulanamaz, sınırları daraltılamaz (4342 sayılı Mera Kanunu m.3,4).
31.05.1965 tarihli ve 4/2 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı ile “...tek başına bir köye ait bulunan mera, yaylak ve kışlakların tümünün veya bir parçasının bir başka köy sınırı içine alınmış olması halinde, sınır değişikliğinin ikinci köye bir yararlanma hakkı sağlamayacağı ve ilk köyün eskiden olduğu gibi bu yerlerden tek başına yararlanacağı” öngörülmüş olup, bu karar 4342 sayılı Mera Kanununun 29. maddesi ile de yasa hükmü haline gelmiştir. Böylece, bir köy ya da belediye sınırları içinde kalan mera, yaylak ve kışlaklar üzerinde bir başka köy veya belediyenin de intifa hakkı olabileceği kabul edilmiş, idari sınırların aidiyetin belirlenmesinde önemi olmadığı vurgulanmıştır. İdari sınırlar sadece yetkili mahkemenin saptanmasında önem arz eder.
Mera, yayla, kışlaklara elatmanın önlenmesi davası, kadim yararlanma hakkı olan köy veya belediye tüzel kişiliği ya da taşınmazın devletin hüküm ve tasarrufu altındaki yerlerden olması nedeniyle Hazine tarafından açılabilir. Aynı şekilde, bir yerin mera olduğu iddiasıyla köy veya belediye tüzel kişiliğinin ya da Hazinenin tapu iptali ve sınırlandırma istemiyle dava açmasına olanak vardır.
Mera, yaylak ve kışlak davalarında, tahsise ya da kadim kullanma hakkına dayanılabilir. Tahsise dayanıldığında, dayanak belgelerin, ayrıca karşı tarafın savunmasında ileri sürdükleri kayıtların tüm geldileri ile birlikte merciinden getirtilmesi, kadimlik iddiası varsa bu hususun araştırılması, gerektiğinde köyün kuruluş tarihinin İçişleri Bakanlığından sorulması ve köyün kadim ya da muhdes olup olmadığının saptanması gerekir.
Keşifte dinlenecek yerel bilirkişi ve tanıkların çekişmeli mera veya yayla ile herhangi bir yararlanma ilişkisi bulunmayan, yansız anlatımda bulunabilecek, yöreyi iyi bilen ve çevre köy ya da kasabalarda yaşayan yaşlı kişilerden seçilmesi gerekir.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya gelince;
Dava konusu taşınmazlar kadastro tespiti sırasında düzenlenen tutanakların edinme sebebi kısmında kullanım hakkının ... ilçesi, ... Köyüne ait olduğu yazılıdır. ... Köyü muhtarı tarafından 20.2.2008 tarihli katılma dilekçesi verilmiş ise de davada usulünce yer almadığı anlaşılmaktadır. ... Köyü Tüzel Kişiliği usulünce davaya katılarak, iddia ve delilleri toplanmalıdır.
Taraf teşkili sağlandıktan sonra mahkemece yapılacak iş; ... ve Akdağmadeni İlçe Tarım Müdürlüklerine 4342 sayılı Kanun gereğince Mera Komisyon çalışmasının yapılıp yapılmadığı sorulmalı, yapılmış ise evrakların getirtilmesi, ... ve Akdağmadeni ilçelerinden ve taraf köyler dışındaki köylerden tarafsız mahalli bilikişi ve tanıklar tespit edilmeli ve mahallinde yapılacak keşifte ziraat mühendisi, kadastro fen elemanı, jeodezi ve fotogrametri mühendisinden oluşacak üç kişilik uzman bilirkişi kurulu marifetiyle yapılacak keşifte; tahsise dayanılıyorsa tahsis kayıtlarının yerel bilirkişi ve tanıklar aracılığı ile uygulanması, dava konusu yeri kapsayıp kapsamadığının belirlenmesi, kadimlik iddiasında ise, tarafların kuruluş tarihleri araştırılmalı, yerel bilirkişi ve tanıklara taşınmazın kim tarafından ve ne şekilde kullanıldığı ve sınırları sorularak tespit edilmeli, yargılama aşamasında birleştirilip daha sonra tefrik edilen dosyaların hukuki niteliği ve dava konu taşınmazlar ile aynı ve derdest ise birleştirilmesine, kesinleşmiş ise evrak arasına konularak hüküm oluşturulmasında değerlendirilmesine, keşfi izlemeye elverişli kroki düzenletilmeli ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekir.
Eksik inceleme ve araştırma ile hüküm kurulması doğru görülmediğinden hükmün bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, istek halinde temyiz harcının yatırana iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26.02.2020 tarihinde oy birliği ile karar verildi.