7. Hukuk Dairesi 2015/34038 E. , 2016/1803 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : İşe iade
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dosya incelendi, gereği görüşüldü:
Davacı, feshin geçersizliği ile işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının çalışanların avans ödemelerini ödememesine rağmen ödediğini beyan ederek bankanın güvenini kötüye kullandığı, bu durumun İK 25/II-e maddesine göre haklı fesih nedeni oluşturduğu, buna rağmen davacının yazılı savunmasının alındığı, ihbar ve kıdem tazminatının ödendiğini, davacının ailevi sıkıntıları ve unutkanlığından bahsettiği, ancak bu unutkanlığın özrünün ve telafisinin güven ve itibar kurumu olan bankacılıkta mümkün olmadığını, davacının özel hayatındaki sıkıntıları iş yaşamına taşıdığı ve bunun uzun bir sürece yayıldığı, işverenden artık bu iş ilişkisini devam ettirmesinin beklenemeyeceğini, iş akdinin davacının işverenin güvenini kötüye kullanması sebebi ile 4857 sayılı Kanunun 25/2-e maddesine göre feshedildiğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacının, davalı bankada Direkt Satış Takım Yöneticisi olarak çalıştığı, Perakende Bankacılık direkt satış fonksiyonunda görev alan çalışanların, şehir dışı satış faaliyetlerinde gerçekleştirdikleri harcamalar için alınan ve fatura karşılığı Direkt Satış yetkililerinin hesaplarına yapılan ödemeleri, yöneticisine ödemiş olduğunu belirtmesine rağmen, Temmuz ve Ağustos ayında ödemediği; 4857 sayılı İş Kanununun 25/2.maddesi (e) fıkrası kapsamında, çalışanlara ödemesi gereken avans tutarlarını ödememiş olmasına rağmen, ödediğini beyan ederek, yöneticisinin güvenini kötüye kullanması nedeniyle haklı nedenden dolayı iş akdinin feshedildiği, bu durumun hukuka aykırı bir yönünün bulunmadığı dikkate alınarak, davanın reddine karar verilmiştir.
Dosya içeriğine göre somut olayda, davacının davalı bankada takım lideri olarak çalışmakta iken ekibinde olan personelin 2014 yılı Temmuz-Ağustos aylarına ilişkin şehir dışı avanslarını yatırmadığı anlaşılmaktadır. Davacı, savunmasında ailevi sorunları nedeniyle konunun tamamen şahsi unutkanlığı sonucunda vuku bulduğunu savunarak söz konusu avansları banka çalışanlarının hesaplarına yatırmadığını kabul etmekte ise de, dava dilekçesinde, “…savunma talep yazısının bir uyarı ve af mahiyetinde olduğunu, yazıda “söz konusu durumun tekrarı durumunda gerekli yasal sürecin başlatılacağını hatırlatırız” denilmesine ve yazının gönderildiği e-posta başlığının “uyarı” şeklinde yazılmasına rağmen en ağır ceza olan iş akdinin feshi yoluna gidilmesinin çelişkili davranma yasağına aykırı olduğunu, keza ihbar ve kıdem tazminatı ödemesini içeren ibraname metninin de imzalanmak üzere kendisine gönderildiğini, tüm bu durumların İK 25/II uyarınca yapılan fesih işlemi ile çeliştiğini” iddia etmektedir.
Davalı işveren ise cevap dilekçesinde, bir taraftan iş akdini haklı nedenle feshettiğini savunurken bir taraftan da fesih öncesinde davacının yazılı savunmasını aldığını, fesihle birlikte kıdem ve ihbar tazminatını ödediğini, bunun üzerine davacının da işyerini ibra ettiğini savunarak çelişkiye düşmüştür. Dosya içerisinde bulunan 09.10.2014 tarihli ibranameye davacının kıdem ve ihbar tazminatını almadığı yönünde şerh düştüğü görülmüştür.
Savunma talep yazısında da “…Yukarıda belirtilen konu ile ilgili savunmanızı… tarihi mesai bitimine kadar tarafımıza yazılı olarak iletmenizi rica ederiz. Söz konusu durumun tekrarı durumunda gerekli yasal sürecin başlatılacağını hatırlatırız” denildiği görülmüştür. Ancak, savunma talep yazısının, tarih, imza ve kaşe içermediği, davacı tarafça dosyaya sunulduğu anlaşılmakla, davacının dava dilekçesindeki yazının gönderildiği e-posta başlığının “uyarı” şeklinde yazıldığı iddiasına göre, dosyaya sunulan bu yazının mail çıktısı olduğu anlaşılmıştır.
Buna göre, mahkemece, savunma talep yazısının aslı davalı işverenden getirtilmeli; sunulmadığı takdirde, uzman bilirkişi marifetiyle davacı ... davalının bilgisayar kayıtları incelettirilerek belgenin bilgisayar kayıtlarından da araştırılması gerekmektedir. Konunun uzmanı bilirkişiden alınacak rapor ve mahkemece tarafların iddia ve savunmaları ve tüm delillerin birlikte değerlendirilmesi sonucunda; şayet, dosyaya sunulan savunma talep yazısının davalı işverenden sadır olduğu sabitse, davacının feshe konu eylemi nedeniyle verilen cezanın “uyarı” mahiyetinde olduğu kabul edilerek işçiye aynı eyleminden dolayı iki ayrı ceza verilemeyeceğinden davanın kabulüne; aksi takdirde şimdiki gibi davanın reddine karar verilmelidir.
Davacının bu yöne ilişkin temyiz itirazı yerinde olup eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm kurulması bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ:Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı nedenle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 28.01.2016 gününde oybirliğiyle KESİN olarak karar verildi.