20. Hukuk Dairesi 2015/4058 E. , 2016/9742 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı ... vekili, 19/08/2009 harç tarihli dilekçesiyle; ... ilçesi, ... köyü, ... çiftliği mevkiinde bulunan 157 ada 8 sayılı parseli vekil edenin tapuda satın aldığı halde vekil eden adına tapuya tescilinin yapılmadığını ve daha sonra taşınmazın 3. kişilere satılması nedeniyle vekil edenin taşınmazın mülkiyetini kaybederek zarara uğradığını ve bu zarardan TMK’nın 1007. maddesi uyarınca Hazinenin sorumlu olduğunu iddia ederek taşınmazın harca esas değeri olarak 7.100,00.-TL beyan edip taşınmazın değeri tespit edilerek, tespit edilen bu bedelin davalı Hazineden tahsili isteğiyle dava açmıştır. Daha sonra 03/04/2012 havale tarihli harçlı ıslah dilekçesiyle tazminat isteğini toplamda 122.445,00.-TL’ye yükseltmiştir.
Mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 122.445,00.-TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, davalı Hazine vekilinin temyizi üzerine, Yargıtay 5. Hukuk Dairesinin 18/06/2013 tarih ve 2013/6219 – 2013/12813 sayılı kararı ile hüküm bozulmuştur.
Hükmüne uyulan bozma kararında özetle; “Mahkemece davanın kabulüne karar verilmesinde bir isabetsizlik görülmemiştir. Ancak; TMK"nın 1007. maddesi gereğince açılan tazminat davalarında davalı sıfatı Hazinenin olup, Tapu Müdürlüğünün davalı sıfatı yoktur. Davacının amacı, devlet tüzel kişiliğini dava etmek olup, davasını yanlış idareye yöneltmesi hasımda değil, temsilcide yanılmadır. Bu durumda, davacıya Hazineyi davaya dahil etmesi için süre verilmesi ve sonucuna göre hüküm kurulması gerektiği gözetilmeden, eksik inceleme sonucu karar verilmesi,
Dava konusu taşınmaz mal arsa niteliğinde olup, arsaların bedelinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması zorunludur. Bu itibarla, emsal satışların değerlendirme tarihindeki karşılıklarının fiyat artış endekslerinin uygulanması suretiyle tespiti, bundan sonra emsal ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmak suretiyle değer biçilmesi gerekirken, bilirkişi raporunda bu yönteme uyulmadan değer biçilmiştir.
Bu nedenle, taraflara dava konusu taşınmaza yakın bölgeden, benzer yüzölçümlü ve yakın tarihli satışları bildirmeleri için imkan tanınması, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmesi ve yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu ile keşif yapılarak rapor alınması ve değerlendirme tarihine göre dava konusu taşınmaz ile bilirkişi kurulunca emsal kabul edilecek taşınmazların, Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından belirlenen
emlak vergisine esas olan m2 değerleri, ilgili Belediye Başkanlığı Emlak Vergi Dairesinden istenip, dava konusu taşınmazın, emsal taşınmazlara göre üstünlük oranı yönünden bilirkişi kurulu raporu da denetlenerek, sonucuna göre hüküm kurulması gerekirken, taşınmaza, genel deyimlerle ve piyasa rayicinden söz ederek değer biçen geçersiz bilirkişi raporu esas alınarak karar verilmesi doğru görülmemiştir” denilmiştir.
Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda, mahkemece yapılan yargılama sonunda; davanın kabulüne ve 122.445,00.-TL maddi tazminatın, dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı Hazineden alınarak davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamaya göre dava, tapu sicilinin hatalı tutulması nedeniyle uğranılan zararın 4721 sayılı TMK"nın 1007. maddesi uyarınca tazmini istemine ilişkindir.
Davacının tazminat isteğine dayanak yaptığı 157 ada 8 parsel sayılı taşınmazı 5.11.1993 tarihinde ...’dan satın aldığı, buna ilişkin ... 1. Tapu Müdürlüğünce resmi senet düzenlendiği, ancak taşınmazın davacı adına tapuya tescil edilmediği, daha sonra önceki malik ...’ın taşınmazı 3. şahsa sattığı ve bu şekilde bir kaç kez el değiştirdiği, halen de ... isimli bir şahıs adına kayıtlı olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemece bozmaya uyulmasına rağmen, bozma kararının gerekleri tam olarak yerine getirilmemiştir. Şöyle ki, hükmüne uyulan bozma kararında, taşınmazın değerinin değerlendirme gününden önceki özel amacı olmayan emsal satışlara göre hesaplanması suretiyle tazminat miktarının belirlenmesi gerektiğine değinilmesine rağmen mahkemenin hükmüne esas aldığı bilirkişi raporundaki somut emsallerin satış tarihi, değerlendirme tarihinden sonraki satışlardır. Bundan başka, bilirkişiler tarafından emsal taşınmazlar ile dava konusu taşınmazın eksik ve üstün yönlerinin neler olduğu ve oranları açıklanmadan soyut değerlendirmelerle bedel belirlenmiştir.
O halde sağlıklı bir sonuca varılabilmesi için, taraflara dava konusu taşınmaza mümkünse aynı beldeden ve değerlendirme tarihi olan 2009 yılından önceki yakın zaman içinde satışı yapılan benzer yüzölçümlü satışları bildirmeleri için imkan tanınmalı, lüzumu halinde re"sen emsal celbi yoluna gidilmeli, dava konusu taşınmazın değerlendirme tarihi itibariyle, emsal alınacak taşınmazın ise satış tarihi itibariyle imar ya da kadastro parselleri olup olmadığı ilgili Belediye Başkanlığı ve Tapu Müdürlüğünden sorulmalı, ayrıca dava konusu taşınmazın; imar planındaki konumu, imar planının ölçeği ve onaylama tarihi ile dava konusu taşınmazın emsallere olan uzaklığını da gösterir krokisi ve dava konusu taşınmaz ile emsal taşınmazların Arsa Metrekare Rayiç Bedeli Takdir Komisyonu tarafından re"sen belirlenen emlak vergisine esas metrekare değeri ilgili belediye başkanlığından ayrı ayrı sorularak ve emsal taşınmazların satış akit tablosu getirtildikten sonra önceki bilirkişiler dışında yeniden oluşturulacak bilirkişi kurulu marifetiyle mahallinde keşif yapılıp dava konusu taşınmazın değerlendirmeye esas alınacak emsallere göre ayrı ayrı üstün ve eksik yönleri ve oranları açıklanmak suretiyle yapılacak karşılaştırma sonucu taşınmazın değeri belirlenip oluşacak sonuca göre bir karar verilmelidir. Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazine vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 31/10/2016 gününde oy birliğiyle karar verildi.