15. Ceza Dairesi 2015/6322 E. , 2018/4213 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ağır Ceza Mahkemesi
SUÇ : Nitelikli dolandırıcılık, Resmi belgede sahtecilik
HÜKÜM : Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan TCK’nın 158/1-d, 168/2, 62, 52, 53 ve 58. maddeleri gereğince, resmi belgede sahtecilik suçundan TCK’nın 204/1, 62, 53 ve 58. maddeleri gereğince mahkumiyet
Nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarından, sanığın mahkûmiyetine ilişkin hükümler sanık müdafii tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü,
Sanığın, müşteki ...’in kimlik ve kimlik bilgilerini kullanarak, müşteki ...Dağıtım şirketi alt bayisi olan diğer müşteki ...’e kendisini ... olarak tanıtıp, 02/10/2009 tarihli iki adet temizlik robotunun 3.200 TL bedelle senetli satışına ilişkin sözleşme ve bu sözleşmeye bağlı olarak 11 adet senedi ...ismi ile imzalayarak verdiği, müşteki... tarafından daha sonra yapılan araştırmada kendisi ile sözleşme imzalayan asıl kişinin sanık olduğunu öğrendiği, sanığın bu surette hileli eylemlerle haksız menfaat temin ettiği, sanığın bu surette nitelikli dolandırıcılık ve resmi belgede sahtecilik suçlarını işlediği iddia ve kabul olunan somut olayda,
1) Sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne karşı, yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde,
Sanığın tevil yollu ikrar içeren savunması, müşteki beyanları ve tüm dosya kapsamı karşısında, sanık hakkında resmi belgede sahtecilik suçlarından verilen mahkumiyet hükmünde her hangi bir isabetsizlik görülmemiştir.
Sanığın suça konu sahte sözleşme ve senetleri aynı anda imzalamış olması nedeni ile zincirleme suç hükümlerinin uygulanmayacağı ve tek resmi belgede sahtecilik suçu oluşacağı yönünde ki mahkeme kabulünde bir isabetsizlik görülmemiş ise de, sahte belge çeşitliliği ve miktarı dikkate alınarak, resmi belgede sahtecilik suçu açısından temel hürriyeti bağlayıcı cezanın tayininde, 5237 sayılı TCK"nın 3. ve 61. maddesinde sayılan cezanın bireyselleştirilmesindeki ölçütler ve suça konu değer esas alınarak takdirin kullanılmasıyla alt ve üst sınırlar arasında makul bir belirleme yapılması gerekirken, hak ve nesafet kuralları ile orantılılık ilkesine aykırı olarak cezasının alt sınırdan tayini, aleyhe temyiz olmadığından bozma nedeni yapılmamıştır.
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre, sanık müdafiinin her hangibir nedene dayanmayan temyiz itirazlarının reddiyle hükümlerin ONANMASINA,
2) Sanık hakkında nitelikli dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne karşı, yapılan temyiz başvurusunun incelenmesinde,
Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin kovuşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya kapsamına göre; sanık müdafinin sair temyiz itirazlarının reddine, ancak;
Müşteki ...’in kovuşturma esnasında alınan beyanında “sanığın ibraz ettiği kimliğe bakarak sözleşmeyi hazırladığını, ancak kimlikten herhangi bir fotokopi almadığına” ilişkin beyanı ve sanığın eylemi esnasında kullanığı iddia olunan, sahte olarak oluşturulmuş müşteki ...’e ait kimliğin aslı veya fotokopisinin dosya içerisinde bulunmaması karşısında, sanığın Nüfus Müdürlüğünün maddi varlıklarından olan kimlik belgesini kullanıldığının kabulünün mümkün olmadığı, bu nedenle sanığın eyleminin uzlaşma kapsamında bulunan 5237 sayılı TCK"nın 157/1 maddesinde düzenlenen "basit dolandırıcılık" suçunu oluşturacağı gözetilmeden, suç vasfında yanılgıya düşülerek yazılı şekilde sanık hakkında nitelikli doladırıcılık suçundan mahkumiyet hümü verilmesi,
Kabule göre de;
Hapis cezası alt sınırdan tayin edilmesine rağmen, adli para cezalarının belirlenmesi sırasında, yeterli ve yasal gerekçe gösterilmeksizin, aynı gerekçeye dayanarak tam gün sayısının asgari hadden uzaklaşılması suretiyle sanığa fazla adli para cezası tayini,
Bozmayı gerektirmiş, sanık müdafiinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görülmüş olduğundan hükmün bu sebeplerden dolayı 5320 sayılı Kanunun 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK’nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, 05/06/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.