8. Hukuk Dairesi 2013/11510 E. , 2014/8019 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Bursa 2. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 22/03/2013
NUMARASI : 2010/1692-2013/209
S.. G.. ile A.. K.. aralarındaki katılma alacağı davasının kabulüne dair Bursa 2. Aile Mahkemesi"nden verilen 22.03.2013 gün ve 1692/209 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili ile davalı vekili taraflarından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, Bursa 1. Aile Mahkemesi"nin kararı ile boşanan tarafların evlilik birliği içinde 640 ada parsel numaralı dairenin edinilerek davalı adına tescil edildiğini açıklayarak taşınmazın tapu kaydının iptali ile yarı payın davacı adına tesciline, mümkün olmadığı takdirde, yarı pay değerinin davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiş, 05.02.2013 tarihli ıslah dilekçesiyle talebini 54.903,53 TL olarak açıklamıştır.
Davalı vekili, taşınmazın davalının bekarlığında biriktirdiği 15.000 TL, kardeşinden aldığı 25.000 TL ve banka kredisi ile edinildiğini, banka kredi taksitlerinin 11.09.2008 ile 10.12.2009 tarihleri arasında davalının kardeşi tarafından ödendiğini, davalının çalışarak elde etmiş olduğu gelirin ancak kendi ihtiyaçlarını karşılar düzeyde olduğunu bildirmiş ve davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, katılma alacağı istekli dava da, bilirkişi tarafından hesaplanan 54.903,53 TL katılma alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesi üzerine; Hüküm, davalı vekili ve davacı vekili tarafından ayrı ayrı temyiz edilmiştir.
Taraflar, 14.02.1999 tarihinde evlenmişler 29.01.2009 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne kararın 18.10.2010 tarihinde kesinleşmesi üzerine boşanmışlardır. Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/son maddesi gereğince boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Bu durum karşısında, eşler başka bir mal rejimi seçtiklerini ileri sürmediklerinden, eşler arasında evlilik tarihinden 4721 sayılı TMK"nun yürürlüğe girdiği 01.01.2002 tarihine kadar 743 sayılı TKM"nin 170. maddesi gereğince mal ayrılığı ve bu tarihten boşanma davasının açıldığı tarihe kadar 4721 sayılı TMK"nun 202 ve devamı maddelerine göre edinilmiş mallara katılma rejimi bulunmaktadır.
Dosya kapsamı ve dava dilekçesindeki açıklamalar ve dava konusu taşınmazın edinme tarihi olan 17.03.2006 tarihine göre, davacı vekilinin isteği, taşınmaz üzerindeki katılma alacağı isteğine ilişkindir. Bu tür davalarda, eklenecek değerlerden (TMK.m.229) ve denkleştirmeden (TMK.m.230) elde edilen miktarlar da dahil olmak üzere edinilmiş malın (TMK.m.219) toplam değerinden mala ilişkin borçlar çıkarıldıktan sonra kalan artık değerin (TMK.m.231) yarısı üzerinden (TMK.m.236/1) tarafların kazanılmış hakları da dikkate alınarak katılma alacağının hesaplanması gereklidir.
Dava konusu 640 ada 2 parsel sayılı taşınmaz 17.03.2006 tarihinde satış sonucu davalı adına tescil edilmiştir. Dosya içinde bulunan kredi belgeleri ve davalıya ait banka hesap hareketi ve tanık beyanlarından taşınmaz için 13.03.2006 tarihinde 48 ay vadeli 40.000 TL konut kredisi kullanıldığı, boşanma dava tarihine kadar 34 taksitin ödendiği, 09.03.2006 tarihinde davalının kardeşi tanık Veysel"in hesabından davalının hesabına 25.000 TL aktarıldığı saptanmıştır. Tanık beyanlarından 80.000 TL ye alındığı tespit edilen taşınmaz için 40.000 TL kredi kullanılmış olması ve alım tarihinden çok kısa bir süre önce davalının hesabına kardeşi tarafından 25.000 TL aktarılmış olması karşısında, banka kayıtları ile doğrulandığı üzere taşınmazın alımında kullanılan 25.000 TL nin davalının kişisel malı olduğunun kabulünde bir isabetsizlik görülmediğinden davacı vekilinin temyiz itirazları yerinde değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazlarına gelince, yukarıda açıklandığı üzere, dava konusu taşınmazın edinilmesinde kullanılan ve davalının kişisel malı kabul edilen 25.000 TL"nin taşınmazın alım tarihindeki toplam alım bedeline olan oranı tespit edilip bu oran ile taşınmazın karar tarihine en yakın tarihteki değerinin çarpımı sonucu kişisel malın belirlenmesi gerekirken oranlama yapılmadan kişisel mal miktarının eksik belirlenerek yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Öte yandan, davalı vekilince bir takım kredi ödemelerinin davalının kardeşi tarafından yapıldığı iddia edilmiş olmasına rağmen kredi ödemelerinin bankadan getirtilerek kim tarafından ödendiği üzerinde durulmadan HMK"nun 27. maddesinde düzenlenen hukuki dinlenilme hakkı kapsamındaki ispat hakkı göz ardı edilerek karar verilmiş olması da doğru değildir.
Davalı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve kanuna aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/1. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine, 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 937,65 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davalıya iadesine, 24.04.2014 tarihinde oybirliyle karar verildi.