Abaküs Yazılım
17. Hukuk Dairesi
Esas No: 2018/6212
Karar No: 2020/353
Karar Tarihi: 03.02.2020

Yargıtay 17. Hukuk Dairesi 2018/6212 Esas 2020/353 Karar Sayılı İlamı

17. Hukuk Dairesi         2018/6212 E.  ,  2020/353 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi


    Taraflar arasındaki tasarrufun iptali davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
    -K A R A R-
    Davacı vekili; takip borçlusu ..."ın alacaklıdan mal kaçırmak amacıyla ... ili Tepebaşı ilçesi Şirintepe Mahallesi 8758 Ada 1 parsel sayılı taşınmazda bulunan 2 ve 3 nolu bağımsız bölümleri satmak suretiyle devrettiğini, 2 nolu bağımsız bölümü borçlu ..."ın önce ..."ya 26/09/2008 tarihinde sattığını, ... tarafından 13/07/2011 tarihinde ..."a ve ... tarafından da 23/08/2011 tarihinde ..."a satıldığını, 3 nolu bağımsız bölümün ise; 04/10/2007 tarihinde ... adına kat irtifakı şeklinde tescil edildiğini, adı geçen borçlu tarafından 26/09/2008 tarihinde ..."a, adı geçen tarafından 29/12/2008 tarihinde ..."a ve onun tarafından da 23/03/2013 tarihinde ..."ya satıldığını, yapılan satışların muvazaalı olduğunu, gerçek satışlar olmadığını, bedellerin düşük gösterilmesinin bunu kanıtladığını belirterek davalıların dava konusu taşınmazları elden çıkarmış olmaları nedeniyle bilirkişi tarafından belirlenecek gerçek bedeli kadar tazminata mahkum edilmelerini talep ve dava etmiştir.
    Davalı ... vekili; yapılan satışın muvazaalı olmadığını, ..."ın müteahhitlik yaptığını pek çok satış işlemi gerçekleştirdiğini, bedelin tapuda düşük gösterilmiş olmasının muvazaanın kanıtı olamayacağını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Davalı ..."nın vefat ettiği anlaşıldığından mirasçıları davaya dahil edilmiş, mirasçılardan ...; davalı ..."dan satın aldıkları dairenin bedelini ödediklerini, tapuda düşük harç ödemek için satışın rayiç bedel üzerinden yapıldığını, bu apart dairenin 2 yıl 2 ay kendileri tarafından kiraya verildiğini, kira gelirine ilişkin vergi beyannamesi verdiklerini, bu gayrimenkulü 2011 yılının 11. ayında sattıklarını, davalı ... ile aralarındaki alım satım ilişkisinin muvazaalı bir işlem olmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.
    Mahkemece, iddia, savunma, toplanan delillere göre; davalı ... ve eşi ..."nın müteahhitlik yapan ablasının kocası ..."dan daire satın almasında hayatın olağan akışına ters düşen bir durumun söz konusu olmadığını, davalıların satın aldıkları apartın parasını ödeyebilecek maddi güce sahip olduklarını, diğer davalılar yönünden ise yukarıda belirtildiği üzere taşınmazları muvazaalı olarak satın aldıklarına dair herhangi bir kanıtın bulunmadığını belirterek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
    Dava, İİK"nun 277 ve devamı maddelerine dayanılarak açılmış tasarrufun iptali istemine ilişkindir.
    Bu davalarında amaç, borçlunun haciz ya da iflasından önce yaptığı ve aslında geçerli olan bazı tasarrufların geçersiz ya da "iyiniyet kurallarına aykırılık" nedeniyle alacaklıya karşı sonuçsuz kalmasını ve dolayısıyla o mal üzerinden cebri icraya devamla alacağın tahsilini sağlamaktır. Davacı, iptal davası sabit olduğu takdirde, tasarruf konusu mal üzerinde cebri icra yolu ile hakkını almak yetkisini elde eder ve tasarruf konusu taşınmaz mal ise, davalı üçüncü şahıs üzerindeki kaydın düzeltilmesine gerek olmadan o taşınmazın haciz ve satışını isteyebilir (İİK.md.283/1). Bu yasal nedenle iptal davası, alacaklıya alacağını tahsil olanağını sağlayan, nispi nitelikte, yasadan doğan bir dava olup; tasarrufa konu malların aynı ile ilgili değildir.
    İİK."nun 278, 279 ve 280. maddelerinde yazılı iptal şartlarının bulunup bulunmadığı araştırılmalıdır. Özellikle İİK.nun 278. maddesinde akdin yapıldığı sırada kendi verdiği şeyin değerine göre borçlunun ivaz olarak pek aşağı bir fiyat kabul ettiği ve yasanın bağışlama hükmünde olarak iptale tâbi tuttuğu tasarrufların iptali gerektiğinden mahkemece ivazlar
    arasında fark bulunup bulunmadığı incelenmelidir. Aynı maddede sayılan akrabalık derecesi vs. araştırılmalıdır. Keza İİK.nun 280. maddesinde malvarlığı borçlarına yetmeyen bir borçlunun alacaklılarına zarar vermek kastıyla yaptığı tüm işlemler, borçlunun içinde bulunduğu mali durumu ve zarar verme kastının işlemin diğer tarafınca bilindiği veya bilinmesini gerektiren açık emarelerin bulunduğu hallerde tasarrufun iptal edileceği hususu düzenlendiğinden yapılan işlemde mal kaçırma kastı irdelenmelidir. Öte yandan İİK.nun 279. maddesinde de iptal nedenleri sayılmış olup bu maddede yazılan iptal nedenlerinin gerçekleşip gerçekleşmediği de takdir olunmalıdır.
    Mahkemece; davalı ... ve eşi ... ile ... arasında tanışıklık bulunduğu tespit edilmiş ise de; bunun tek başına muvazaanın kanıtı sayılamayacağı, davalı ... ve eşi ..."nın müteahhitlik yapan ablasının kocası ..."dan daire satın almasında hayatın olağan akışına ters düşen bir durumun söz konusu olmadığı, davalıların satın aldıkları apartın parasını ödeyebilecek maddi güce sahip oldukları, diğer davalılar yönünden ise taşınmazları muvazaalı olarak satın aldıklarına dair herhangi bir kanıtın bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmişse de; varılan sonuç dosya kapsamı ve mevcut delil durumuna uygun düşmemektedir. Somut olayda dava konusu taşınmazlardan 2 nolu bağımsız bölüm 26/09/2008 tarihinde 400,00 TL bedelle tapuda satılmış; bilirkişi tarafından taşınmaz için 45.000,00 TL rayiç bedel belirlenmiş, yine dava konusu taşınmazlardan 3 nolu bağımsız bölüm de 26/09/2008 tarihinde 400,00 TL bedelle davalı ...’a devredilmiş ve bilirkişi tarafından taşınmaz için 46.000,00 TL rayiç bedel belirlenmiştir. Bu haliyle taşınmazın tapudaki devir bedeli ile gerçek değeri arasında mislini aşan bedel farkı oluşmuştur. Ancak dosya içeriğindeki tapu kayıtlarının incelenmesinde, tasarrufa konu 2 nolu ve 3 nolu taşınmazlar üzerinde dava dışı Mecit Namal lehine 18/09/1972’de tesis edilmiş 15.000,00"er-TL değerinde ipotekler olduğu görülmektedir. Buna göre, dava konusu taşınmazlar üzerindeki ipotekler eski tarihli olduğundan, ipotek borcunun devam edip etmediği, devam ediyorsa ne kadar üzerinden olduğunun belirlenmesi, kaldırılmış ise ne kadar bedel ile kim tarafından ne zaman kaldırıldığı tespit edilerek taşınmazlar üzerindeki ipoteklerin satım bedeline eklenileceğinin düşünülmesi ve sonucuna göre taşınmazın tapudaki satış bedeli ile rayiç değeri arasında fark bulunup bulunmadığının buna göre tespit edilmesi gerekirken bu yönde bir araştırma yapılmadan yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir. Tapuda belirtilen değer üzerine ipotek bedelinin eklenmesi sonucunda oluşan değer ile taşınmazın tasarruf tarihindeki gerçek değeri arasında mislini aşan fark oluştuğu takdirde; İİK"nın 278/2. maddesi gereğince edimler arasındaki aşırı farkın bağışlama hükmünde sayılıp yapılan tasarrufun iptale tabi olduğundan ve bu halde 3. kişinin iyi niyet iddiası dinlenemeyeceğinden ilgili tasarrufların iptaline karar verilmesi, eldeki davada dava konusu taşınmazlar davalı 3. kişiler ... ve ... tarafından dava dışı 4. kişilere devredilmiş olduğundan İİK"nun 283/2. maddesi gereğince bedele dönüşmesi nedeniyle, üçüncü kişilerin davacının alacağından fazla olmayacak şekilde taşınmazları ellerinden çıkardıkları tarihteki değeri ile sorumlu tutulması gerekirken hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Ayrıca; davalı 3. kişi Nermin’in eşi ...’nın ablası ile davalı borçlu ... evli olup; bu davalılar arasında akrabalık bağı bulunmaktadır. Buna göre; davalı ...’in İİK"nun 280/1. maddesi kapsamında borçlunun durumunu ve amacını bilebilecek kişilerden olduğu anlaşıldığından mahkemenin bu husustaki gerekçesi de yerinde görülmemiştir.
    SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 03/02/2020 gününde oybirliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi