17. Hukuk Dairesi 2015/589 E. , 2017/6881 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
Taraflar arasındaki trafik kazasından kaynaklanan maddi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-KARAR-
Davacı vekili; davacının eşi olan ...."in yolcu olarak bulunduğu davalı şirkete zorunlu karayolu taşımacılık mali sorumluluk sigortası ile sigortalı aracın 19/04/2013 tarihinde yaptığı kazada vefat ettiğini, sigorta şirketi tarafından 22.07.2013 tarihinde yapılan 58.370,71 TL ödemenin yetersiz olduğunu belirterek şimdilik 10.000,00-TL tazminatın sigorta şirketine başvuru tarihinden itibaren 8 gün sonra işleyecek ticari temerrüt faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı vekili; davalı ... şirketinin sigortalısının kusuru oranında ve poliçe limiti ile sorumlu olduğunu, müteveffanın mirasçılarına 22.07.2013 tarihinde 58.370,71 TL ödeme yapıldığını ve sorumluluklarının kalmadığını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.
Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre bilirkişi raporu doğrultusunda belirlenen gerçek zarar ile davacı tarafa ödenen tazminat miktarı arasında fahiş bir fark bulunmadığı, davacının bu tazminat talebine yönelik davalıyı borçtan ibra ettiği, dolayısıyla artık yapılan ödemenin ve alınan ibranamenin ödeme dekontu yerine geçmeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.
2-Dava, destekten yoksun kalma tazminat istemine ilişkindir.
Mahkemece yapılan araştırma inceleme hüküm vermeye yeterli değildir. Somut olayda olduğu gibi davacı tarafa destek tazminatı olarak ödenen bir miktar varsa ödeme tarihindeki veriler esas alınıp Yargıtay uygulamalarına göre bu ödemenin yeterli olup olmadığı tartışılmalıdır.
A-Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu/olacağı yardımın miktarı belirlenmelidir.
Yargıtay"ın yerleşmiş uygulamaları ile benimsenen ilkeleri uyarınca, sağ kalan eşin evlenme ihtimalinin belirlenmesinde .... tarafından hazırlanan tablolara itibar edilmekte ve uygulamada yeknesaklık sağlanmaktadır. Buna göre, davacı eş ..... için evlenme ihtimali ... tablosuna göre %0 olduğu halde, mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı eş aleyhine bir şekilde olay tarihinde 57 yaşında olduğu, çocuklarının yaşları, yöresel örf ve adetler ile, dul erkek eşlerin kadınlara oranla evlenme ihtimalinin daha yüksek olduğu gerekçesiyle takdiren %10 oranı üzerinden evlenme ihtimali indirimi yapılarak destekten yoksun kalma tazminatı belirlenmek suretiyle davacı aleyhine az tazminata hükmedilmesi doğru olmayıp bozmayı gerektirmiştir.
B-Destekten yoksun kalma zararının hesabında, destekten yoksun kalanlara müteveffanın sağlığında sağlamış olduğu yardımın miktarı belirlenmelidir. Ölenin parasal veya bedensel destekliğinin derecesi ile bundan yoksun kalanların tazminat isteklerinin ölçüsü ya da hesaplama yöntemi konusunda öğretide görüş birliği yoktur. Gerçek yardım miktarının yeterli delillerle ispat edilemediği durumlarda yargıç, takdir hakkını kullanarak yardım miktarını belirleyebilecektir. Bu belirlemede destek ile destek olunan kimse arasındaki yakınlığın derecesi, aralarındaki manevi bağ, davacıların yaşları, dâhil oldukları sosyal ve ekonomik çevre, yaşam standartları, cinsiyetleri gibi bakım ilişkisine ve miktarına etkili olabilecek unsurlar da göz önünde bulundurulacaktır. Hayatın olağan akışı içinde, destek sayılan kimsenin baktığı kimselere gelirini belli paylara bölerek baktığı pek söylenemese de tazminat hesabında bir paylaştırma yapmak zorunlu hale gelmektedir.
Buna göre öncelikle gelirin tamamının, yardım görenlere tahsis olunmuş varsayılamayacağı, ölenin gelirinden bir bölümünü kendisine ayıracağı, bu tahsisten vazgeçilemeyeceği
ve bu suretle yardımın (payların) geliri yutmaması ilkesi dikkate alınmalıdır. Ayrıca ölenin kendi geçim masraflarından artan miktarın tamamının (hiçbir tasarruf düşüncesine yer bırakmadan) destek görenlere dağıtılması da kabul olunamaz. Öte yandan, destek görecek kimselere ayrılacak miktar da, bunların ihtiyaçlarının toplamı kadar olmalıdır.
Somut olayda, destekten yoksun kaldığını iddia eden davacı ... müteveffanın eşi olup mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda davacı eş ..."nin tek başına olduğu bu destek döneminde hayatın olağan akışı içinde gelirin eşler arasında eşit paylaşılacağı düşünülmelidir. Türk Medeni Kanun’da ki eşitlik ilkelerine de uygun düşecek şekilde desteğin kazançlarının tamamı üzerinden 2 pay desteğe 2 pay eşe, bir başka anlatımla %50 pay desteğe, %50 pay sağ kalan eşe ayrılması yerine yazılı şekilde %45 pay ayrılması doğru olmamış hükmün bozulması gerekmiştir.
Bu nedenlerle; mahkemece, Yargıtay uygulamaları da gözetilmek ve davacı eşin ... tablosuna göre evlenme ihtimali değerlendirilmek suretiyle, bilirkişiden işaret edilen hususlarda ek rapor alınarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması isabetli görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin sair temyiz itirazlarının REDDİNE, 2 nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacıya geri verilmesine 19.6.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.