22. Hukuk Dairesi 2016/761 E. , 2016/2558 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
DAVA : Davacı, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
İş sözleşmesinin geçerli ve haklı sebep olmadan davalı işveren tarafından feshedildiğini belirten davacı işçi, feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı işveren vekili, davacının iş sözleşmesinin haklı sebeple feshedildiğini, davalı şirketin davacıya karşı istifaya zorlayıcı herhangi bir eylemin olmadığını, şirkete ait kar zarar tablolarının incelenmesinde davalı şirketin sürekli zarar eden bir firma olduğunu, bu zararının bir kısmının engellenmesi için bazı bölümlerin kapatılması ve iş yerende çalışan işçilerin de iş sözleşmelerinin feshi için işletmesel bir karar almak zorunluluğu doğduğunu, davalı şirketin bazı bölümlerinin kapatılması ayrıca işyerinde çalışan işçilerinde iş sözleşmenin fezhi için işletmesel bir karar aldığını ve alınan karar sonucu şirketin bu kararını tutarlı bir şekilde uyguladığı gibi keyfi davranışlarda bulunmadığını, davalı şirket tarafından yapılan feshin geçerli olduğunu beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece, toplanan deliller ve bilirkişi raporuna dayanılarak davanın kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Kararı davalı temyiz etmiştir.
Gerekçe:
Taraflar arasında iş sözleşmesinin feshinin geçerli sebebe dayanıp dayanmadığı uyuşmazlık konusu olup, kanuni dayanak 4857 sayılı İş Kanunu’nun 18. ve devamı maddeleridir.
4857 sayılı Kanun’un 18. maddesine göre otuz veya daha fazla işçi çalıştıran işyerlerinde en az altı aylık kıdemi olan işçinin belirsiz süreli iş sözleşmesini fesheden işveren, işçinin yeterliliğinden veya davranışlarından ya da işletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan geçerli bir sebebe dayanmak zorundadır.
İşletmenin, iş yerinin veya işin gereklerinden kaynaklanan sebepler; sürüm ve satış imkânlarının azalması, talep ve sipariş azalması, enerji sıkıntısı, ülkede yaşanan ekonomik kriz, piyasada genel durgunluk, dış pazar kaybı, ham madde sıkıntısı gibi işin sürdürülmesini imkansız hale getiren iş yeri dışından kaynaklanan sebeplerle yeni çalışma yöntemlerinin uygulanması, iş yerinin daraltılması, yeni teknolojinin uygulanması, iş yerinin bazı bölümlerinin kapatılması ve bazı iş türlerinin kaldırılması gibi işyeri içi sebeplerdir.
İşletmenin, iş yerinin ve işin gereklerinden kaynaklanan sebeplerle sözleşmeyi feshetmek isteyen işverenin fesihten önce fazla çalışmaları kaldırmak, işçinin rızası ile çalışma süresini kısaltmak ve bunun için mümkün olduğu ölçüde esnek çalışma şekillerini geliştirmek, işi zamana yaymak, işçileri başka işlerde çalıştırmak, işçiyi yeniden eğiterek sorunu aşmak gibi varsa fesihten kaçınma imkanlarını kullanması, kısaca feshe son çare olarak bakması gerekir.
4857 sayılı Kanun’un 20. maddesinin ikinci fıkrasına göre feshin geçerli sebebe dayandığını ispat yükümlülüğü işverene aittir. İşçi, feshin başka bir sebebe dayandığını iddia ettiği takdirde, bu iddiasını ispatla yükümlüdür.
Dosya içeriğinden, davacının 27.10.2008 tarihinden itibaren davalıya ait işyerinde pazarlama-ürün müdürü olarak çalıştığı, 10.02.2014 tarihli fesih bildirimine göre davacının çalışmakta olduğu birimin kapatılmasından dolayı 4857 sayılı Kanun"u 18. maddeye göre davacının iş sözleşmesinin sona erdirildiği anlaşılmaktadır.
Mahkemece davanın kabulüne dair verilen ilk karar, Dairemizin 06.04.2015 tarihli ilâmıyla fesihten sonra davalı şirket hisselerinin el değiştirip değiştirmediği ve işyeri devri bulunup bulunmadığının ve bozmada belirtilen diğer hususların araştırılması gerektiği gerekçeleriyle bozulmuştur.
Mahkemece uyulan bozma doğrultusunda yapılan araştırma ile somut olayda 24.12.2013 tarihli ticaret sicil gazetesine göre davalı şirket hisselerinin tamamının dava dışı Knauf Insulation İzolasyon San. ve Tic. A.Ş. tarafından devralındığı, 22.12.2014 tarihli ticaret sicil gazetesine göre de Türk Ticaret Kanunu"nun 146 ve devamı maddelerine göre davalı şirketin birleşme yoluyla dava dışı Knauf Insulation İzolasyon San. ve Tic. A.Ş."ye iltihak olduğu ve davalı şirketin 28.11.2014 tarihi itibariyle ticaret sicilinden terkin edildiği anlaşılmaktadır.
Açıklanan maddi ve hukuki olgular karşısında, mahkemece davanın kabulü ile feshin geçersizliğine karar verilmesi isabetli ise de, yargılamanın infisah eden Ursa Isı Yalıtım San. ve Tic. A.Ş."ye karşı yürütülüp sonuçlandırılması doğru olmamıştır.
6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu"nun 136. maddesinin son fıkrasına göre “Birleşmeyle, devralan şirket devrolunan şirketin malvarlığını bir bütün hâlinde devralır. Birleşmeyle devrolunan şirket sona erer ve ticaret sicilinden silinir.” Buna göre birleşme suretiyle tasfiyesiz infisah hükümlerinde, bir ticaret şirketi başka bir şirket tarafından devralınırsa eski şirketin tüzel kişiliği sona erer. Tüzel kişiliğin son bulması ile, artık eski tüzel kişinin (ölü bir şahıs gibi) taraf ehliyetinin de son bulduğunun kabulü gerekir. Bu itibarla, mahkemece, davanın, devralan işveren olan Knauf Insulation İzolasyon San. ve Tic. A.Ş."ye yöneltilmesi için davacıya süre verilmesi ve bu suretle yargılamaya devam edilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm tesisi hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
Sonuç:
Temyiz olunan kararın, yukarıda yazılı sebeplerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine 08.02.2016 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.