14. Hukuk Dairesi 2010/2604 E. , 2010/3071 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 03.06.2003 gününde verilen dilekçe ile geçit hakkı istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kısmen kabulüne dair verilen 16.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı genel yola bağlantısı olmayan 437 parsel sayılı taşınmazı için davalılara ait 438, 441, 436, 863 parsel sayılı taşınmazlar üzerinden geçit hakkı kurulmasını istemiştir.
Davalılar davanın reddini savunmuşlardır.
Mahkemece dava kabul edilerek davacı taşınmazı yararına geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ve davalı ... vekili temyiz etmiştir.
Mahkemece 20.10.2004 tarihinde verilen karar dairemizce; “... davacıya ait 437 parsel numaralı taşınmazın genel yola bağlantısının bulunmadığı ve 438 parselin batısındaki A harfi ile gösterilen yolun en uygun yol olduğu kabul edilerek buradan geçit hakkı kurulmasına karar verilmiş ise de; gerek lehine geçit istenilen 437 parselin, 436 ve 863 parseller ile öncesinde bir bütün olduğunun gözetilmemesi ve gerekse yargılama aşamasında da öne sürülen savunma doğrultusunda jeoloji mühendisi tarafından düzenlenen 16.6.2004 tarihli rapor içeriği dikkate alınmaksızın yukarıda açıklanan ilkelere aykırı olarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması doğru olmadığından karar bozulmalıdır” gerekçesiyle bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen ikinci hükümde davanın reddine karar verilmiştir.
Hükmü davacı vekili ve ... mirasçıları temyiz etmeleri üzerine 15.06.2005 tarihinde verilen karar dairemizce “uygun geçit yerinin saptanmasında taşınmazın öncesi mülkiyet ve yol durumunun gözetilerek uygun ise geçidin öncelikle bu taşınmazlardan kurulması gerektiği şeklindeki ilkenin yanlış yorumlanarak davanın reddi yerinde değildir. Zira ifrazdan sonra kadastro çalışmaları yapılmış ve davacı parselinin yolu bırakılmamış olduğundan bu parselin genel yol ile bağlantısının sağlanması gereklidir. Mahkemece yapılması gereken iş; yukarıdaki ilkeler doğrultusunda tüm alternatif yolları saptamak ve bu yollardan belirlenen yolun taşınmazın bölündüğü parsellerden öncelikle değerlendirilerek geçit hakkının kurulmasıdır. Bu hususların gözetilmemesi doğru olmadığından hüküm bozulmalıdır” gerekçesiyle yeniden bozulmuştur.
Mahkemece bozma ilamına uyularak verilen üçüncü hükümde davanın kabulüne karar verilerek davacıya ait 437 parsel sayılı taşınmaz yararına 436 parsel sayılı taşınmaz üzerinden geçit kurulmasına karar verilmiştir.
Hükmü davalı ... mirasçıları temyiz etmiştir.
Davacıya ait 437 parsel sayılı taşınmazın geçit ihtiyacı içerisinde olduğu sabittir. Dosya içerisinde mevcut 16.06.2004 tarihli jeoloji bilirkişisi tarafından düzenlenen rapora göre 436 ve 438 parsellerin ortak sınırında bulunan arkın taşınmazların güneyinden gelen taşkın suların taşınmazların kuzeyindeki dereye akmasını sağladığını, kış ve bahar aylarında taşkınlar olacağı için buradan verilen geçitin kullanılamayacağını, arkın künk döşenerek kapatılması halinde de sel ve afetlerde taşkın su künke sığmayacağından davalı taşınmazlarına zarar vereceğini, 863 parselin batısında kepçe ile çalışma yapmaya gerek olmadan geçit açılabileceği rapor edilmiştir. 436 parselin batı sınırı geçit için uygun olmamasına rağmen mahkemece jeoloji raporu dikkate alınmaksızın hüküm kurulması doğru olmamıştır.
Dosya içerisindeki 16.06.2004 tarihli jeoloji bilirkişi ...’nın raporunda, 22.06.2004 tarihli Fen bilirkişisi ...’nun raporunda ve Sulh Hukuk Mahkemesinin eldeki dosya ile birleştirilen 2006/104 E sayılı dosyasında mevcut 15.05.2006 tarihli fen bilirkişi ...’ın raporunda en uygun güzergahın 863 parselin batısından geçen güzergah olduğu belirtilmesine rağmen mahkemece üzerindeki muhtesatlarla birlikte belirlenecek bedel karşılığında bu taşınmazdan geçit kurulmaması doğru olmamıştır. Hükmün bu sebeple bozulması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 22.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.