(Kapatılan)22. Hukuk Dairesi 2017/28828 E. , 2020/5675 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi
DAVA TÜRÜ : ALACAK
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen kararın, temyizen incelenmesi taraf vekillerince istenilmekle, temyiz taleplerinin süresinde olduğu anlaşıldı. Dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı İsteminin Özeti:
Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait işyerinde 1989-2012 yılları arasında şoför olarak çalıştığını, müvekkilinin çalışma saatlerinin dışında mevcut işleri bitene kadar ve çalıştıkları ünitedeki bölüm amirleri sonlandırana kadar çalıştığını, iş saatlerini aşar şekilde yapılan bu fazla mesai ücretlerinin ise müvekkiline ödenmediğini beyanla ulusal bayram ve genel tatil, hafta tatili, yıllık ücretli izin ve fazla çalışma alacaklarını talep etmiştir.
Davalı Cevabının Özeti:
Davalı vekili, dava konusu alacakların zamanaşımına uğradığını, davacının fazla mesai ödemelerinin bordroda gösterilerek ödendiğini, hafta tatili ve ulusal bayram ve genel tatil günlerinde çalışma yapılmadığını, davacının yıllık izinlerini kullandığını, kullanmadığı izinlerin karşılığının kendisine ödendiğini beyanla davanın reddini savunmuştur.
Mahkeme Kararının Özeti:
Mahkemece toplanan deliller ve yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Temyiz:
Karar taraf vekillerince temyiz edilmiştir.
Gerekçe:
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davacının tüm davalının aşağıdaki bentlerin kapsamı dışındaki temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.
2-4857 sayılı İş Kanununun 59.maddesinde, iş sözleşmesinin herhangi bir nedenle sona ermesi halinde, işçiye kullandırılmayan yıllık izin sürelerine ait ücretlerin son ücret üzerinden ödeneceği hükme bağlanmıştır. Yıllık izin hakkının ücrete dönüşmesi için iş sözleşmesinin feshi şarttır. Bu noktada, sözleşmenin sona erme şeklinin ve haklı nedene dayanıp dayanmadığının önemi bulunmamaktadır.
Yıllık izinlerin kullandırıldığı noktasında ispat yükü işverene aittir. İşveren yıllık izinlerin kullandırıldığını imzalı izin defteri veya eşdeğer bir belge ile kanıtlamalıdır. Bu konuda ispat yükü üzerinde olan işveren, işçiye yemin teklif edebilir.
Akdin feshi halinde kullanılmayan yıllık izin sürelerine ait ücret, işçinin kendisine veya hak sahiplerine ödenir. Böylece, iş sözleşmesinin feshinde kullanılmayan yıllık ücretli izin hakkı izin alacağına dönüşür. Bu nedenle zamanaşımı da iş sözleşmesinin feshinden itibaren işlemeye başlar.
4857 sayılı Kanunun 54. maddesinde, yıllık ücretli izine hak kazanmak için gerekli sürenin hesabında, işçinin aynı işverenin bir veya çeşitli işyerlerinde çalıştığı sürelerin birleştirilerek göz önüne alınacağı hükme bağlanmıştır. Bu durumda, işçinin daha önce aynı işverenin bir ya da değişik işyerlerinde geçen hizmetlerinin yıllık izne hak kazanma ve izin süreleri hesabı yönlerinden dikkate alınması gerekir.
Somut uyuşmazlıkta; davalı Belediyede işçi olan davacı, 16/10/1989-14/02/1993 ve 18/11/1994-14/03/2012 tarihleri arası 2 dönem halinde toplam 20 yıl 8 ay çalışmıştır.Bu nedenle Mahkemece davacının davalı yanında ilk işe girdiği tarihten itibaren işyerinde uygulandığı varsayılan toplu iş sözleşmeleri kapsamında 22 yıl çalıştığı kabulü ile yıllık izin hesaplanarak hüküm altına alınması isabetli olmayıp davalı işyerinde uygulandığı varsayılan toplu iş sözleşmelerinin dosyada bulunmadığı gibi davacının anılan toplu iş sözleşmelerine taraf sendikaya üye olup olmadığı da dosya kapsamından anlaşılamamaktadır.
Öncelikle; davacının tüm çalışma süresine ait delil olarak dayanılan sendika üye kayıt fişleri, çalışma dönemini kapsayan ve davacının yararlanma hakkı bulunduğu tespit edilen tüm toplu iş sözleşmeleri temin edilerek; davacının 20 yıl 8 aylık hizmet süresi ile toplu iş sözleşmelerinden faydalanıp faydalanmadığı hususları gözetilerek dava konusu yıllık ücretli izin hakkı belirlenmelidir.
Mahkemece, belirtilen yönler gözetilmeden yıllık ücretli izin alacağının hesaplanması hatalı olup bozmayı gerektirmiştir.
3-Gerek 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu"nun mülga 77. maddesi, gerekse 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu"nun 80. maddesi uygulaması açısından, yıllık izin ücreti, prime esas kazançlar içerisinde olup, bilirkişi raporunda, Sosyal Güvenlik Kurumu primi ve işçi payına düşen prim kesintileri nazara alınmaksızın, salt damga ve gelir vergisi kesintileriyle yetinilmesi suretiyle, anılan alacağın net tutarının tespit edilmesi ve Mahkemece hatalı net tutar üzerinden izin ücretinin kabulü bozmayı gerektirmiştir.
4-Somut uyuşmazlıkta, davalıya ait işyerinde 16/10/1989 tarihinden 14/03/2012 tarihine kadar çalışması bulunan davacının 2000 yılına kadar hiç yıllık ücretli izin kullanmadığı kabul edilerek yıllık ücretli izin karşılığı alacak hesabı yapılmıştır. Davacının yıllık ücretli izne hak kazandığı 1990 yılından 2000 yılına kadar geçen çalışma süresi boyunca hiç ücretli izin kullanmaması hayatın olağan akışına aykırı olduğundan, hakimin 6100 Sayılı HMK’nın 31. maddesinde düzenlenen davayı aydınlatma ödevi çerçevesinde; mahkemece, davacı asilin anılan dönemde ücretli izin kullanıp kullanmadığı, kullanmış ise kaç gün yıllık ücretli izin kullandığı konusunda beyanı alınmalı sonucuna göre yıllık ücretli izin alacağı hesaplanması gerekirken, belirtilen hususlar yerine getirilmeden yazılı şekilde eksik inceleme ile verilmiş olan karar usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirmiştir.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgililere iadesine, 04/06/2020 tarihinde oybirliği ile karar verildi.