15. Ceza Dairesi 2018/3250 E. , 2018/4170 K.
"İçtihat Metni"Nitelikli dolandırıcılık suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonucunda Silifke Cumhuriyet Başsavcılığınca düzenlenen 25.12.2017 tarih ve 2017/7801 soruşturma, 2017/1933-2017/290 sayılı iddianamenin iadesine dair Silifke Ağır Ceza Mahkemesinin 29.12.2017 tarih ve 2017/291 sayılı kararına yönelik itirazın reddine ilişkin Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2018 tarih ve 2018/92 değişik iş sayılı kararı aleyhine yüksek Adalet Bakanlığınca verilen 17.04.2018 gün ve 94660652-105-33-4575-2018 sayılı kanun yararına bozma talebine dayanılarak dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 24.04.2018 gün ve 2018/33894 sayılı tebliğnamesiyle dairemize gönderilmekle okundu.
Kanun yararına bozma isteyen tebliğnamede;
Her ne kadar şüpheli hakkında düzenlenen iddianamenin, "...bu hali ile şüphelinin eyleminin ne şekilde bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının arac olarak kullanılması sureti ile dolandırıcılık suçunu oluşturacağının iddianamede anlatılmadığı, bu kapsamda şüphelinin eyleminin yeniden değerlendirilerek suç vasfının mevcut delillere göre değişme ihtimali göz önüne alındığında uzlaşma hükümlerinin uygulanmaması ve bilişim sistemleri, banka veya kredi kurumlarının aracı olarak kullanılması sureti ile dolandırıcılık suçunun oluştuğunun iddianamede mevcut delillere ilişkilendirilip açıklanmaması"" gerekçeleriyle iadesine karar verilmiş ise de,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun 170. maddesinde, iddianamede bulunması gereken hususların neler olacağının gösterildiği, aynı Kanun"un 174/1.maddesinde ise iddianamenin hangi hâllerde iadesine karar verileceğinin belirtildiği, anılan Kanun’un 174/2. maddesinde suçun hukuki nitelendirilmesi sebebiyle iddianamenin iade edilemeyeceğinin düzenlendiği, yine söz konusu Kanun"un 170/2. maddesinde yer alan "Soruşturma evresi sonunda toplanan deliller, suçun işlendiği hususunda yeterli şüphe oluşturuyorsa; Cumhuriyet savcısı, bir iddianame düzenler." hükmü uyarınca Cumhuriyet savcısının dava açmasının zorunlu olduğu ve suçun hukukî nitelendirilmesinin de Cumhuriyet savcısına ait olduğu, bu durumda mahkemece, iddianamede gösterilen olaylarla ilgili olarak ibraz edilen deliller ve yargılama sırasında ibraz edilebilecek deliller birlikte değerlendirilerek yargılama sonucuna göre bir karar verilmesi gerekeceği gibi somut olayda suç vasfının değişmesi halinde uzlaşma hükümlerinin yargılama aşamasında mahkemesince de yerine getirilebileceği gözetilmeden, itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine kararında isabet görülmediğinden, 5271 sayılı CMK’nın 309. maddesi uyarınca anılan kararın bozulması lüzumu kanun yararına bozma talebine dayanılarak ihbar olunmuştur.
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Cumhuriyet savcılığınca düzenlenen iddianamede, şüphelinin eyleminin TCK’nın 158/1-f-son maddesindeki suçu oluşturduğuna ilişkin nitelendirme yapılması ve bu suçun uzlaştırma kapsamında olmaması karşısında; 5271 sayılı Kanun’un 174/2. maddesi gereğince, nitelendirmede hata yapıldığı ve eylemin basit dolandırıcılık suçunu oluşturması nedeniyle uzlaştırma kapsamında kaldığından bahisle iddianamenin iadesine karar verilemeyeceği, nitekim, yargılama sırasında da eylemin TCK’nın 157/1. maddesindeki suçu oluşturduğu kanaate varıldığı takdirde uzlaştırma işlemlerinin yaptırılabileceği hususları birlikte değerlendirildiğinde, merciince itirazın kabulü yerine yazılı şekilde reddine karar verilmesinde isabet bulunmadığından kanun yararına bozmaya atfen düzenlenen ihbarnamedeki düşünce yerinde görülmekle, Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesinin 18.01.2018 tarih ve 2018/92 değişik iş sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre müteakip işlemlerin mahallinde mahkemesince yerine getirilmesine, 04.06.2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.