Abaküs Yazılım
1. Hukuk Dairesi
Esas No: 2014/12402
Karar No: 2015/14618
Karar Tarihi: 15.12.2015

Yargıtay 1. Hukuk Dairesi 2014/12402 Esas 2015/14618 Karar Sayılı İlamı

1. Hukuk Dairesi         2014/12402 E.  ,  2015/14618 K.

    "İçtihat Metni"

    MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
    DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL

    Taraflar arasında görülen tapu iptali tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar davalılar vekilince yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ..."ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;

    -KARAR-

    Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptal ile pay oranında tescil, olmadığı takdirde bedelin tahsili istemine ilişkindir.
    Davacılar, kayden ortak mirasbırakan ............. adına kayıtlı 1182 ada 18 parsel sayılı taşınmazın ikinci eşi davalı ...’a satış suretiyle temlik edildiğini, davalı ...’ın taşınmaza ilişkin yaptığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu 1,3,5,6,13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin maliki olduğunu, davalının 5 ve 14 nolu bağımsız bölümleri kendi uhdesinde bırakarak 1 ve 3 nolu bağımsız bölümleri davalı kızı ........’ya, 6 ve 13 nolu bağımsız bölümleri de gelini olan davalı ...’ya satış suretiyle devrettiğini, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu ileri sürerek tapu iptali ile miras payları oranında adlarına tescile, 1,3,6 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin temlikinin muvazaa nedeniyle iptalinin mümkün olmaması durumunda taşınmazların bedellerinin tespiti ile miras payı oranında tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
    Davalılar ............ ve ........, dava konusu taşınmazın bedeli ödenmek suretiyle gerçek bir satışla alındığını, yapılan temlikte mirastan mal kaçırma amacı ve muvazaanın bulunmadığını, davalı ...’ın uzun yıllar Almanya’da işçi olarak çalıştığını, gerek birikimleri, gerekse ailesinden kalan altınları ile taşınmazı satın aldığını, yurda döndükten sonra emlakçılık yaptığını, işlerinin iyi gitmemesi sonucu borçlarından dolayı dava konusu taşınmazı ve Küçükköy’de bulunan iki arsasını satmak zorunda kaldığını, dava konusu taşınmaz dışında mirasbırakanın başka taşınmazları da bulunduğunu belirterek davanın reddini savunmuşlardır.
    Davalı, ......... usulüne uygun tebliğe rağmen davaya cevap vermemiştir.
    Mahkemece, yapılan işlemlerin mirastan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiş, karar davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
    Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden, çekişme konusu 1182 ada 18 parsel sayılı 305 m2 büyüklüğündeki arsa vasıflı taşınmazın mirasbırakan ............. adına kayıtlı iken 27/12/1990 tarih ... nolu resmi senetle satış suretiyle davalı ...’a temlik edildiği, dava konusu taşınmazın öncesinde üzerinde ruhsatsız zemin+bodrum+ 3 kattan oluşan bina bulunduğu, bu binanın daha sonra yıkılarak davalı ...’ın 22/05/2005 tarihinde dava dışı yüklenici ile imzaladığı kat karşılığı inşaat sözleşmesi sonucu oluşan yapıdaki 1,3,5,6,13 ve 14 nolu bağımsız bölümlerin davalı ... payına düşeceği konusunda anlaşıldığı, ............ tarafından 08/05/2009 tarih 10462 tarihli aynı resmi senetle 1 ve 3 nolu bağımsız bölümlerin davalı ...’ya, 6 ve 13 nolu bağımsız bölümlerin davalı ...’ya satış suretiyle temlik edildiği, mirasbırakan ..........’nin 29/08/2010 tarihinde öldüğü, geriye mirasçı olarak ikinci eşi davalı ..., ............’tan olan kızı davalı ... ve dava dışı oğulları ......... ve ............ ile ilk eşinden olan kızları davacılar ..... ve .......’nin kaldığı anlaşılmaktadır.
    Bilindiği üzere; uygulamada ve öğretide "muris muvazaası" olarak tanımlanan muvazaa, niteliği itibariyle nisbi (mevsuf-vasıflı) muvazaa türüdür. Söz konusu muvazaada mirasbırakan gerçekten sözleşme yapmak ve tapulu taşınmazını devretmek istemektedir. Ancak mirasçısını miras hakkından yoksun bırakmak için esas amacını gizleyerek, gerçekte bağışlamak istediği tapulu taşınmazını, tapuda yaptığı resmi sözleşmede iradesini satış veya ölünceye kadar bakma sözleşmesi doğrultusunda açıklamak suretiyle devretmektedir.
    Bu durumda, yerleşmiş Yargıtay içtihatlarında ve 1.4.1974 tarihli 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıklandığı üzere görünürdeki sözleşme tarafların gerçek iradelerine uymadığından, gizli bağış sözleşmesi de Türk Medeni Kanunu"nun 706. , Türk Borçlar Kanunu"nun 237. (Borçlar Kanununun 213.) ve Tapu Kanunu"nun 26. maddelerinde öngörülen şekil koşullarından yoksun bulunduğundan, saklı pay sahibi olsun veya olmasın miras hakkı çiğnenen tüm mirasçılar dava açarak resmi sözleşmenin muvazaa nedeni ile geçersizliğinin tespitini ve buna dayanılarak oluşturulan tapu kaydının iptalini isteyebilirler.
    Hemen belirtmek gerekir ki; bu tür uyuşmazlıkların sağlıklı, adil ve doğru bir çözüme ulaştırılabilmesi, davalıya yapılan temlikin gerçek yönünün diğer bir söyleyişle miras bırakanın asıl irade ve amacının duraksamaya yer bırakmayacak biçimde ortaya çıkarılmasına bağlıdır. Bir iç sorun olan ve gizlenen gerçek irade ve amacın tespiti ve aydınlığa kavuşturulması genellikle zor olduğundan bu yöndeki delillerin eksiksiz toplanılması yanında birlikte ve doğru şekilde değerlendirilmesi de büyük önem taşımaktadır. Bunun için de ülke ve yörenin gelenek ve görenekleri, toplumsal eğilimleri, olayların olağan akışı, miras bırakanın sözleşmeyi yapmakta haklı ve makul bir nedeninin bulunup bulunmadığı, davalı yanın alış gücünün olup olmadığı, satış bedeli ile sözleşme tarihindeki gerçek değer arasındaki fark, taraflar ile miras bırakan arasındaki beşeri ilişki gibi olgulardan yararlanılmasında zorunluluk vardır.
    Bilindiği ve Türk Medeni Kanunu"nun 6.maddesinde düzenlendiği üzere "Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça taraflardan her biri, hakkını dayandırdığı olayların varlığını ispatla yükümlüdür". Yine 6100 sayılı HMK"nun 190/1.maddesi gereğince "ispat yükü, kanunda özel bir düzenleme bulunmadıkça iddia edilen vakıaya bağlanan hukuki sonuçtan kendi lehine hak çıkaran tarafa aittir”.
    Somut olayda, davacılar iddialarını ispat edecek delliller ortaya koymamışlar, tanık bildirmemişler, aksine davalı tanıkları, özellikle davalı tanıklarından İsmet, dava konusu taşınmazda 1988 yılında kiracı olarak oturmaya başladığını, 18 yıl boyunca kiracı olarak bulunduğunu, ilk 2 yıl kirayı mirasbırakan ..........’ye verdiğini, iki yılın sonunda davalı ...’ın taşınmazı kocasından satın aldığını, bu nedenle kirayı kendisine vermesini istediğini, murisin de onayını alarak taşınana kadar kirayı davalı ...’a ödediğini, murisin onayını alırken murisin de taşınmazı karısına sattığını yani bina ile alakasının kalmadığını söylediğini beyan etmiştir.
    Açıklanan bu olgular, yukarıda değinilen ilkelerle birlikte değerlendirildiğinde; mirasbırakanın satış akdiyle yaptığı temlikin gerçek iradesini yansıttığı, dava konusu taşınmazın davalı ...’a temlikinin muvazaalı olmayıp gerçek satış olduğu davacıların iddialarını HMK 190/1 TMK 6.maddesi uyarınca kanıtlayamadıkları sonucuna varılmaktadır.
    Akitte gösterilen bedel akit tarihindeki gerçek bedelden düşük ise de, salt bedeller arasındaki oransızlığın tek başına muvazaanın delili olamayacağı açıktır.
    Hâl böyle olunca; davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmiş olması doğru değildir.
    Davalıların temyiz itirazı açıklanan nedenlerden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.




    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi