11. Hukuk Dairesi 2015/5443 E. , 2015/13045 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
TARİHİ : 09/12/2014
NUMARASI : 2014/414-2014/439
Taraflar arasında görülen davada Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 09.12.2014 tarih ve 2014/414-2014/139 sayılı kararın Yargıtayca incelenmesi davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup, incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, “K... Çay” ibaresinin müvekkili tarafından 1995 yılından beri kullanıldığını ve adına marka olarak tescilli olduğunu, Konya bölge müdürlüğü kapsamında çayın tanıtımı için M.. Ajans A.Ş. ile 07.10.1999’da TV ve tramvaylarda reklam yapılması için anlaşmalar yapıldığını, ancak davalı N.. A.."ın yerel gazete ve TV"lere faks yoluyla gönderdiği “K..... isminin haksız kullanıldığına” dair açıklama yazısı nedeniyle reklam yapılmasının engellendiğini, karalama yazısı nedeniyle satışların düştüğünü ileri sürerek, davalılar tarafından çekilmiş olan faks içeriğinin haksız olduğunun tespitine, davalı tarafın beyanlarının düzeltilmesine, mahkeme kararının faksı haber yapan gazete ve TV’lerde ilanına, maddi tazminata ilişkin haklarının saklı tutulması kaydıyla, 20.000.000.000,00 TL manevi tazminatın 27.10.1999 tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte müştereken ve müteselsilen davalılardan tahsiline, karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalılar vekili, K..... unvanının K... grubunun ilk şirketi olarak 28.12.1988’de kurulan K... Matbaa, Basım, Ambalaj, İmalat Sanayi ve Ticaret A.Ş.’nin kısaltmış hali olduğunu, davacının sonradan belirtilen ibareyi kendi adına çay markası olarak tescil ettirdiğini, müvekkili N.. A..’ın yazılı ve görsel basının yetkililerine hitaben dava konusu açıklamayı gönderdiğini akabinde açıklamayı kamuoyuna duyurup duyurmamalarından veya iddia edildiği gibi davacıların reklamlarını yayınlayıp yayınlamamalarından müvekkillerinin sorumlu olmadığını, yapılan reklamların haksız ve aldatıcı olması nedeniyle yasaya aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma bilirkişi raporu, toplanan deliller ve tüm dosya kapsamına göre, davalıların yayın kuruluşlarına gönderdiği yazılı beyanlarının TTK 57/1. hükmü kapsamında başkalarının mallarını, iş ürünlerini, faaliyetlerini ve ticari işlerini gereksiz yere incitici açıklamalar niteliğinde olduğu, bu eylemlerin yapıldığı sırada henüz davacıya ait markanın hükümsüzlüğüne karar verilmediği, BK 74/1. maddesi gereğince ceza mahkemesince davalı gerçek kişi hakkında verilen beraat kararıyla bağlı olunmadığı bu haliyle davalıların sorumlu oldukları gerekçesiyle, davacının manevi tazminat talebinin kısmen kabulü ile 10.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihi itibaren işleyecek yasal faizi ile davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, davacının sair talepleri konusunda karar verilmesine yer olmadığına, hükmün trajı en yüksek gazetede ilanına karar verilmiştir.
Kararı, davalı vekili ve katılma yoluyla davacı vekili temyiz etmiştir.
1- Mahkeme ilamı, hükmü temyiz eden davacı vekiline 20.02.2015 günü, davalı tarafın temyiz dilekçesi ise, 16.03.2015 tarihinde tebliğ edilmiş ve hüküm anılan davacı vekili tarafından HUMK"nın 433"üncü maddesinde öngörülen on günlük katılma yoluyla temyiz süresi geçirildikten sonra 27.03.2015 tarihinde temyiz edilmiştir. 01.03.1990 gün ve 3-4 sayılı Yargıtay İçtihatları Birleştirme Kararı’nda süresinden sonra yapılan temyiz istemleri hakkında yerel mahkeme bir karar verilebileceği gibi, Yargıtayca da bir karar verilebileceği öngörüldüğünden HUMK’nın 432/4"üncü maddesi uyarınca davacı vekilinin katılma yoluyla temyiz isteminin süre yönünden reddine karar vermek gerekmiştir.
2- Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalılar vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde değildir.
SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin katılma yolu ile temyiz isteminin HUMK"nın 432/4. maddesi hükmü uyarınca REDDİNE, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile yerel mahkeme kararının ONANMASINA, ödediği temyiz peşin harcın isteği halinde temyiz eden davacıya iadesine, aşağıda yazılı bakiye 512,10 TL temyiz ilam harcının temyiz eden davalılardan alınmasına, 07.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.