2. Hukuk Dairesi 2013/19406 E. , 2014/1030 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMES İ :Andırın Asliye Hukuk (Aile) Mahkemesi
TARİHİ :18.07.2012
NUMARASI :Esas no:2011/228 Karar no:2012/197
Taraflar arasındaki davanın yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen, yukarıda tarihi ve numarası gösterilen hüküm, davacı-davalı (kadın) tarafından davalı-davacı (koca)"nın kabul edilen boşanma davası, kusur belirlemesi, tazminat taleplerinin reddi ve nafaka miktarları yönünden temyiz edilmekle, evrak okunup gereği görüşülüp düşünüldü:
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle kanuna uygun sebeplere ve özellikle delillerin takdirinde bir yanlışlık görülmemesine göre,davacı-davalı kadının tedbir nafakası miktarına (TMK. md. 197) yönelik temyiz itirazları yersizdir.
2-Toplanan delillerden, davalı-davacı tanıklarının beyanlarında geçen ve kadına kusur olarak izafe edilen olaylardan sonra ortak hayatın devam ettiği, davalı-davacı kocanın, davacı- davalı kadının bu davranışlarını affettiği, en azından hoşgörü ile karşılamış sayılması gerektiği anlaşılmaktadır. Affedilen veya hoşgörü ile karşılanan olaylar boşanma hükmüne esas alınamaz.O halde eşini yakınlarının yanına bırakıp, “ben seni oraya temelli bıraktım, senin yerin babanın evidir” diyen, eşini bir daha arayıp sormayan davalı-davacı koca boşanmaya sebep olan olaylarda tamamen kusurludur. Davacı-davalı kadından kaynaklanan boşanmayı gerektiren bir olayın varlığı kanıtlanamamıştır.
Türk Medeni Kanununun 166.maddesi hükmünü tamamen kusurlu eşin de dava açabileceği ve yararına boşanma hükmü elde edebileceği biçiminde yorumlamamak ve değerlendirmemek gerekmektedir.Çünkü böyle bir düşünce, kimsenin kendi eylemine ve tamamen kendi kusuruna dayanarak bir hak elde edemeyeceği yönündeki temel hukuk ilkesine aykırı düşer.Diğer taraftan gene böyle bir düşünce tek taraflı irade ile sistemimize aykırı bir boşanma olgusunu ortaya çıkarır. Boşanmayı elde etmek isteyen kişi karşı tarafın hiçbir eylem ve davranışı söz konusu olmadan, evlilik birliğini, devamı beklenmeyecek derecede temelinden sarsar, sonrada mademki birlik artık sarsılmış diyerekten boşanma doğrultusunda hüküm kurulmasını talep edebilir. Öyle ise Türk Medeni Kanununun 166.maddesine göre boşanmayı isteyebilmek için tamamen kusursuz ya da az kusurlu olmaya gerek olmayıp daha fazla kusurlu bulunan tarafın dahi dava hakkı bulunmakla beraber, boşanmaya karar verilebilmesi için davalının az da olsa kusurunun varlığı ve bunun belirlenmesi kaçınılmazdır. Az kusurlu eş boşanmaya karşı çıkarsa bu halin tespiti dahi tek başına boşanma kararı verilebilmesi için yeterli olamaz. Az kusurlu eşin karşı çıkması hakkın kötüye kullanılması niteliğinde olmalı, eş ve çocuklar için korunmaya değer bir yararın kalmadığı anlaşılmalıdır.(TMK.md.166/2)
Mevcut olaylara göre evlilik birliğinin, devamı eşlerden beklenmeyecek derecede, temelinden sarsıldığı kuşkusuzdur. Ne var ki bu sonuca ulaşılması tamamen davacının tutum ve davranışlarından kaynaklanmış olup, davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Temyiz edilen hükmün yukarıda 2. bentte gösterilen sebeple davalı-davacı kocanın kabul edilen boşanma davası yönünden BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı-davalı kadının, kocanın boşanma davasının ferilerine yönelik temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, davacı-davalı kadının tedbir nafakası miktarına (TMK. md. 197) yönelik temyiz itirazlarının 1. bentte gösterilen sebeple ONANMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, işbu kararın tebliğinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere oybirliğiyle karar verildi. 21.01.2014 (Salı)