22. Hukuk Dairesi 2014/29158 E. , 2016/2503 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :İş Mahkemesi
DAVA: Davacı, ihbar tazminatı, fazla mesai ile ulusal bayram ve genel tatil ücreti alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde davalılar avukatları tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi ... tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü:
Y A R G I T A Y K A R A R I
Davacı vekili davacının, davalı bakanlığa ait işyerinde, diğer davalı şirketin işçisi olarak 01.02.2008-01.10.2008 tarihleri arasında yemekhane işlerinde çalıştığını, iş sözleşmesinin işverence haksız olarak feshedildiğini, tazminat ve alacaklarının ödenmediğini ileri sürerek, ihbar tazminatı, fazla mesai ücreti ve ulusal bayram genel tatil ücreti alacaklarının faizleriyle birlikte davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı .... Şti. vekili, husumet itirazında bulunarak, davanın reddini talep etmiştir.
Davalı ... vekili, husumet itirazında bulunarak, davacının reddini savunmuştur.
Mahkemece, dosya içeriği ve bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Karar, kanuni süresi içinde davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara toplanan delillerle kararın dayandığı kanuni gerektirici sebeplere göre, davalıların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan temyiz itirazları yerinde değildir.
2-İhbar tazminatına ve diğer alacaklara esas alınması gereken hizmet süresi konusunda ve davalı şirketin husumet itirazının değerlendirilmesi gerekip gerekmediği hususunda taraflar arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.
İşçinin işyerinde fiilen çalışmaya başladığı tarih, bir yıllık sürenin başlangıcıdır. Tarafların iş ilişkisi kurulması yönünde varmış oldukları ön anlaşma bu süreyi başlatmaz. Yine iş sözleşmesinin imza tarihi yerine, fiilen iş ilişkisinin kurulduğu tarihin, kıdem tazminatına hak kazanma ve hesap yönünden dikkate alınması gerekir. İşçinin çıraklık ilişkisinde geçirdiği süreler de kıdem tazminatına esas alınmayacak, buna karşın deneme süresi kıdemine eklenecektir.
İşçinin en az bir yıllık çalışması aynı işverene ait işyeri ya da işyerlerinde geçmiş olmalıdır. Kural olarak aynı guruba ya da holdinge bağlı farklı tüzel kişiliği haiz şirketlerde geçen hizmetlerin birleştirilmesi mümkün değildir.
4857 sayılı İş Kanunu"nun 120. maddesi uyarınca yürürlüğü devam eden mülga 1475 sayılı İş Kanunu"nun 14/2. maddesi, işçinin aynı işverene bağlı olarak bir ya da değişik işyerlerinde çalıştığı sürelerin kıdem hesabı yönünden birleştirileceğini hükme bağlamıştır.
506 sayılı Kanun"un 79/10. ve 5510 sayılı Kanun"un 86/9. maddelerinde hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörülmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu sebeple özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtayın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir.
Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu şart oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu, niteliği, başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında şahit sözleri değerlendirilmeli, dinlenen şahitlerin davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro şahitleri ya da komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu şahitlerin ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.09.1999 tarihli, 1999/21-510-527, 30.06.1999 tarihli 1999/21-549-555- 03.11.2004 tarihli 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Somut olayda, Sosyal Güvenlik Kurumu işe giriş-çıkış bildirgeleri ve hizmet döküm cetveline göre davacının 01.06.2007-29.02.2008 tarihleri arasında ... sicil numaralı işyerinde, 01.07.2008-13.01.2009 tarihleri arasında ise ... sicil numaralı işyerinde çalıştığı görülmektedir. Mahkemece, davacının iddia ettiği gibi 01.02.2008 - 01.10.2008 tarihleri arasında davalıya ait işyerinde çalıştığı kabul edilmiş ise de davacı şahitleri davacının çalışma suresine ilişkin tereddüde yer vermeyecek şekilde beyanda bulunmamışlardır. Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarındanda bu durum anlaşılamamaktadır. Hal böyle olunca davacının, çalıştığını iddia ettiği tarihler arasında Sosyal Güvenlik Kurumu kayıtlarına göre başka işyerlerinde çalıştığı süreler dikkate alınarak, belirtilen dava dışı işyerleri araştırılarak, bu işyerleri ile davalı bakanlık arasındaki hukuki ilişki ortaya konulduktan sonra, sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması hatalı olmuştur.
Öte yandan, dava ...Ltd. Şirketine karşı açılmış, dava dilekçesi ...Ltd. Şti.ne yöneltilmiş, bu şirket husumet itirazında bulunmuştur. Hizmet alım sözleşmesi ...Ltd. Şti. ve ...Şirketleri ile davalı bakanlık arasında imzalanmıştır. Davacı, muhatablarının sözleşmede ismi geçen ...şirketi olduğunu beyan ederek, davalının ismini tavzih etmek istemiştir. Mahkemece, davalının husumet itirazı ile ilgili olumlu ya da olumsuz bir karar verilmemiş, gerekçedede bu durum açıklanmamıştır. Bu durumda, davalı şirketin husumet itirazı yönünden olumlu ya da olumsuz bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve kanuna aykırı olup bozmayı gerektirir.
Sonuç: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebeplerden BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.