18. Hukuk Dairesi Esas No: 2014/6691 Karar No: 2014/12914 Karar Tarihi: 18.09.2014
Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2014/6691 Esas 2014/12914 Karar Sayılı İlamı
Özet:
Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesi'nde görülen bir davada, davacı evlenmeden önceki ve sonraki nüfus kaydında iki ayrı TC numarası ile kayıtlı olduğunu ve bu durumun sorunlar yarattığını açıklayarak evlenmeden önceki kaydında bulunan kimlik numarasının iptal edilmesini istedi. Mahkemece, nüfus müdürlüğüne başvurarak mükerrer kaydın iptal edilebileceği, bu nedenle dava açmanın hukuki yararı olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verildi. Ancak yapılan temyiz başvurusu sonucunda Yargıtay, nüfus kayıtlarının düzeltilmesi işleminin kaydın iptali yoluyla değil, \"kayıt düzeltme davası\" yoluyla gerçekleştirilebileceğine ve bu nedenle davacının dava açma hakkının olduğuna ve usulden reddine karar verildiğine dair mahkeme kararını bozdu. Kararda Türk Medeni Kanunu'nun 36/1. maddesi, 39. maddesi ve Nüfus Hizmetleri Kanunu'nun 35/1. maddesi detaylı bir şekilde açıklandı.
18. Hukuk Dairesi 2014/6691 E. , 2014/12914 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ : Bozüyük Sulh Hukuk Mahkemesi TARİHİ : 19/12/2013 NUMARASI : 2013/646-2013/726
Dava dilekçesinde, davacının mükerrer nüfus kaydının iptali istenilmiştir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz istemlerinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü: Davacı dava dilekçesinde, evlenmeden önceki ve sonraki nüfus kaydında iki ayrı TC numarası ile kayıtlı olduğunu, bu durumun sorunlar yarattığını açıklayarak evlenmeden önceki kaydında bulunan kimlik numarasının iptal edilmesini istemiştir. Mahkemece, nüfus müdürlüğüne başvurarak mükerrer kaydın iptal edilebileceği, bu nedenle dava açmakta hukuki yararı bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. Dava mükerrer nüfus kaydının iptali istemine ilişkindir. Türk Medeni Kanununun 36/1. maddesine göre kişisel durum, bu amaçla tutulan resmi sicille belirlenir. Aynı Kanunu"nun 39. ve Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 35/1. maddesi uyarınca "Kesinleşmiş mahkeme hükmü olmadıkça nüfus kütüklerinin hiçbir kaydı düzeltilemez ve kayıtların anlamını ve taşıdığı bilgileri değiştirecek şerhler konulamaz. Ancak olayların aile kütüklerine tescili esnasında yapılan maddi hatalar nüfus müdürlüğünce dayanak belgesine uygun olarak düzeltilir." Kişisel durumlardaki değişiklerin nüfus kaydında belirtilmesi ve doğru olmayan kayıtların düzeltilmesi ile "nüfus kayıtlarının düzeltilmesi" anlaşılır. (Ergun Özsunay, Gerçek Kişilerin Hukuki Durumu, İstanbul 1982, S:243). "Kayıt düzeltilmesi", aile kütüğüne düşürülmüş nüfus kaydının bir kısmının "düzeltilmesi" veya "değiştirilmesi"dir. Nüfus kütüklerindeki "doğru olmayan kayıtların" düzeltilmesi için mahkemeden karar alınması zorunludur. Nüfus Hizmetlerine Ait Kuruluş, Görev ve Çalışma Yönergesinin 175. maddesinde mükerrer kaydın iptalinde yetkili makamlar düzenlenmiş olup farklı hanelerde, farklı doğum tutanağına göre ve yine farklı nüfus bilgileri ile kaydedilmiş mükerrer kayıtların iptaline mahkemece karar verileceği belirtilmiştir. İşte bu noktada, nüfus kütüğünde yer alan "doğru olmayan kayıtlar", ilgilileri veya Cumhuriyet savcısı tarafından açılacak olan "kayıt düzeltme davası" ile gerçek durumuna uygun hale getirilebilir ki, bu dava uygulamada "nüfus kaydının düzeltilmesi davası" olarak adlandırılmaktadır. 5490 Sayılı Nüfus Hizmetleri Kanunu"nun 36. maddesinde de nüfus kayıtlarına ilişkin düzeltme davalarının düzeltmeyi isteyen şahıslar ile ilgili resmi dairenin göstereceği lüzum üzerine Cumhuriyet savcıları tarafından yerleşim yeri adresinin bulunduğu yerdeki görevli asliye hukuk mahkemesinde açılacağı hükme bağlandığından mahkemece, mükerrer kaydın iptali suretiyle nüfus kaydının düzeltilmesi istemine ilişkin davanın görevli asliye hukuk mahkemesinde açılması gerektiği dikkate alınarak görevsizlik kararı verilmesi gerekirken yerinde olmayan gerekçe ile davanın usulden reddine karar verilmesi doğru görülmemiştir. Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edenlerden davacı tarafa iadesine, 18.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.