MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
Davacı, davalı tarafından inşa edilen ... projesinden ... bağımsız bölümü 10.09.2010 tarihli satış sözleşmesi ve ek protokol adı altında iki ayrı sözleşme ile satın aldığını, davalının taşınmazı 31.12.2012 tarihine kadar tamamlayarak teslim edeceği konusunda anlaştıklarını, satış bedelinin 400.000-TL’sini ödediğini, bakiye bedel için ise 10.11.2010 tanzim ve 31.12.2012 tediye tarihli 371.970-TL tutarlı teminat senedi verdiğini, senedin ödenmesi koşulunun taşınmazın tamamlanarak tapusunun davacıya devredilmesi olduğunu, satışa konu bağımsız bölümün bulunduğu mahalde herhangi bir inşaat faaliyetinin başlamadığını ileri sürerek, protokolün 2/ek maddesine göre tapu dairesinde yapılacak ferağ işlemlerine kadar senetteki borçtan dolayı davalıya borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istenmiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulü ile davacının davalı şirkete dava konusu 31.12.2012 vade tarihli 371,970-TL bedelli senet nedeni ile tapu ferağ işlemelerine kadar borçlu olmadığının tespitine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2013/29471 2014/12143
2-Mahkemece dava menfi tespit olarak vasıflandırılmış ise de, davacının bakiye borç için davalıya verilen senedin vadesinin taraflar arasında düzenlenen ek sözleşme hükümleri uyarınca tapu ferağına kadar ertelenmesi yönündeki istemi, bir tedbir talebi niteliğindedir. Mahkemece, davanın bu niteliği gözetilerek karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince maktu vekâlet ücretine hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde nispi vekalet ücretine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden hükmün düzeltilerek onanması HUMK.’nun 438/7. maddesi gereğidir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın “Hüküm” fıkrasının 6 nolu bendinde yazılı “... 12. maddesi gereğince 30.529-TL nispi vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının karardan çıkartılarak yerine “Karar tarihinde yürürlükte bulunan Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi gereğince hesaplanan 660-TL maktu vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya verilmesine” söz ve rakamlarının yazılmasına, kararın düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.