Davacı, davalı işveren nezdinde askerlik süresi hariç 20.11.2001- 1.7.2006 tarihleri arası çalıştığının tespiti ile işçilik alacaklarının tahsiline karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin reddine karar vermiştir. Hükmün davacı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Davacı, davalıya ait işyerinde 20.11.2001-12.12.2002 ve 20.5.2004 -1.7.2006 tarihleri arasında 506 sayılı Yasa’ya tabi sigortalı olarak çalıştığının tespiti ile yazılı işçilik alacaklarının davalı işverenden tahsilini istemiştir. Mahkemece, davacının çalıştığı sürelerin ve işçilik alacaklarının uzman bir bilirkişi marifeti ile incelenmesine ilişkin verilen ara kararı sonrasında, istenen eksiklerin giderilmesi üzerine, dosyasının yeniden bilirkişiye gönderilmesine dair 21.11.2008 günlü oturumda verilen ara kararı ile davacıya bilirkişi masraflarının yatırması için 20 günlük kesin mehil verildiği davacının yapılan ihtara rağmen bu sürede masrafları karşılanmadığı gerekçesi ile de davanın kesin süre nedeni ile reddine karar verilmiştir. Hizmet tespitine ilişkin, istemin: yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa’nın 79. maddesi bu tip hizmet tespiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay’ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.09.1999 gün 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555 – 3.11.2004 gün 2004/21-480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır. Somut olayda, davacının çalışma iddiasına ilişkin olarak tanık dinlenmiş ve işyeri ücret bordroları ile Kurumda bulunan dönem bordroları eklenmiştir. Davacının hizmet tespiti ile birlikte istediği işçilik alacaklarına ilişkin talebi gereğince yapılacak hesaplama teknik bir konu olmakla birlikte, hizmet tespitine ilişkin istemi kamu düzenine ilişkin olduğundan mahkemece resen inceleme yapılması gerektiği açıktır.Bu nedenle HUMK’nun 415. maddesi gereğince resen yapılacak araştırma nedeniyle yapılacak masrafın iki taraftan birinin veya her ikisinin ödenmesine, karar verilebileceği, taraflar ödemez ise de, ilerde haksız çıkandan alınmak üzere Devlet Hazine’sinden (Cumhuriyet Başsavcılığı-Suçüstü Ödeneği) ödenmesine dahi karar verilebilecekken, davacı tarafından yatırılan giderin, kesin süreden sonra yatırıldığı gerekçesi ile kabul edilmeyerek davanın reddine karar verilmesi doğru değildir. Yapılacak iş; davacının hizmet tespitine yönelik istemini yukarıda açıklandığı şekilde belirledikten sonra yazılı işçilik alacakları yönünden de inceleme yapılarak oluşacak sonuç gereğince bir karar vermekten ibarettir. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular nazara alınmaksızın yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde, davacının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davacıya iadesine, 29.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.