..."e velayeten babası ... ve annesi ... adına Av..... ile 1-SGK Başkanlığı adına Av. ... 2-... aralarındaki dava hakkında ..... İş Mahkemesinden verilen 20.01.2016 günlü ve 2010/578-2016/8 sayılı hükmün ve temyiz talebinin reddine ilişkin ek kararın temyizen incelenmesi davacı avukatı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
1- Mahkemece, gerekçeli kararın davalı ...’a ilanen tebliğin gereğini sağlamak üzere yatırmaları için 1 haftalık kesin süre verildiği, ancak davacı tarafından muhtıra gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle 13.07.2016 tarihli Ek Karar ile temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verildiği ve davacının ek kararı ve asıl kararı temyiz ettiği anlaşılmıştır.
Mahkemece her ne kadar mirasçılar davacının davalı ...’a ilanen tebligata ilişkin muhtıra gereğinin yerine getirilmemesi nedeniyle temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına karar verilmiş ise de, dosyada davalı ...’ın talimatla Yozgat ilinde bilinen adresine tebligat yapılarak beyanının alındığı, buna göre davalının bilinen adresine bulunmadığı takdirde mernis adresine gerekçeli kararın tebliğ edilmesi gerekirken davalıya gerekçeli kararın ilanen tebliğ edilmesi için davacıya muhtıra çıkarılması usulsüz olup buna göre muhtıra gereğinin yerine getirilmediği gerekçesiyle davacının temyiz başvurusunun yapılmamış sayılmasına dair Mahkemece verilen 13.07.2016 tarihli Ek kararın açıklanan nedenlerle bozularak KALDIRILMASINA,
2-19.01.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanunun 3. maddesi ile değişik 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 10/2. maddesine göre “Bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, muhatabın adres kayıt sisteminde bulunan yerleşim yeri adresi, bilinen en son adresi olarak kabul edilir ve tebligat buraya yapılır.”; Yine, 6099 sayılı Kanunun 5. maddesi ile 7201 sayılı Kanunun 21. maddesine eklenen ikinci fıkrasına göre,“Gösterilen adres muhatabın adres kayıt sistemindeki adresi olup, muhatap o adreste hiç oturmamış veya o adresten sürekli olarak ayrılmış olsa dahi, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir veya memurlarına imza karşılığında teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırır. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” düzenlemelerine yer verilmiştir.
Tüm bu düzenlemeler gözetildiğinde, artık, adres kayıt sisteminde yazılı adresi bulunanlara, bilinen en son adresin tebligata elverişli olmadığının anlaşılması veya tebligat yapılamaması hâlinde, adres kayıt sisteminde yazılı adresine, 21. maddenin ikinci fıkrasına göre tebliğ yapılması gerekecektir.
7201 sayılı Tebligat Kanununun 16. maddesine göre, “Kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğ kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır.” Yine, anılan Kanunun 17. maddesine göre, “Belli bir yerde devamlı olarak meslek ve sanatını icra edenler, o yerde bulunmadıkları takdirde tebliğ aynı yerdeki daimi memur veya müstahdemlerinden birine, meslek ve sanatını evinde icra edenlerin memur ve müstahdemlerinden biri bulunmadığı takdirde aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılır
Kanunun 16 ve 17. maddelerine göre yapılan tebligatın geçerli olabilmesi için, muhatabın adreste bulunmama sebebinin tespiti, yine, muhatap ile muhatap adına tebligatın yapılacağı kimsenin aynı konutta birlikte oturan kişi veya hizmetçi/daimi çalışan olması gerekir.
Gıyabi hükmün, davalılardan ...’a gerekçeli karar yöntemince tebliğ edildikten sonra ve temyiz süresi geçtikten ve 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun geçici 3. maddesindeki düzenleme gereği, gerektiğinde Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu"nun 432. maddesindeki prosedür işletildikten sonra gönderilmek üzere dosyanın mahalline GERİ ÇEVRİLMESİNE, temyiz itirazlarının bu noksanlıklar giderilip dosya geldikten sonra incelenmesine, 25.09.2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.