8. Hukuk Dairesi 2013/8694 E. , 2014/7877 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Adana 6. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 16/01/2013
NUMARASI : 2010/1147-2013/63
A.. S.. ile İ.. K.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair Adana 6. Aile Mahkemesi"nden verilen 16.01.2013 gün ve 1147/63 sayılı hükmün duruşma yapılması suretiyle Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmiştir. Dosya incelenerek işin duruşmaya tabi olduğu anlaşılmış ve duruşma için 22.04.2014 Salı günü tayin edilerek taraflara çağrı kağıdı gönderilmişti. Duruşma günü temyiz eden davacı A.. S.. bizzat ve karşı taraftan davalı vekili Avukat N.. D.. geldiler. Duruşmaya başlanarak temyiz isteğinin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan ve hazır bulunanların sözlü açıklaması dinlendikten sonra duruşmaya son verilerek; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
KARAR
Davacı vekili, tarafların 1980 yılında evlendiklerini, evlilik birliği içerisinde alınan İmamoğlu İlçesindeki evin (4134 parsel) alınmasına emekli olduğu sırada aldığı kişisel malı niteliğindeki kıdem tazminatını bankada değerlendirmek suretiyle elde ettiği parayla katkıda bulunduğunu, daha sonra bu taşınmazın satılarak dava konusu 10308 ada 25 parselin satın alındığını, yine TN plakalı otomobilin ile ev eşyalarını da evlilik birliği içerisinde alındığını açıklayarak, fazlaya ilişkin haklar saklı kalmak üzere 20.000 TL.tazminatın davalıdan alınmasına karar verilmesini istemiştir.
Davalı vekili, davanın yersiz açıldığını, zamanaşımı süresinin dolduğunu, söz konusu malların 2002 yılından önce alındığını, davacının katkısı olmadığını açıklayarak davanın reddine karar verilmesini savunmuştur.
Mahkemece, kanıtlanamaması nedeniyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, duruşma istekli olarak davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar, 11.02.1980 tarihinde evlenmişler, 09.05.2006 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün kesinleşmesiyle 08.04.2009 tarihinde boşanmışlardır. Sözleşme ile başka mal rejimi seçilmediğinden evlenme tarihinden mal rejiminin sona erdiği boşanma davasının açıldığı tarihe kadar yasal edinilmiş mallara katılma rejimi geçerlidir (TMK.nun m.202, 4722 sayılı Kanun m.10).Eşler arasındaki mal rejimi TMK"nun 225/2. maddesi uyarınca boşanma davasının açıldığı tarihte sona ermiştir. Dava konusu 10308 ada parselin öncesi parsel olup, 17.03.1993 tarihinde pay satışı yoluyla davalı İ.. K.. adına tescil edilmiş, 09.11.2001 tarihinde yapılan imar uygulaması sonunda maliki değişmeksizin 10308 ada parsel numarası verilmek suretiyle davalı adına tescil edilmiş, dava konusu otomobil ise, 2001 yılında davalı tarafından satın alınmış, 03.05.2006 tarihinde dava dışı Şaban Döğer’e devredilmiştir.
Dava dilekçesindeki açıklamalar ile yargılama sırasındaki beyanlara göre dava;743 sayılı TKM.nun 170.maddesi uyarınca taşınmaz ve araçtan kaynaklanan katkı payı alacağı ve eşya alacağı isteğine ilişkindir. Mahkemece yazılı gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş ise de verilen karar toplanan deliller ve dosya kapsamına uygun düşmemektedir. Davacı vekili ile yargılama oturumlarında dinlenen bir kısım tanıklar özetle; davacının 1977 yılından 1983 yılına kadar Bossa ve Teksa firmalarında çalışarak gelir elde ettiğini, 1983 yılında kıdem tazminatı alarak ayrıldığını, tazminatın bankada değerlendirilerek İmamoğlu İlçesi’ndeki parselin alınmasında kullanıldığını, bilahare bu taşınmazın satılarak dava konusu 10308 ada parselin alındığını, davaya konu otomobilin de 2001 yılında satın alındığını, dava konusu taşınmaz satın alındığında içerisine muhtelif ev eşyaları alındığını bildirmişlerdir. Yine dosyadaki belgelerden davacının tekstil firmasından kıdem tazminatını alarak ayrıldığı, daha sonra isteğe bağlı sigortalı olarak devam ettiği, 2003 yılında emekli olduğu anlaşılmaktadır.
O halde; mahkemece yapılacak iş; öncelikle, davacının evlenme tarihinden ilk taşınmaz ile otomobilin edinildiği tarihe kadar elde ettiği gelirlerin tespit edilmeye çalışılması, davacının 222 TL. kıdem tazminatı alarak bankada değerlendirildiği ileri sürüldüğünden, bu konudaki banka kayıtlarının araştırılması, bu kapsamda tüm bilgi ve belgelerin taraflardan ve ilgili kurum veya kuruluşlardan temin edilmesi, gelirin belirlenememesi halinde tanık beyanları da dikkate alınarak emsal durumda bulunan kişilerin gelir durumlarının esas alınması, o da mümkün olmadığı taktirde hayatın olağan akışı kapsamında hakkaniyete göre belirlenmesi, (6098 s. TBK m. 50, 51) (818 sayılı BK.nun 42 ve 43.) gerekirse bu konularda uzman kuruluşlardan ya da meslek odalarından bilgi edinilmesi, tarafların elde ettiği toplam gelirlerin tespit edilmesi, davacı ve davalının her birinin kişisel harcamaları ile davalı koca bakımından ayrıca 743 sayılı TKM.nun 152 maddesinin göz önünde bulundurulması, ondan sonra kanunda belirtilen esaslar çerçevesinde davacının katkı oranı ve katkı payı alacağı miktarının usulüne uygun olarak tespitine çalışılması, dosyanın bu konuda uzman bir hukukçu ve bir mali müşavir veya muhasebeci ile serbest meslek odasından bu işlerden anlayan bir kişiden oluşacak kurula verilmesi, açıklanan esaslar çerçevesinde gerekçeli, denetime elverişli rapor istenmesi, ondan sonra toplanacak tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırıdır.
Öte yandan; davacı dava dilekçesinde “...her türlü ...” kanıt demekle yemin deliline de dayandığının kabulü gerekmektedir. TC. Anayasası"nın 36. maddesinde, herkes meşru vasıta ve yollarla mahkemelerde iddia ve savunma hakkına sahiptir. Yine TMK.nun 6.maddesine göre, iddia eden iddiasını ispatla mükelleftir.Davacının iddiasını ispat bakımından yemin deliline de dayandığı anlaşıldığına göre, öncelikle davacı tarafa yemin teklif hakkını kullanmak isteyip istemediğinin sorulması, kullanmak istediği takdirde usulüne uygun bir biçimde davalının HUMK.nun 337 (HMK.nun 227.m. vd) maddesi gereğince davet edilmesi ve HMK.nun yemine ilişkin hükümleri dikkate alınarak usulüne uygun bir biçimde yemin teklifini kabul ettiği taktirde davalının yeminli beyanının alınması ve elde edilecek sonuca göre tüm deliller birlikte değerlendirilerek bir karar verilmesi gerekirken Mahkemece bu gerekliliğe uyulmadan yasal ve yerinde olmayan gerekçelerle davanın reddine karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.
Davacı vekilinin temyiz itirazları bu bakımdan yerinde olduğundan kabulü ile hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3.maddesi yollamasıyla 1086 sayılı HUMK"nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, davacı vekili Yargıtay duruşmasına katılmadığından vekalet ücreti takdirine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4.(HMK. m. 297/ç) ve HUMK"nun 440/I. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde davacıya iadesine 22.04.2014 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.
KARŞI OY YAZISI
Değerli çoğunluğun diğer bozma sebeplerine katılmakla birlikte, davacının diğer delillerle katkısını kanıtlayamaması durumunda yemin deliline de dayanmış sayılması gereğine değinen bozma sebebine katılmıyorum. 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren ve somut davada da gözönüne alınması gereken 6100 sayılı Hukuk Muhakameleri Kanunu"nun 194/2. maddesine göre; tarafların dayandığı delilleri açıkça belirtmeleri zorunludur. O halde, davacının dava dilekçesi ve delil listesinde "her türlü" kanıt şeklindeki anlatımının "yemin" delilini de içerdiği kabul edilemez. Davacı açıkça dayanmadığından; yemin deliline dayanma olanağını yitirmiştir. Bozma ilamındaki bu yöne ilişkin bölüme katılmıyorum. 22.04.2014