15. Hukuk Dairesi 2019/1309 E. , 2019/4678 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :Ticaret Mahkemesi
Yukarıda tarih ve numarası yazılı bozmaya uyularak verilen hükmün temyizen tetkiki davalı tarafından istenmiş ve temyiz dilekçesinin süresi içinde verildiği anlaşılmış olmakla dosyadaki kağıtlar okundu gereği konuşulup düşünüldü:
- K A R A R -
Dava, eser sözleşmesinden kaynaklanan iş bedeli alacağından ödenmeyen kısmının tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonucunda, bozmadan önce yapılan ıslah da dikkate alınarak davanın kısmen kabulüne dair verilen karar, davalı vekilince temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, mahkemece uyulan bozma ilamı gereğince inceleme yapılıp hüküm verilmiş olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazları yerinde görülmemiş, reddi gerekmiştir.
2-Davacı yüklenici, davalı iş sahibidir. Tarihsiz sözleşme ile davacı yüklenici davalı iş sahibi kooperatife ait inşaatın yapımını keşif ve taahhüdündeki birim fiyatlardan %8,5 indirimle yapmayı üstlenmiş, 7. maddede 88/13181 sayılı fiyat farkı kararnamesi gereğince yükleniciye malzeme fiyat farkı ödeneceği, sözleşmenin 21. maddesinde de Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi ile ... İşleri Teknik Şartnamesi"nin sözleşmenin ekleri olduğu kararlaştırılmıştır.
Davacı yüklenici tarafından işin tamamlanarak 17.05.2010 tarihinde ve 25.12.2008 tarihine itibar edilerek davalı iş sahibince geçici kabul yapılmıştır. Geçici kabul tarihinden 21.07.2011 dava tarihine kadar sözleşme eki Bayındırlık İşleri Genel Şartnamesi"nin 42. maddesi gereğince 12 aylık teminat süresi geçmesine rağmen davalı iş sahibinin kesin kabul ile kesin hesabı yapmaktan kaçınması nedeniyle dairemizin hükmüne uyulan 27.11.2014 gün
2014/723 Esas 2014/6904 Karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere davacının kesin hesabın çıkartılmasını isteme hakkı doğduğundan, tasfiye kesin hesabının mahkemece çıkartılması gerekmektedir.
Mahkemece bozmaya uyulduktan sonra oluşturulan bilirkişi kurulu 02.07.2016 tarihli raporlarında 2008 yılı bayındırlık birim fiyatlarıyla yapılan hesaplama ve yapılan ödemeler sonucu yüklenici alacağının 167.626,07 TL, itiraz üzerine düzenledikleri 07.04.2017 tarihli ek raporlarında 254.589,54 TL olduğunu, itiraz üzerine yeniden oluşturulan bilirkişi kurulu 25.10.2017 tarihli raporlarında 2008 yılında ve o yılın bayındırlık birim fiyatlar ile kesin hesabın 265.03,94 TL olup 2009 yılı kooperatif ticari defterlerindeki ödeme kayıtlarına ait belgelerin sunulması halinde alacağın 258.299,94 TL olduğunu belirtmişlerdir. Bu rapora da itiraz edildiği ve raporlar arasında çelişki olduğundan mahkemece yeniden oluşturulan bilirkişi kurulundan bozmadan sonra 3. kez bilirkişi raporu alınmıştır. Bu bilirkişiler 12.09.2018 tarihli raporlarında 18 nolu hakedişin kesin olup 2008 yılı birim fiyatları ile hesaplama yapılması gerektiği, bozmadan önce alınan 25.09.2012 tarihli bilirkişi raporu ile aynı görüşte olduklarını, 17 nolu hakedişten sonra tediye fişleri ile ödenen 9.450,00 TL de dikkate alındığında yüklenici alacağının 414.628,46 TL olduğunu beyan etmişler, mahkemece de bu rapora itibar edilerek dava sonuçlandırılmıştır.
Hükme esas alınan 12.09.2018 tarihli bilirkişi raporunda 18 nolu kesin hakedişin 2008 yılı geçici kabul itibar tarihindeki bayındırlık birim fiyatlarıyla hesaplanması gerektiği belirtilmiş olmasına rağmen raporlarında ulaştıkları sonuç rakama nasıl ulaşıldığı denetime elverişli olarak gösterilmediği gibi, benimsediklerini kabul ettikleri bozmadan önce alınan 25.09.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporunun da 18 nolu kesin hakediş olarak sunulan imzasız kesin hakedişin davalı iş sahibi tarafından sunulduğundan hareketle hesaplama yapılmış ise de; sözkonusu 18 nolu hakedişin kendileri tarafından düzenlenip sunulduğuna davalı tarafça karşı çıkıldığı ve dava dilekçesinin ekleri başlıklı bölümüne göre sözkonusu 18 nolu kesin hakediş raporunu düzenleyip ibraz edenin davacı yüklenici olduğu anlaşıldığından, bu hakediş raporuna itibar edilerek kesin hesabın yapılması mümkün ve alınan raporun hükme esas alınması doğru olmamıştır. Bunun yanında 25.09.2012 tarihli bilirkişi raporunda hesaplamada hangi tarihteki birim fiyatlarının esas alındığı belirtilmemiştir. Hükme esas alınan raporu düzenleyen bilirkişi kurulunun 12.09.2018 tarihli raporundaki kesin hesap-hakedişin 2008 yılı birim fiyatları ile yapılması gerektiğine dair kabul ve benimsemesine, davacı tarafça itiraz edilmemiş ve kesin hesabın 2008 yılı geçici kabul tarihindeki birim fiyatları ile yapılması gerektiği olgusu davacı açısından da kesinleşmiştir.
Bu durumda mahkemece bozmadan sonra tasfiye kesin hesabının çıkartılmasına dair bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu gibi, hükme esas alınan raporda denetime elverişli hesaplama yapılmadığı ve bu kurulun benimsediği 25.09.2012 tarihli raporda da hangi yıl birim fiyatlarıyla hesaplama yapıldığı belirtilmediğinden HMK"nın 281/3. maddesi uyarınca yeniden oluşturulacak konusunda uzman teknik bilirkişi kurulundan gerekirse mahkeme gözetiminde keşif de yapılarak, dosyaya sunulan 18 nolu kesin hakediş başlıklı belgede
özellikle davalı yetkililerin imzalarının bulunmaması ve davalı tarafça sunulmaması nedeniyle mutlak olarak tarafları bağlamayacağı gözetilerek ve sözleşmenin 7. maddesine göre 88/13181 sayılı fiyat farkı kararnamesi sözleşmenin eki olduğundan geçici kabul 17.05.2010 tarihinde 25.12.2008 geçici kabul tarihine itibar edilerek yapıldığından geçici kabul itibar tarihini geçmemek üzere bayındırlık birim fiyatları ile ve sözleşmenin 1. maddesindeki indirim ile 7. maddesindeki malzeme fiyat farkını da uygulamak suretiyle tasfiye kesin hesabı konusunda gerekçeli ve denetime elverişli rapor alınıp değerlendirilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekir. Bu hususlar üzerinde durulmadan eksik inceleme ile, denetime elverişli olmayan ve davalı tarafından sunulmayan belgeye dayalı, dosya kapsamına uygun düşmeyen bilirkişi raporuna itibar edilerek davanın yazılı miktarda kısmen kabulü doğru olmamış, kararın bozulması uygun bulunmuştur.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının reddine, 2. bent uyarınca kabulü ile hükmün davalı yararına BOZULMASINA, ödenenden 5766 sayılı Kanun"un 11. maddesi ile yapılan değişiklik gereğince Harçlar Kanunu 42/2-d maddesi uyarınca alınması gereken 218,50 TL Yargıtay başvurma harcının mahsup edilerek, varsa fazla alınan harcın temyiz eden davalıya iadesine,
karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde karar düzeltme isteminde bulunulabileceğine 19.11.2019 gününde oybirliğiyle karar verildi.