Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2017/10949 Esas 2019/1809 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Dava dilekçesinde, davalıların sitenin ortak kullanım alanı olan bahçe kısımlara projeye aykırı olarak üç metre yüksekliğinde istinaf duvarı yaparak ortak alanlara tecavüz ettiklerini, bu duvarın davacının kapısının önündeki yeşil sahayı kapatarak davalıların ortak alanları kendilerine özel bahçe yaptıklarını, yapılan duvarın davacılar ve çocukları içinde tehlike oluşturduğunu, söz konusu duvarın yıkılması halinde yıkılan duvarın davacıların kapısının önüne düşeceğini, bu durumda kapı önünde bulunan kişilerin zarar görme ihtimalinin çok yüksek olduğunu, davalıların duvarı yapım aşamalarının devam ettiğini belirterek öncelikle dava sonuçlanıncaya kadar ihtiyati tedbir kararı verilerek yapımın durdurulmasına, davanın kabul edilerek projeye aykırı şekilde ortak alana tecavüz oluşturacak müdahalenin meni ile duvarın yıkılarak ortadan kaldırılmasını ve durumun eski hale iadesi istenilmiştir.
Mahkemece 05/04/2011 tarihli davanın kabulüne dair verilen kararın, davalılar vekilince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 18. Hukuk Dairesi 2016/3770 Esas- 2016/7676 Karar sayılı ilamı ile “Somut olayda, davacıların dava konusu taşınmazda malik olup olmadıkları araştırılmadığı gibi, dava konusu edilen istinat duvarının birden fazla parsel üzerinde yer alıp almadığı, tek parsel üzerinde ise davacı ve davalıların aynı parsel üzerinde kat maliki olup olmadığı tespit edilmeden karar verilmiştir. Buna göre, istinat duvarının birden fazla parsel üzerinde bulunduğu veya davacılar veya davalıların ayrı parsellerde malik olduklarının tespiti halinde uyuşmazlıkta Kat Mülkiyeti Kanunu hükümlerinin değil genel hükümlerin uygulanması gerektiği gözetilerek, görev hususu da genel hükümler uyarınca tayin edilmelidir. Hukuki uyuşmazlıklarda asliye hukuk mahkemelerinin görevi asıl, sulh hukuk mahkemesinin görevi ise istisnadır. Özel bir kanun hükmü ile açıkça sulh hukuk mahkemesinde bakılacağı bildirilmeyen bütün dava ve işler asliye hukuk mahkemesinde görülür. Bu durumda mahkemece, görevsizlik kararı verilerek dosyanın asliye hukuk mahkemesine gönderilmesi, dava konusu istinat duvarının tek parsel üzerinde yer aldığının tespit edilmesi halinde ise davacıların yukarıda açıklanan yasa hükmü uyarınca malik olup olmadıklarının tespit edilerek oluşacak uygun sonuç doğrultusunda karar verilmesi “ gereğine değinilerek bozulmasına karar verilmiştir.
Mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama neticesinde dava konusu olayda Kat Mülkiyeti Kanunu hükümleri değil genel hükümler uygulanacağından asliye hukuk mahkemelerinin görevli olduğu sonuç ve kanaatine varılmış ve mahkemenin görevsizliği nedeniyle davanın usulden reddine karar verilmiş, hüküm davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava projeye aykırılıkların eski hale getirilmesi istemine ilişkindir.
Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına ve gereği yerine getirilerek davacıların henüz kat irtifakı tapularını alarak kat malikleri olmadıkları anlaşılmakla mahkemece, görevsizlik kararı verilerek davanın usulden reddine karar verilmesinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, yerinde görülmeyen bütün temyiz itirazlarının reddi ile usule ve yasaya uygun olan hükmün ONANMASINA, aşağıda yazılı onama harcının temyiz edenlere yükletilmesine 18/03/2019 günü oy birliği ile karar verildi