
Esas No: 2017/39
Karar No: 2020/396
Karar Tarihi: 10.06.2020
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu 2017/39 Esas 2020/396 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Ticaret Mahkemesi
1. Taraflar arasındaki “haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda, Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesince verilen davanın kısmen kabulüne ilişkin karar, taraf vekillerince temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 11. Hukuk Dairesince yapılan inceleme sonunda önce onanmış, davalılar vekilinin karar düzeltme istemi üzerine ise bozulmuş, Mahkemece Özel Daire bozma kararına karşı direnilmiştir.
2. Direnme kararı davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
3. Hukuk Genel Kurulunca dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
I. YARGILAMA SÜRECİ
Davacı İstemi:
4. Davacı vekili 21.06.2010 tarihli dava dilekçesinde; müvekkilinin davalı Liebherr-Werk Nenzing Gmbh şirketinden liman vinci satın aldığını, diğer davalının ise bu vince servis ve yedek parça hizmeti verdiğini, Mersin Limanında faaliyet gösteren mobil vincin garanti süresi dolduğu ve kendisinden servis hizmeti alınmadığı hâlde davalı Liebherr Makine Ticaret Servis Ltd. Şti. tarafından müvekkilinin bilgisi olmaksızın vincin boom silindiri üzerinde ultrason kontrolü yapıldığı ve silindirde çatlak olduğu iddiasıyla silindirin derhal değiştirilmesi gerektiğinin müvekkiline bildirildiğini, bunun üzerine müvekkilinin özel bir şirkete inceleme yaptırarak silindir üzerinde çatlak olmadığı konusunda rapor aldığını, buna rağmen davalıların vinçte çatlak olduğu iddialarını vincin çalışmakta bulunduğu Mersin Uluslararası Liman İşletmesi A.Ş.’ye bildirdiğini, bunun üzerine dava dışı Mersin Uluslararası Liman İşletmesi A.Ş. tarafından yeni bir test yapılmasının ve vincin sağlam ve emniyetli olarak kullanılması için tüm önlemlerin alınması, aksi hâlde iş sözleşmesinin feshedileceğinin müvekkiline ihtar edildiğini, müvekkili tarafından söz konusu vinç üzerinde tekrar inceleme yaptırıldığını ve silindir üzerinde çatlak olmadığı konusunda rapor alındığını, müvekkiline ait vinçte gerçekte herhangi bir arıza olmadığı hâlde davalıların arıza varmış gibi müvekkilinin iş yaptığı Mersin Uluslararası Liman İşletmesi A.Ş.’ye bilgi vermesinin haksız rekabet oluşturduğunu ileri sürerek davalıların eyleminin haksız rekabet olduğunun tespiti ile men"ine, maddi durumun ortadan kaldırılmasına, davalıların beyanlarının düzeltilmesine ve hükmün ilanına karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı Cevabı:
5. Davalılar vekili 21.07.2010 tarihli cevap dilekçesinde; müvekkilinin olası kazaları önlemek ve marka itibarını korumak maksadı ile dava konusu vinçte kontrol yaptırdığını ve boom silindir milinde olası kırılma riskleri bulunduğunun tespit edildiğini, bu tespite dayanarak davacıya güvenlik uyarısı içeren yazı gönderildiğini ve boom silindirinin yenisiyle değiştirilmesinin tavsiye edildiğini, davacıdan herhangi bir cevap alınamadığı için vincin faaliyet gösterdiği liman işletmesinin güvenlik konusunda bilgilendirildiğini, güvenlik uyarısı içeren bu yazının yanlış yanıltıcı veya lüzumsuz beyanlarla kötülemek anlamında olmadığı için haksız rekabet olarak değerlendirilemeyeceğini savunarak davanın reddine karar verilmesini istemiştir.
İlk Derece Mahkemesi Kararı:
6. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 13.06.2012 tarihli ve 2010/204 E., 2012/276 K. sayılı kararı ile; davalıların üretici ve servis hizmeti veren şirket olarak garanti süresi geçmiş bir vinçten dolayı ortaya çıkacak herhangi bir arıza durumunda davacının iş yaptığı dava dışı şirkete veya zarara uğrayan üçüncü kişilere karşı hiçbir hukuki ya da cezai sorumluluğunun bulunmadığı, bu nedenle davalıların davacının iş yaptığı şirkete güvenlik uyarısı yapmalarını gerektirecek haklı bir gerekçelerinin olmadığı, davalıların dava dışı şirkete gönderdikleri yazı üzerine bu şirketin davacı ile arasındaki sözleşmeyi sonlandırma ihtimali bulunduğundan yazı içeriğinin davacıya doğrudan zarar verici nitelikte olduğu, davalıların yaşanacak güvenlik tehlikesi sonucunda hiçbir sorumlulukları olmamasına rağmen ısrarla Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye yazı göndererek davacıya ait vincin güvenlik tehlikesi taşıdığını bildirmiş olmalarının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmadığı, eylemin davacının ticari itibarını zedelediği ve haksız rekabete neden olduğu gerekçesiyle davanın kısmen kabulü ile davalı şirketlerin davalıya ait vinçle ilgili olarak güvenlik uyarısı konusunda Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye yazdıkları uyarı yazısının haksız rekabet teşkil ettiğinin tespiti ile önlenmesine, uyarı yazısındaki beyanların düzeltilmesi talebinin olayın niteliği dikkate alınarak reddine ve karar kesinleştiğinde hükmün ilanına karar verilmiştir.
Özel Daire Bozma Kararı:
7. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin yukarıda belirtilen kararına karşı süresi içinde taraf vekilleri temyiz isteminde bulunmuş, Özel Dairece taraf vekillerinin tüm temyiz itirazları reddedilerek karar onanmıştır.
8. Süresi içinde davalılar vekili karar düzeltme isteminde bulunmuştur.
9. Yargıtay 11. Hukuk Dairesinin 13.02.2015 tarihli ve 2014/12246 E., 2015/1857 K. sayılı kararı ile; “…Mahkemece yargılama safhasında alınan bilirkişi raporunda iki ayrı ultrason cihazıyla yapılan ölçümler sonucunda "...hidrolik silindirin dava konusu olan piston rodunun bulunduğu yerde bir çatlaklık veya kırılma olduğu, sinyal ölçülerine bakıldığında en az 10 mm"in üzerinde bir çatlaklık bulunduğu...","...mevcut verilerle çatlağın derinlik ve genişliği net olarak ölçümü yapılamadığı için vincin liman işletmeleri içerisinde çalıştırılmasında güvenlik açısından bir sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi sürede vincin çalışmasında arızalara sebebiyet verebileceği öngörülememiştir…"denilmektedir. Bu tespitler davalı tarafından yapılan belirleme ile uyumlu olup, davalılarca davacının iş yaptığı firmaya güvenlik uyarısında bulunulmasının onun emtiasını, iş mahsulünü, faaliyetini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz beyanlarla kötüleme olarak nitelendirilmesi söz konusu olamayacağı gibi mahkemenin kabulünün aksine davalı tarafça liman işletmesine yazılan yazının içeriği itibarıyla da davacı hakkında yanlış, yanıltıcı veya incitici bir beyana da rastlanmamakla davanın reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde yanlış değerlendirme ile davanın kabulüne karar verilmesi hatalı görülmekle davalılar vekilinin karar düzeltme isteminin kabulü ile Dairemizin 2012/17551 E,2014/7445 K sayılı onama kararının kaldırılarak yerel mahkeme kararının açıklanan nedenlerle bozulmasına karar vermek gerekmiştir…”gerekçesi ile karar bozulmuştur.
Direnme Kararı:
10. Mersin 1. Asliye Ticaret Mahkemesinin 05.05.2015 tarihli ve 2015/171 E., 2015/228 K. sayılı kararı ile; önceki gerekçelerle direnme kararı verilmiştir.
Direnme Kararının Temyizi:
11. Direnme kararı süresi içinde davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
II. UYUŞMAZLIK
12. Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davalı şirket tarafından davacının iş yaptığı Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye yazılan, vincin “boom silindir” kısmında bir çatlağın bulunabileceği yönündeki uyarı yazısının 6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nun (6762 sayılı TTK) 57/1-1 maddesi gereğince haksız rekabet teşkil edip etmediği noktasında toplanmaktadır.
III. GEREKÇE
13. Dava, haksız rekabetin tespiti, men’i ve ref’i istemlerine ilişkindir.
14. Serbest piyasa ekonomilerinin temel prensibi olan serbest ticaret hakkı ve rekabet özgürlüğü Anayasa’nın 48/1 maddesinde “Herkes, dilediği alanda çalışma ve sözleşme hürriyetine sahiptir. Özel teşebbüsler kurmak serbesttir.” denilmek suretiyle vurgulanmıştır. Ancak ticaret serbestisi ve rekabet özgürlüğü, sınırsız rekabet hakkının bulunduğu anlamına da gelmemektedir. Bu nedenle haksız rekabeti düzenleyen kuralların amacı ve içeriği de rekabet özgürlüğünün sınırlarını göstermek ve bu sınırların aşılması durumunda başvurulabilecek hukuki yolları tespit etmektir.
15. Haksız rekabet kuralları, rekabet hakkının dürüstlük kuralları çerçevesinde kullanılmasını sağlamak ve rekabet hakkının kötüye kullanılmasını engellemek amacı ile sevk edilmiştir. Bu kurallar genel nitelikli ve her alanda uygulanabilecek hükümler içermekle birlikte rekabet hakkının, Türk Medeni Kanunu’nun (TMK) 2. maddesi gereğince dürüstlük kurallarına uygun şekilde kullanılmasını sağlamaya çalışmaktadır (Arkan, Sabih: Ticari İşletme Hukuku, Ankara 2018, s. 350.).
16. Hem 6762 sayılı TTK’de hem de 6102 sayılı Türk Ticaret Kanunu’nda (6102 sayılı TTK) haksız rekabet kuralları, ticari nitelik taşısın taşımasın tüm haksız rekabet hâllerini kapsayacak şekilde ve son derece ayrıntılı olarak düzenlenmiştir. Olay ve dava tarihi itibariyle somut olaya uygulanması gereken 6762 sayılı TTK’nin 56. (6102 sayılı TTK’nin 54.) maddesinde haksız rekabete ilişkin amaç ve genel hükme yer verildikten sonra, aynı Kanun’un 57. (6102 sayılı TTK’nin 55.) maddesinde uygulamada sık karşılaşılan ve dürüstlük kurallarına aykırı olan bazı davranış ve fiil örnekleri sayılmıştır (Arkan, s. 350.).
17. Bu anlamda, uyuşmazlığın kapsamı itibariyle 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 maddesinin incelenmesinde yarar bulunmaktadır.
18. 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 (6102 sayılı TTK’nin 55/(1)-a) maddesi gereğince; “Başkalarını veya onların emtiasını, iş mahsullerini, faaliyetlerini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici beyanlarla kötülemek” haksız rekabettir. Buradaki “kötüleme” kavramı, genel bir ifade ile bir kişinin ticari hayatı hakkında olumsuz intiba yaratılmasını ifade etmektedir.
19. Görüldüğü üzere kötülemenin haksız rekabet olarak nitelendirilebilmesi için öncelikle bir beyanın (açıklamanın) olması; bu beyanın başkalarının şahsı, emtiası, iş mahsulleri, faaliyetleri yahut ticari işleri hakkında olması; nihayet bu beyanın yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz yere incitici olması gerekir.
20. Yanlış beyan, içeriği gerçekle bağdaşmayan, belirli bir vakıa veya olay ya da durum hakkında içeriği objektif olarak yanlış olan açıklamalardır. Yanıltıcı beyan, mahiyeti, tarzı ve içeriği birlikte değerlendirildiğinde açıklamanın muhatabının hataya düşmesine sebep olabilecek, yanlış izlenim bırakabilecek açıklamalardır. Lüzumsuz yere incitici beyan ise içeriği doğru olmakla birlikte ölçüsüz bir şekilde ve amacını aşarak kişi, faaliyetleri, iş ürünleri vb. hakkında olumsuz intiba yaratan açıklamalardır (Suluk, Cahit/Karasu, Rauf/Nal, Temel: Fikri Mülkiyet Hukuku, Ankara, 2017, s. 428.).
21. Açıklamanın “yanlış” olup olmadığını tespit bakımından yegâne ölçüt gerçekle bağdaşıp bağdaşmadığıdır. Açıklama gerçek ise bu durumda haksız rekabetten bahsedilemez. Buna karşılık açıklamanın “yanıltıcı” olup olmadığı veya “lüzumsuz yere incitici” olup olmadığı tespit edilirken kullanılacak ölçüt açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabıdır. Başka bir deyişle açıklama hangi kişi grubuna yapılıyor ise o kişi grubuna mensup orta yetenekteki bir kişinin açıklamayı anlama biçimi esas alınacaktır. Dolayısıyla bir açıklamanın belirli kişi veya kişiler tarafından ne şekilde algılandığı değil, açıklamanın orta yetenekteki olağan muhatabının algılama şekli önemlidir (Ülgen, Hüseyin/Helvacı, Mehmet/Kendigelen, Abuzer/Kaya, Aslan/Nomer Ertan, Füsun: Ticari İşletme Hukuku, İstanbul, 2015, s. 540.).
22. Yapılan açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davalı Liebherr Makine Ticaret Servis Ltd. Şti. yetkilisi tarafından 15.12.2009 tarihinde davacıya gönderilen güvenlik uyarısı başlıklı yazıda; dava konusu vincin boom silindirlerinin ultrason kontrolünün gerçekleştirildiği ve silindir milinde olası çatlaklarla ilgili bulgu elde edildiği, boom silindirin güvenlik nedeniyle derhal değiştirilmesinin gerektiği bildirilmiş ve bu hususla ilgili fiyat teklifi sunulmuştur. Bunun üzerine davacı tarafından dava dışı İmkosan Metal İmalat ve Röntgen Kontrol Sanayi ve Tic. A.Ş. aracılığıyla dava konusu vincin boom silindiri üzerinde inceleme yaptırılmış ve anılan şirket tarafından bir bulguya rastlanılmadığı yönünde 09.01.2010 tarihli rapor düzenlenmiştir. Bu raporun davalı şirketlere bildirilmesi üzerine davalı Liebherr Makine Ticaret Servis Ltd. Şti. yetkilisi tarafından 23.01.2010 tarihinde davacıya gönderilen e-mailde; dava konusu vincin boom silindiri üzerindeki incelemenin kendileri tarafından kullanılan MPI teknolojisi ile yapılması gerektiği, silindir milinde çatlama riskinin bulunduğu, vincin üreticisi olarak piyasadaki yüksek imajlarını korumak için bu bildirimlerin yapıldığı, gerekli önlemler alınmazsa durumun vincin bulunduğu liman işletmesine de bildirileceği belirtilmiştir.
23. Davalı şirketler yetkilisi tarafından dava konusu vinci kullanan Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye gönderilen ve haksız rekabete konu edilen 11.02.2010 tarihli önemli güvenlik bildirimi başlıklı yazıda; vincin boom silindirlerinin ultrason kontrolünün gerçekleştirildiği ve silindir milinde olası çatlaklarla ilgili bulgu elde edildiği, boom silindirin güvenlik nedeniyle derhal değiştirilmesinin gerektiği, durumun davacı şirkete bildirildiği, ancak davacı şirketin başka bir şirkete kontrol yaptırdığı, oysa kontrolün MPI teknolojisi ile yapılması gerektiği, gerekli kontrollerin kendileri tarafından yapılması için davacı şirketin haberdar edilmesi gerektiği bildirilmiştir.
24. Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş. tarafından davacıya gönderilen 15.04.2010 tarihli ihtarname sonrasında davacı tarafından dava dışı İnspecco Belgelendirme ve Gözetim Hizmetleri Ltd. Şti. aracılığıyla dava konusu vincin boom silindiri üzerinde inceleme yaptırılmış ve anılan şirket tarafından sakınca yaratacak bir durumun olmadığı yönünde 04.05.2010 tarihli rapor düzenlenmiştir.
25. Hemen belirtilmesi gerekir ki, dosya kapsamından taraflar arasında dava konusu vincin satışına ilişkin 23.02.2004 tarihli satış sözleşmesi imzalandığı, satış sözleşmesinde bedelin üç ayda bir olmak üzere yirmi taksit hâlinde ödenmesinin kararlaştırıldığı ve bedelin tamamen ödenmesine kadar vincin mülkiyetinin satıcıda olacağının belirtildiği, yine taraflar arasında dava konusu vinç için 23.07.2004 tarihli ticari işletme rehin sözleşmesi yapıldığı anlaşılmaktadır. Taraflar arasında 27.11.2006 tarihinde önceki satış sözleşmesinde belirlenen ödeme planına ilişkin değişiklik yapılarak yeniden düzenleme yapılmış ve son taksit vadesi 25.12.2011 tarihi olarak belirlenmiştir. Bununla birlikte dava konusu olay tarihi itibariyle satışa konu vincin taksitlerinin hâla ödenmeye devam ettiği ve davalıların vinç üzerinde rehin haklarının bulunduğu tarafların kabulündedir.
26. Davacı tarafından dava konusu vincin boom silindiri üzerinde iki ayrı şirkete yaptırılan inceleme neticesinde çatlak tespit edilememiş ise de mahkemece yargılama safhasında alınan bilirkişi raporunda iki ayrı ultrason cihazıyla yapılan ölçümler sonucunda; hidrolik silindirin dava konusu olan piston rodunun bulunduğu yerde bir çatlaklık veya kırılma olduğu, sinyal ölçülerine bakıldığında en az 10 mm üzerinde bir çatlaklık bulunduğu, mevcut verilerle çatlağın derinlik ve genişliği net olarak ölçümü yapılamadığı için vincin liman işletmeleri içerisinde çalıştırılmasında güvenlik açısından bir sorun teşkil edip etmeyeceği, hangi sürede vincin çalışmasında arızalara sebebiyet verebileceği öngörülemediği tespit edilmiştir. Bu hâliyle bilirkişi raporundaki tespitler ile davalı şirket tarafından yapılan ve haksız rekabete konu yazıda yer alan tespitler uyumlu olup, 6762 sayılı TTK’nin 57/1-1 maddesinde belirtilen haksız rekabet fiili gerçekleşmemiştir. Başka bir deyişle bilirkişilerce dava konusu vincin boom silindiri üzerinde çatlak olduğunun tespit edilmesi karşısında davalılar tarafından davacının iş yaptığı Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye güvenlik uyarısında bulunulmasının davacının kişiliğini, emtiasını, iş mahsulünü, faaliyetini yahut ticari işlerini yanlış, yanıltıcı veya lüzumsuz beyanlarla kötüleme olarak nitelendirilmesi mümkün değildir.
27. Bu itibarla davalıların beyanının yanlış olmadığı tespit edilmekle birlikte bu beyanın yanıltıcı veya lüzumsuz olmadığı da anlaşılmaktadır. Zira davalıların üretici ve servis hizmeti veren konumları, davacının merhunun değerinin muhafazası için gerekli ihtimamı göstermekle yükümlü olması, davalıların da bu muhafaza ve uygun çalıştırma yükümlülüğüne uyulmasını temin için liman güvenliğini tehdit eder durum belirlediklerinde, ileride doğabilecek sorumluluklarını da nazara alarak, durumu önceden Mersin Uluslararası Liman İşletmeciliği A.Ş.’ye bildirme, uyarma ve dava konusu vincin ticari itibarını da koruma durumunda oldukları hususları da gözetildiğinde davaya konu yazının haksız rekabet oluşturmadığı kabul edilmelidir.
28. O hâlde davalıların eyleminin haksız rekabet teşkil etmeyeceği gözetilerek davanın reddine karar verilmelidir.
29. Hâl böyle olunca Hukuk Genel Kurulunca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uymak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.
IV. SONUÇ:
Açıklanan nedenlerle;
Davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’nun geçici 3. maddesi atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429. maddesi gereğince BOZULMASINA,
İstek hâlinde temyiz peşin harcının yatıranlara geri verilmesine,
Aynı Kanun’un 440. maddesi gereğince kararın tebliğinden itibaren on beş gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.06.2020 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Bu alandan sadece bu kararla ilintili POST üretebilirsiniz. Bu karardan bağımsız tamamen kendinize özel POST üretmek için TIKLAYINIZ
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.