8. Hukuk Dairesi 2013/11488 E. , 2014/7831 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İzmir 11. Aile Mahkemesi
TARİHİ : 04/03/2013
NUMARASI : 2011/174-2013/169
T.. Y.. ile E.. H.. aralarındaki katkı payı alacağı davasının reddine dair İzmir 11. Aile Mahkemesi"nden verilen 04.03.2013 gün ve 174/169 sayılı hükmün Yargıtay"ca incelenmesi davacı vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı T.. vekili, evlilik içinde 1991 yılında kredi çekilerek alınan dava konusu evin kredi ödemelerinin 2001 yılına kadar devam ettiğini ve ödemelerin müşterek yapıldığını açıklayarak fazlaya ilişkin hakları saklı tutularak 50.000 TL katkı payı alacağının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı E.., boşanma sırasında bu taşınmazın satılıp çocuk için harcanağı düşüncesi ile davacının bir talebi olmadığını, davacının kredi çekilirken kefil olmasına rağmen ödemelere katkıda bulunmadığını, davalının evlenme öncesi öğretmen olarak birikim yaptığını, takılarını da satarak tasarruflarını biriktirerek dava konusu evi aldığını, peşinat ve kredi ödemelerinin tamamının davalı tarafından yapıldığını, davacının katkısını ispat etmesi gerektiğini, TKM’nin 152. maddesinin dikkate alınmasını, taşınmazın çocuğun kolejde okuma masrafları karşılanabilmesi için boşanmadan kısa süre sonra 15.05.2001"de satıldığını, para ile çocuğun okutulduğunu, davacının kötü niyetle 9-10 yıl sonra bu davayı açtığını açıklayarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, dava konusu taşınmazın boşanma sonrası satıldığı gibi satıştan itibaren 10 yıllık sürenin de geçtiği, davacının taşınmaza ne oranda katkı yaptığını ispat edemediği, bu hususun bilirkişi raporunda da belirtildiği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmesi üzerine hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar 02.12.1990 tarihinde evlenmiş, 11.04.2001 tarihinde açılan boşanma davasının kabulüne ilişkin hükmün 19.04.2001 tarihinde kesinleşmesiyle, mal rejimi sona ermiştir. 4721 sayılı TMK"nun 179. maddesine göre mal rejiminin tasfiyesinde eşlerin bağlı olduğu rejime ilişkin hükümler uygulanacaktır. Taraflar arasında başka bir mal rejiminin seçildiği ileri sürülmediğine göre evlenme tarihinden eşler arasında mal rejiminin sona erdiği 11.04.2001 tarihine kadar mal ayrılığı (TKM"nin 170.m.) rejimi geçerlidir. Dava konusu 1578 ada parselde 20 numaralı mesken 05.11.1992 tarihinde T. E.. Bankası A.Ş. lehine ipotekli olarak E.. Y.. adına satın alınmış, evlilik içinde ipoteğe konu kredi ödemelerin 116/120 oranlık bölümü tamamlanmış ve 15.05.2001 tarihinde dava dışı A.. D..’e satılmıştır. Dava konusu mesken 743 sayılı TKM"nin 170. maddesine göre eşler arasında mal ayrılığı rejiminin geçerli olduğu dönemde 05.11.1992 tarihinde edinildiğine göre; uyuşmazlığın Borçlar Kanunu"nun genel hükümlerine göre çözüme kavuşturulması gerekmektedir. Davacının talebi katkı payı alacağına ilişkindir.
Toplanan deliller ve dosya kapsamına göre her iki tarafın da evlilik içinde öğretmen olarak çalıştıkları ve gelir elde ettikleri anlaşıldığına göre davacının dava konusu meskenin alımında geliri ile katkıda bulunduğunun kabulü gerekir. Katkının ispatında maddi ve somut katkının ortaya konması ve yaklaşık ispat gerekli olup davanın niteliği itibarıyla tam olarak ispat bu davalarda mümkün olmamaktadır. Daire içtihatları bu yöndedir. Bu bakımdan mal rejiminin sona erdiği tarihte dava konusu taşınmaz davalı adına kayıtlı ve mevcut bulunduğuna, boşanma kararının kesinleştiği 19.04.2001 tarihi ile eldeki davanın 22.02.2011 dava tarihi arasında 10 yıllık zamanaşımı süresi de geçmediğine göre Mahkeme gerekçesi yerinde değildir. Mahkemece, davacının alımda katkısı olduğu anlaşıldığına göre her iki tarafın kredi ödemelerinin sona erdiği tarihe kadar toplam gelirleri ile ilgili belgeleri dosyaya getirtilmeli, tanık beyanları ve toplanan deliller karşısında dava konusu taşınmazın % 20’si olarak ödenen peşinatın davalının altınlarının bozdurularak karşılandığı, bu kısmın davalı kadının kişisel malı olduğu, kalan % 80’e isabet eden kredi ödemelerinin 116/120’lik bölümünün ise taraf gelirleri ile ödendiği, bu kısım bakımından davacının katkı payı oranı ve alacağının hesaplanması gerektiği dikkate alınmalıdır. Bu hesaplama yapılırken her iki tarafın dosyaya yansıyan çalışma durumları ve gelirleri belirlendikten sonra eşlerin sosyal statüleri ve mesleki kariyerleri göz önünde bulundurularak herbirinin ayrı ayrı kişisel harcamalarının hesaplanması, 743 sayılı TKM"nin 152. maddesi uyarınca, davacı kocanın evi geçindirme yükümlülüğü gözetilerek normal koşullarda yapılabilecek evi geçindirmeye ilişkin harcamalarının, bunun yanında davacının ayrı gidere sebep olacak alkol ve şans oyunları bağımlılığının da ayrı ayrı hesaplanarak kişisel giderlerine eklenmesi, eşlerin herbirinin ayrı ayrı kişisel gelirlerinin toplam gelirlerden indirilerek her eşin yapabileceği tasarruf miktarlarının ayrı ayrı saptanması, toplam tasarruf miktarı karşısında davacının katkı payı oranının bulunması, dava konusu evin mal rejiminin sona erdiği 11.04.2001 tarihindeki durumu itibarıyla (aradan geçen zaman ve yıpranma dikkate alınarak 11.04.2001 tarihi sonrası yapılan iyileştirmeler de düşülerek) eldeki dava tarihindeki piyasa sürüm değerinden % 80’lik kısmının 116/120’lik bölümüne isabet edecek değerinin bulunan bu katkı payı oranı ile çarpılarak davacının katkı payı alacağının hesaplanması, bu hesaplamada konunun uzmanı bilirkişilerden gerek değer gerek katkı oranı ve alacağı ile ilgili gerekçeli ve Yargıtay denetimine açık rapor alınması, katkı payı alacağının tayininde hakkaniyet ve fedakarlığın denkleştirilmesi ilkeleri ile 6098 sayılı TBK’nun 50 ve 51. maddelerinin de gözönünde bulundurulması gerekir. Mahkemece bu hususlar gözden kaçırılarak hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde davacı aleyhine hüküm kurulmuş olması doğru olmamıştır.
Davacı vekilinin temyiz itirazları açıklanan nedenlerle yerinde görüldüğünden kabulü ile usul ve yasaya aykırı görülen hükmün 6100 sayılı HMK"nun Geçici 3. maddesi yollaması ile HUMK’nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA, bozma sebebine göre davacı vekilinin vekalet ücretine yönelik temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve HUMK"nun 440/I maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacıya iadesine, 15.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.