17. Hukuk Dairesi 2015/533 E. , 2017/6689 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki, ölümlü trafik kazası nedeniyle manevi tazminat davası üzerine yapılan yargılama sonunda, kararda yazılı nedenlerle, davanın kısmen kabulüne ilişkin verilen hüküm, davacılar vekili tarafından süresi içinde temyiz edilmekle, dosya incelendi, gereği düşünüldü:
-K A R A R-
Davacılar vekili, davalının işleten/sürücüsü olduğu aracın, davacılar murisinin idaresindeki araca asli kusurlu olarak çarpmasıyla ölümlü kaza meydana geldiğini, davacıların ölüm olayı nedeniyle manevi zarara uğradıklarını belirterek, 155.000,00 TL. manevi tazminatın kaza tarihinden işleyecek avans faiziyle birlikte davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili, davalıya atfedilen asli kusuru kabul etmediklerini, istenen tazminatların fahiş olduğunu, aracın sigortacısı tarafından yapılan ödemelerin tazminatın takdirinde dikkate alınması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, iddia, savunma, yapılan yargılama ve toplanan delillere göre; davanın kısmen kabulü ile davacı ... için 10.000,00 TL. ve diğer davacılar için 7.500,00"er TL. manevi tazminatın, kaza tarihinden işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacılar vekili, dava konusu kaza sonucu davacılar murisinin ölümünden duyulan üzüntü nedeniyle, murisin çocuğu/eşi olan davacılar için manevi tazminat isteminde bulunmuş; mahkemece talebin kısmen kabulüne karar verilerek hükümde belirtilen miktarlarda manevi tazminata karar verilmiştir.
6098 sayılı TBK"nun 56. maddesi (818 sayılı BK"nun 47. md.) hükmüne göre, hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Manevi tazminat, zarara uğrayanda, manevi huzuru gerçekleştirecek ve tazminata benzer bir fonksiyonu da olan özgün bir nitelik taşır. Manevi tazminat bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. Zarar görenin zenginleşmemesi, zarar sorumlusunun da fakirleşmemesi gerekmektedir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 22.6.1976 günlü ve 7/7 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir edilecek manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden, hakim bu konuda takdir hakkını kullanır iken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.
O halde mahkemece, meydana gelen trafik kazası sonucu davacıların eşi/babası olan murislerinin ölümü nedeniyle duyulan acı ve elemin kısmen de olsa giderilmesi amacıyla; tarafların sosyal ve ekonomik durumları, özellikle davacılar murisinin kazada hiçbir kusurunun bulunmayışı, davacıların ölene yakınlıkları nedeniyle duyacağı elemin derinliği hususları gözönünde tutularak, olay tarihindeki paranın alım gücüne uygun düşen, manevi tazminat isteminde bulunan davacılar için hak ve nesafet kuralları çerçevesinde daha yüksek manevi tazminata hükmedilmesi gerekirken, somut olay ile bağdaşmayan, düşük miktarda manevi tazminata hükmedilmesi uygun görülmemiş ve kararın bozulması gerekmiştir.
2-Davalının işleteni/sürücüsü olduğu araç, kullanım amacı yük nakli olan ticari araç olup, davalının ticari faaliyetinin icrası sırasında kaza yaptığı da dosya kapsamıyla sabittir. Olay tarihi itibariyle yürürlükte bulunan TTK"nun 3. maddesi uyarınca, bir müesseseyi ilgilendiren fiil ve işlerin ticari iş sayılması ve ayrıca 3095 sayılı Yasa’nın 2. maddesinin 2. fıkrasında; ”arada sözleşme olmasa bile, ticari işlerde temerrüt faizi, ... Bankası’nın kısa vadeli avanslar için öngördüğü faiz oranına göre istenebileceği” belirtilmiş olmasına göre; temerrüt faizi olarak, istem gibi avans faizine hükmedilmesi gerekirken, yasal faize hükmedilmesi doğru görülmemiştir.
3-İhtiyari dava arkadaşı olan davacıların, usul ekonomisi ilkesi dikkate alınarak birlikte dava açtıkları durumda da esasen birden fazla dava olduğu dikkate alınarak, her bir davacı yönünden lehine hükmedilen tazminat miktarına göre vekalet ücreti takdir edilmesi gerekmektedir. Somut olayda, her bir davacı lehine hükmedilen manevi tazminat için, kendisini vekille temsil ettiren lehine vekalet ücreti takdiri gerekirken, toplam manevi tazminat miktarı üzerinden vekalet ücreti takdir edilmesi de doğru değildir.
SONUÇ : Yukarıda (1), (2) ve (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davacılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA; peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davacılara geri verilmesine 12/06/2017 gününde oybirliğiyle karar verildi.