3. Hukuk Dairesi 2014/8523 E. , 2014/17176 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : SALİHLİ 2. ASLİYE HUKUK(TÜKETİCİ) MAHKEMESİ
TARİHİ : 30/01/2014
NUMARASI : 2013/85-2014/36
Taraflar arasında görülen menfi tespit davasının yapılan muhakemesi sonunda mahalli mahkemece verilen hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Y A R G I T A Y K A R A R I
Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:
Davacı vekili dilekçesinde; müvekkilinin, davalı kurumun tarımsal abonesi olduğunu; tarımsal sulamadan kaynaklanan kullanım bedellerini, 28.11.2008 tarihinde, 5.757,27 TL olarak kuruma ödediğini; ancak, bir süre sonra ödemenin kurum kayıtlarına işlenmediği ve verilen tahsilat makbuzlarının sahte olduğunun kurum tarafından müvekkiline şifaen bildirildiğini, bu duruma itiraz ederek kurum kayıtlarının düzeltilmesini talep ettiklerini; davalı tarafından kendilerine, itirazın kayda alındığının, haklı olduklarının, kurum çalışanı M.. C.. tarafından zimmete para geçirildiği, müfettiş incelemesi sonucu gereğinin yapılacağının şifaen bildirildiğini, kurum çalışanının eylemi nedeniyle ceza mahkemesinde mahkumiyetine karar verildiğini; bütün bu aşamalardan sonra dahi sözkonusu dönemle ilgili borcun halen müvekkili adına gözüktüğünü; müvekkilinin; davalıya kullanım bedelini ödemesine rağmen, davalı kurum çalışanı tarafından ödemenin zimmete geçirilerek kurum kayıtlarına yansıtılmadığını ileri sürerek; kurum kayıtlarında 05.02.2013 tarihi itibariyle gözüken toplam 8.797,26 TL borçtan sorumlu olmadıklarının tespitine ve davalının kötüniyet tazminatına mahkumiyetine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı vekili dilekçesinde; davanın reddini talep etmiştir.
Mahkemece; davanın kısmen kabulü ile; davacının 4.683,90 TL asıl alacak, 4.113,36 TL gecikme faizi olmak üzere toplam 8.797,26 TL yönünden davalı şirkete borçlu olmadığının tespitine, kötüniyet tazminatının reddine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.
4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun Amaç başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra kapsam başlıklı 2. maddesinde "Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar." hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise; bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek yada tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır.
Bir hukuki işlemin, 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için, yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gerekir.
Somut olayda; 10007404390 nolu tarımsal sulama abonesi olan davacının, 4077 sayılı yasa kapsamında tüketici olmadığı anlaşılmaktadır. Bu duruma göre, uyuşmazlığın çözümü Tüketici Mahkemelerinin görevi içerisinde değildir.
Mahkemece; 22.10.2013 tarihli karar ile davalı vekilinin görev itirazının kabülü ile davaya Ticaret Mahkemesi sıfatıyla bakılmasına dosya üzerinden yapılan inceleme ile karar verilmiş, 12.06.2013 tarihli birinci duruşma Ticaret Mahkemesi sıfatıyla görülmüş, 09.07.2013 tarihli ikinci duruşmada davalı vekilinin görev itirazının reddine karar verilmiş, üçüncü ve dördüncü duruşmalar yine Ticaret Mahkemesi sıfatı ile görülmüş, sonraki beşinci, altıncı yedinci ve sekizinci duruşmalar Tüketici Mahkemesi sıfatıyla görülmüş ve gerekçeli kararın da Tüketici Mahkemesi sıfatıyla verilmiş olduğu görülmüştür.
Görevle ilgili düzenlemeler, kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında re"sen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da sözkonusu olmaz. Bu durumda, davaya bakmaya Genel Mahkemeler görevlidir.
Hal böyle olunca, mahkemece; davaya, Tüketici Mahkemesi sıfatıyla bakılarak hüküm tesis edilmesi, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
Bozma nedenine göre, davalı vekilinin sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 24.12.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.