Esas No: 2021/14503
Karar No: 2022/337
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/14503 Esas 2022/337 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2021/14503 E. , 2022/337 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 09/06/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-)Konuyla İlgili Bilgiler:
1-Şüpheli ... hakkında, 08/09/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonucunda, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 06/11/2014 tarihli ve 2014/87646 soruşturma, 2014/2171 sayılı kararı ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davasının açılmasının ertelenmesine,aynı Kanun’un 191/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun'un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda hakkında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, kararın 07/04/2015 tarihinde şüpheliye tebliğ edilerek tedbirin infazı için 16/04/2015 tarihinde Nazilli Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2-Nazilli Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 16/04/2015 tarihli ve 2015/389 DS sayılı çağrı yazısının doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 04/05/2015 tarihinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. maddesine göre tebliğ edildiği, müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosyanın kapatılmasına karar verilerek 18/05/2015 tarihinde İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3-Erteleme kararı kaldırılarak, İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 21/12/2015 tarihli, 2015/112563 soruşturma, 2015/41375 esas ve 2015/34711 sayılı iddianamesi ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4-İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 24/03/2016 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı kararı ile, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62.maddeleri uyarınca 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, cezanın TCK’nın 51. maddesi gereğince ertelenmesine, 1 yıl 8 ay denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği, kararın 01/04/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
5- Sanığın denetim süresi içerisinde 18/11/2017 tarihinde işlediği basit yaralama suçundan Turgutlu 4. Asliye Ceza Mahkemesinin 12/04/2019 tarihli ve 2018/481 esas, 2019/580 sayılı kararı ile cezalandırıldığının İhbar edilmesi üzerine, İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 28/08/2019 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı ek kararı ile, erteli hapis cezasının aynen infazına karar verildiği, ek kararın 02/10/2019 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-)Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Uyuşturucu madde kullanmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının 5 yıl süreyle ertelenmesine, erteleme süresi içinde 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/11/2014 tarihli ve 2014/87646 soruşturma, 2014/2171 sayılı kararı müteakip, denetimli serbestlik müdürlüğünce ihtara rağmen yükümlülük ihlalinde ısrar edildiğinden bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, sanık hakkında açılan kamu davasında yapılan yargılama sonucunda, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine ve 1 yıl 8 ay denetim süresine tabi tutulmasına ilişkin İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli kararının kanun yararına bozma yoluyla bozulması halinde aynı Mahkemenin 28/08/2019 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı aynen infaza ilişkin ek kararının hukuken yok hükmünde olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında "...somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun gösterilmediği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ancak bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun hatırlatılmadığı ve TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmışsa da, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz mercii ve süresiyle birlikte itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz hakkı belirtilmediği gibi ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada itiraz hakkı bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğundan, bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir." şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda kararda itiraz hakkının bulunduğunun açıkça belirtilmediği, ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde, ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada sanığa bu hakkının bildirilmediği, bu hâliyle kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kesinleşmediği cihetle, mahkemesince, açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden durma kararı verilerek, sanık hakkında geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde karar verilmesinde, isabet görülmemiştir.” denilerek İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı kararının 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli ... hakkında, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/11/2014 tarihli ve 2014/87646 soruşturma, 2014/2171 sayılı 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 6545 sayılı Kanun ile değişik 191/2. maddesi uyarınca kamu davasının açılmasının 5 yıl süre ile ertelenmesine, 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı takiben, denetimli serbestlik müdürlüğünce yükümlülük ihlalinde bulunduğundan bahisle infaz kayıtlarının kapatılarak bildirimde bulunulması üzerine, İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı kararı ile sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/1 ve 62. maddeleri gereğince 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 51. maddesi gereğince cezasının ertelenmesine ve 1 yıl 8 ay denetim süresine tabi tutulmasına karar verildiği anlaşılmıştır.
İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli kararının kanun yararına bozulması halinde aynı Mahkemenin 28/08/2019 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı aynen infaza ilişkin ek kararının hukuki değerden yoksun olacağı değerlendirilerek yapılan incelemede;
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı gibi beş yıllık erteleme süresinin de işlemeye başlamayacağı, somut olayda; şüpheli hakkında İzmir Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen 06/11/2014 tarihli kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin karar her ne kadar şüpheliye tebliğ edilmiş ise de; kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği,şüpheliye itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle kararın kesinleşmediği,
Yine Nazilli Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce şüphelinin doğrudan MERNİS adresine yapılan tebligatın 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre usulsüz olduğu, ilk çağrıya uymayan şüpheli hakkında sonuçları da şerh edilmek sureti ile ikinci kez çağrı kağıdı çıkartılması, bu çağrıya da uymaması halinde ısrar şartının gerçekleşeceği ve kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının kaldırılarak hakkında iddianame düzenlenmesi gerektiği, sonuç olarak şüpheli hakkında ısrar şartının da gerçekleşmediği anlaşıldığından; mahkemece “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, yazılı şekilde mahkumiyet kararı verilmesi kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlerle; kovuşturma şartının gerçekleşmesini beklemek üzere 5271 sayılı CMK’nın 223/8-2. cümlesi uyarınca “kamu davasının durmasına” ve “şüpheliye kamu davasının açılmasının ertelenmesi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte yeniden usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesi ve infazının sonucunun beklenilmesi için İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine” karar verilmesi gerektiği gözetilmeden, sanığın cezalandırılmasına karar verilmesi kanuna aykırı olduğundan İzmir 43. Asliye Ceza Mahkemesinin 24/03/2016 tarihli ve 2015/997 esas, 2016/220 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun'un 309. maddesinin 4. fıkrasının ( a ) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
13/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.