Esas No: 2021/14506
Karar No: 2022/338
Karar Tarihi: 13.01.2022
Yargıtay 10. Ceza Dairesi 2021/14506 Esas 2022/338 Karar Sayılı İlamı
10. Ceza Dairesi 2021/14506 E. , 2022/338 K."İçtihat Metni"
Adalet Bakanlığı'nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2015/533 esas, 2016/572 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 17/06/2021 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A-) Konuyla İlgili Bilgiler:
1- Şüpheli ... hakkında, 01/11/2014 tarihinde işlediği iddia olunan kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, tarihsiz ve 2014/162150 soruşturma, 2014/1489 sayılı karar ile; 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/2. maddesi uyarınca beş yıl süre ile kamu davası açılmasının ertelenmesine, 191/3. maddesi uyarınca bir yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına, aynı Kanun'un 191/4. maddesi gereğince erteleme süresi içerisinde kendisine yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etmesi ya da tekrar kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alması, kabul etmesi veya bulundurması ya da uyuşturucu veya uyarıcı madde kullanması durumunda haklarında kamu davası açılacağının ihtarına karar verildiği, kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, kararın doğrudan şüphelinin MERNİS adresine tebliğe çıkarıldığı, 03/12/2014 tarihinde MERNİS adresinde 7201 sayılı Tebligat Kanunu’nun 21/2. uyarınca tebliğ edildiği, tedbirin infazı için 24/11/2014 tarihinde İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
2- İstanbul Anadolu Denetimli Serbestlik Müdürlüğünün 28/11/2014 tarihli ve 2014/17657 DS sayılı çağrı yazısının 23/01/2015 tarihinde tebliğ edildiği, şüphelinin müdürlüğe başvurmaması nedeniyle dosya kapatılarak 16/02/2015 tarihinde İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
3- Erteleme kararı kaldırılarak İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığının 01/04/2015 tarihli ve 2014/162150 soruşturma, 2015/16357 esas, 2015/13986 sayılı iddianamesi ile, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 191/4-a maddesi yollamasıyla aynı Kanun’un 191/1 ve 53. maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesine kamu davası açıldığı,
4- İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin kanun yararına bozma istemine konu 10/05/2016 tarihli ve 2015/533 esas, 2016/572 sayılı kararı ile ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın düşmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına kaldığı yerden devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulmasına karar verildiği, kararın 30/05/2016 tarihinde temyiz edilmeden kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B-) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında;
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan şüpheli ... hakkında yapılan soruşturma evresi sonunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen tarihsiz ve 2014/162150 soruşturma, 2014/1489 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı müteakip, şüpheli hakkında denetimli serbestlik kararının kaldırılması nedeniyle kamu davası açılması üzerine yapılan yargılama sonucunda, denetimli serbestlik yükümlülüklerini ihlal etmede ısrar şartının gerçekleşmemiş olması nedeni ile kamu davasının düşmesine ilişkin İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2015/533 esas, 2016/572 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
Benzer bir konuya ilişkin olarak Yargıtay 10. Ceza Dairesinin 23/12/2019 tarihli ve 2019/5427 esas, 2019/8638 karar sayılı ilâmında "...somut olayda kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararının tebliğ edildiği, ancak erteleme kararında ve tebliğ evrakında erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun gösterilmediği, Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce uyarılı ilk başvuru davetiyesi tebliğ edildiği ancak bu aşamada da şüpheliye erteleme kararına itiraz hakkı bulunduğunun hatırlatılmadığı ve TCK’nın 191/4. maddesi uyarınca kamu davası açılma koşulları oluştuğu gerekçesiyle dava açılarak yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verildiği anlaşılmışsa da, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan dolayı başlatılan soruşturmada TCK'nın 191. maddesinin 2. fıkrası uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz mercii ve süresiyle birlikte itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise kararda itiraz hakkı belirtilmediği gibi ne soruşturma ve denetimli serbestlik sürecinde ne de kovuşturma sırasında hiçbir aşamada itiraz hakkı bildirilmeden yargılamanın sonuçlandırıldığı anlaşılmış olup, karar içeriğindeki yasa yolu bildirimi de usulsüz olduğundan, bu kararın şüpheli tarafından öğrenilmiş olmasına rağmen, kesinleştiğinden söz edilemez. Bu durumda usulüne uygun bir tedavi ve denetimli serbestlik infaz süreci de bulunmadığından, TCK’nın 191. maddesinin 4. fıkrası uyarınca kamu davası açılma koşulunun gerçekleşmediğinin kabulü gerekir." şeklinde belirtildiği üzere, 5237 sayılı Kanun'un 191/2. maddesi uyarınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararına şüphelinin itiraz hakkının bulunduğu, bu nedenle erteleme kararında itiraz hakkının gösterilmesi gerektiği, somut olayda ise şüpheli hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen tarihsiz ve 2014/162150 soruşturma, 2014/1489 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 1 yıl süre ile tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararın itiraz yoluna tabi olduğunun kararda gösterilmediği, şüpheliye anılan karara karşı itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı gibi erteleme kararının şüphelinin 02/11/2014 tarihindeki ifadesinde belirttiği son adresi olan ... adresine tebliğ edilmeden doğrudan mernis adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine uyarınca, ilgili Mahalle Muhtarına teslim edilmek suretiyle 03/12/2014 tarihinde tebliğ edildiği nazara alındığında, yapılan tebligatın da geçerli olmadığı cihetle, kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden kamu davasının durmasına karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde düşme kararı verilmesinde isabet görülmemiştir.” denilerek İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2015/533 esas, 2016/572 sayılı kararının 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca bozulması istenilmiştir.
C-) Konunun Değerlendirilmesi:
Şüpheli Berker ... hakkında, 01/11/2014 tarihli kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan yapılan soruşturma sonunda, İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen tarihsiz ve 2014/162150 soruşturma, 2014/1489 sayılı kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 191/3. maddesi uyarınca şüpheli hakkında 1 yıl süre ile denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair kararı takiben, şüphelinin yükümlülüklerine uygun davranmadığı gerekçesiyle hakkındaki erteleme kararının kaldırılarak kamu davası açıldığı, yapılan yargılama sonucunda, İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2015/533 esas, 2016/572 sayılı kararı ile; denetimli serbestlik yükümlülüklerini ihlal etmede ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile kamu davasının düşmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına kaldığı yerden devam edilmesi için Cumhuriyet Başsavcılığına bildirimde bulunulmasına karar verildiği, anlaşılmıştır.
28/06/2014 tarihinde yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun ile değişik TCK’nın 191. maddesinde, kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ve bu kararla birlikte verilebilecek olan tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik herhangi bir kanun yolu öngörülmemiş ise de; kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı ile bu karara bağlı olarak verilen tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararlara yönelik TCK'nın 191/2. maddesinin 2. cümlesinde yer alan "Cumhuriyet savcısı, bu durumda şüpheliyi, erteleme süresi zarfında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmadığı veya yasakları ihlal ettiği takdirde kendisi bakımından ortaya çıkabilecek sonuçlar konusunda uyarır." şeklindeki düzenleme gereği, "Kamu davasının açılmasının ertelenmesi" kararı ve bu karar ile birlikte verilen “tedavi ve/veya denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına” ilişkin kararların itiraz yolu açık olmak üzere verilmesi ve şüpheliye tebliğ edilmesi gerektiği, şüpheliye, hakkında verilen karara karşı itiraz hakkı tanınmadan ve kendisine tebliğ edilmeden tedavi ve denetimli serbestlik tedbirinin infazına başlanamayacağı, şüpheli hakkında İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığınca verilen kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararda itiraz kanun yolunun gösterilmediği, şüpheliye itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı, bu nedenle kararın kesinleşmediği, kararın kesinleşmeden denetimli serbestlik müdürlüğünce infaza başlanamayacağı, şüpheliye itiraz kanun yoluna başvuru hakkı tanınmadığı gibi erteleme kararının şüphelinin bilinen son adresine tebliğ edilmeden doğrudan MERNİS adresine 7201 sayılı Tebligat Kanunu'nun 21/2. maddesine uyarınca tebliğ edildiği dikkate alındığında, yapılan tebligatın da geçerli olmadığı,
5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 223/1. maddesinde yer alan, “Duruşmanın sona erdiği açıklandıktan sonra hüküm verilir. Beraat, ceza verilmesine yer olmadığı, mahkûmiyet, güvenlik tedbirine hükmedilmesi, davanın reddi ve düşmesi kararı, hükümdür.” ve aynı maddenin 8. fıkrasında yer alan, "Türk Ceza Kanununda öngörülen düşme sebeplerinin varlığı ya da soruşturma veya kovuşturma şartının gerçekleşmeyeceğinin anlaşılması hallerinde, davanın düşmesine karar verilir. Ancak, soruşturmanın veya kovuşturmanın yapılması şarta bağlı tutulmuş olup da şartın henüz gerçekleşmediği anlaşılırsa; gerçekleşmesini beklemek üzere, durma kararı verilir. Bu karara itiraz edilebilir." şeklinde hüküm çeşitlerinin sayıldığı, somut olayda mahkemesince açılan kamu davası hakkında, ısrar şartının gerçekleşmediği gerekçesi ile düşme kararı verilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmesini beklemek üzere durma kararı verilmesi gerektiği,
Kabule göre de; çağrı yazısı tebliğine rağmen sanığın başvuruda bulunmadığı anlaşılmakla, sanığa bu kez yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için sanığa "önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması gerektiği, bu nedenle ısrar şartının da gerçekleşmediği, ancak hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesi kararı verilmiş olan sanık hakkında kendisine yüklenen yükümlülüklere uygun davranmamakta ısrar ettiğine ilişkin şekil şartı yerine getirilmediği gerekçesiyle düşme kararı verilemeyeceği, aksi halde aynı suçtan tekrar kovuşturma yapılmasının mümkün olmayacağı, bu halde kamu davasının açılması bir şarta (yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar etme şartına) bağlanmış olduğundan, mahkemece ısrar şartının gerçekleşmediği kanaatine varılması durumunda, 5271 sayılı Kanun’un 223/8-2. cümlesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği, ayrıca, dosyanın kesin olarak sonuçlandırılması ve davanın esasını çözen düşme kararıyla yargılama sonlandırıldıktan sonra, sanki durma kararı verilmişcesine, denetimli serbestlik tedbirinin infazına devam edilmesi için dosyanın İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderilmesine karar verilerek hükmün karıştırılmasının da kanuna aykırı olduğu,
Sonuç olarak; Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırı olup sanık lehine verilmiş olan ve davanın esasını çözen bu karardan dolayı yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, hukuka aykırılığa işaret edilerek kanun yararına bozma isteminin kabulüne karar vermek gerekmiştir.
D-)Karar:
Açıklanan nedenlerle, Mahkemesince açılan kamu davası hakkında kovuşturma şartı gerçekleşmediğinden “durma kararı” verilerek, şüpheli hakkında kamu davasının açılmasının ertelenmesine ve denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına ilişkin kararın, karara karşı tebliğ tarihinden itibaren 15 gün içinde ilgili sulh ceza hakimliğine itiraz hakkı bulunduğu ihtarı ile birlikte usulüne uygun bir şekilde tebliğ edilmesinin sağlanması ve usulüne uygun şekilde kesinleştirilmesini takiben geçerli tebligat işlemleri yapılarak denetimli serbestlik kararının infazının sonucunun beklenilmesi gerektiği gözetilmeden, kamu davasının düşmesine karar verilmesi kanuna aykırı olduğu anlaşıldığından, İstanbul Anadolu 55. Asliye Ceza Mahkemesinin 10/05/2016 tarihli ve 2015/533 esas, 2016/572 sayılı kararının 5271 sayılı CMK'nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, CMK’nın 309. maddesinin 4. fıkrasının (c) bendi uyarınca yeniden yargılama yapılmamak ve aleyhe sonuç doğurmamak üzere, gerekli işlemin yapılması için dosyanın Adalet Bakanlığı'na iletilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderilmesine,
13/01/2022 tarihinde oy birliği ile karar verildi.