BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/292 Esas 2019/840 Karar Sayılı İlamı
Esas No: 2013/292
Karar No: 2019/840
Karar Tarihi: 20.09.2019
BAM Hukuk Mahkemeleri İstanbul 5. Asliye Ticaret Mahkemesi 2013/292 Esas 2019/840 Karar Sayılı İlamı
T.C.
İSTANBUL
5. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİ
ESAS NO : 2013/292 Esas
KARAR NO : 2019/840
DAVA : Menfi Tespit
DAVA TARİHİ : 24/01/2011
KARAR TARİHİ : 20/09/2019
Mahkememizde görülmekte olan Menfi Tespit davasının yapılan açık yargılaması sonunda,
GEREĞİ DÜŞÜNÜLDÜ:
Mahkememiz dosyasında davacı vekili dava dilekçesinde özetle; Davalı alacaklının borçlu ... Tic A.Ş aleyhinde ... 6 İcra Müdürlüğü ... nolu dosyasından icra takibi yaptığını takibin kesinleştiğini,borçlu şirketin sicil adresi ... olmasına rağmen,borçlu şirket adresi olarak ... adresi gösterilerek şirketin yerine ... yani gerçek kişinin ikametgah adresinde haciz uygulaması yapıldığını bu haciz sırasında davacının evde olduğunu davacının turanın eşi olduğunu ancak haciz sırasında mal kaldırılacağı tehdidi altında davacı iradesinin fesada uğratıldığını,davacının borçlanmayı gerektirecek hiçbir ticari münasebeti olmadığını eşinin ortağı olduğu şirketin borcundan dolayı evinde haczi yapıldığını haciz sırsında ... adlı kişinin davacıdan 74.000 TL lik bir senedi tehdit ve baskı adı altında aldığını 5 gün içinde ev eşyalarının kaldıracağı yolunda tehdit ettiği ve bu nedenle bu senette imzanın davacıya ait olduğunu ancak bunun dışındaki hiçbir yazı ve rakamın davacı eli olmadığı,... tarafından durdurulduğu ... adlı kişinin stajer avukat konumunda olduğu bu nedenle davacının mal haczedileceği korkusu ile elinden bu senedin alındığı bu senedin geçersiz olduğu ve bu nedenle bu senedin iptaline karar verilmesini ve bu senetten dolayı borçlu olmadıklarının tespitini ve ayrıca tedbir kararı verilmesini davalıların da %40 tazminata mahkumiyetini talep ve dava ettiği görüldü.
Mahkememiz dosyası davalılarına usulüne uygun olarak tensip zaptı ve dava dilekçesinin tebliğ olduğu görülmekle, davalılar vekilinin mahkememize sunmuş olduğu cevap dilekçesi özetle; Davanın reddi gerektiği,müvekkillerinden olan şirketin alacağının tahsilinin icra yoluyla yapıldığını takibin kesinleştiğini menkul haciz işleminin yapıldığının haciz yapma yetkisinin icra memurunda olduğunun,haciz işlemleri sırasında hukuk bürolarındaki stajer avukat ...'in haciz sırasında hazır bulunduğu ve haciz sırasında icra işlemlerinin infazında hiçbir hukuka aykırılığın bulunmadığı bu nedenle davalı ... yönünden bu davalıya husumetin düşmeyeceği ve yine davalı şirket yönünden de haciz tutanağı incelendiğinden görüleceği üzere yapılan hacizde ve işlemlerde hiçbir hukuksuzluğun bulunmadığı davacının kocasının borcunu haciz sırasında üstlendiği ve dava konusu senedi haciz sırasında imzalayarak kendilerine verdiğini ve borca mahsuben verilen bonunun BK 62 maddeye göre geri istenmesinin mümkün olmadığının davacının kötü niyetli olduğunu hiçbir imza itirazı bulunmadığını,senedi haciz sırasında borca mahsuben verdiğini ve bu işlemler sırasında avukatlık bürosunun bir stajerinin bulunmasından bir mahsur olmadığını kambiyo senetlerinde ki mücerretlik ilkesi gereğince senede karşı ancak davacının senetler ispat kurallarına dayanacağını tanık deliline rıza göstermediklerini,kaldık ki davacının haciz sırasında davaya dayanak yaptığı eşyaların kaldırılması ile ilgili istihkak davası bulunmadığını bu nedenle davanın reddini savunduğu görülmüş.
Birleşen dosyada davacı vekili dava dilekçesinde özetle; senet lehtarı olan ... Tarafından ... 6. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı icra dosyası ile icra takibine geçildiğini, icranın kesinleşmesiyle birlikte ...'nun evinde haciz uygulanmasına geçildiğini, borçlu yerine gerçek kişinin ikametinde borçlu şirket yerine haciz uygulandığını, ...'in müvekkiline 74.000,00 TL'lik senedi zorlama ve tehdit yoluyla imzalattığını, söz konusu senette müvekkilinin imzasının olmadığını, bu durumla senedin iptalini istediklerini, kararın kesinleşinceye kadar İhtiyati tedbir kararı verilmesini,%40'dan aşağı olmamak kaydıyla tazminata hükmedilmesini, yargılama gider ve vekalet ücretinin davalı yan üzerine bırakılmasını talep ve dava etmiştir.
Birleşen dosyada davalı vekili cevap dilekçesinde özetle; davacı ile süregelen cari hesap ilişkilerinin mevcut olduğunu, bu hususun müvekkilininde kaydında mevcut bulunduğunu, senedi borcuna karşılık ciro yolu ile devreden firmanın bu senedi ne şekilde elde ettiği, senedin geçerli olup olmadığının müvekkilinin bilgisi dahilinde olmayacağını bildirerek davanın reddine, %40'dan az olmamak üzere inkar tazminatına hükmedilmesine, yargılama gider ve vekalet ücretinin davacı yan üzerine yüklenilmesini talep ve dava etmiştir.
Mahkememiz dosyasının 2011/56 Esas 2012/67 Karar ve 25/04/2011 karar tarihli kararı ile davanın reddine karar verilmiş olup davacı vekilinin 04/05/2012 tarihli dilekçesi ile "Hükmün Temyizen Bozulmasını" talep ettiği, mahkememiz dosyasının Yargıtay 19. Hukuk Dairesi'nin 2013/2419 Esas 2013/6963 Karar ve 16/04/2013 tarihli kararı ile; "B.K.nun 53 .maddesi uyarınca ceza mahkemesi hakiminin maddi olguyu tespiti hukuk hakimini bağlar. Asıl davada davalı ... hakkında tehdit kullanmak suretiyle borç altına sokabilecek senet düzenlemek suçundan Ağır Ceza Mahkemesinde dava açıldığından, bu dava sonucu beklenerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiş, hükmün bozulması gerekmiştir. hükmün davacı yararına BOZULMASINA, bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına" şeklinde karar verilerek ilgili dosyanın mahkememizce tevzi edilerek 2013/292 Esas sayısı ile kaydı yapılıp açık yargılamaya devam olunmuştur.
Mahkememizce celp edilen ... 6. İcra Müdürlüğünün ... Esas sayılı dosyası (Yeni: ... 31. İcra Müd. ... E.) incelendiğinde; davalı/alacaklının 42.191,42 TL asıl alacak, 18.701,35 TL işlemiş faiz olmak üzere toplam 60.892,77 TL'nin davacı/borçludan tahsilini talep ettiği görüldü.
... 3. İcra Müdürlüğü'nün ... nolu takip sayılı talimat dosyası ve ... 3. İcra Müdürlüğü ... nolu icra dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Mahkememizce ... 7. Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen 2012/183 Esas-2014/285 K. sayılı dosyası dosyamız arasına alınmıştır.
Tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde;
Mahkememizce yasaya uygun araştırma ve inceleme yapılmış, taraf vekilleri, iddia ve savunmalarını duruşmalarda aynen tekrar etmişler, yazılı delillerini sunmuşlar, deliller toplanmış ve tetkikinden; davacı taraf tanıkları olan ..., ..., ..., yeminli ifadelerinde haciz sırasında davacının evinde olduklarını ve kendine avukat olarak tanıtan kişinin haciz sırasında bir senedi davacıya verdiğini ve imzalamazsa eşyaları götüreceğini söylediğini, bononun gözleri önünde hazırladığını ve davacıya imzalatıldığını beyan etmişlerdir.
Huzurdaki esas davanın davacısının davalılara borcunun bulunmadığı halde 75.000 TL lik bir senedin iradesinin fesada uğratılarak zorla imzalatıldığı iddiasıyla bu senetten borçlu olmadıklarının tespitini ve menfi tespit yolu ile bu senedin iptalini talep ve dava etmişlerdir.
Birleşen dosyada ana dava davalısı şirket ile birleşen dava davalısı ... Ltd. Şti'nin organik bağ içerisinde olduğu iddiasıyla aynı bonodan dolayı bu davalıya karşı menfi tespit yoluyla borçlu olmadıklarına dair açılan dava olduğu anlaşılmıştır.
... 3. İcra Müdürlüğü ... nolu icra dosyasının tetkikinden davaya konu olan bononun alacaklısının birleşen dava davalısı ... Ltd.Şti tarafından dava dışı ... aleyhine kambiyo takiplerine mahsus yolla takibe konduğu, senedin dava konusu senet olduğu, alacaklının birleşen dava davalısı ... şirketi olduğu ve senedin tanzim tarihinin 20.01.2011 olduğu vadesinin 24.01.2011 olduğu miktarının 75.000 TL olduğu ve lehdar ana dava davalısı ... şirketi tarafından takip alacaklısına ciro yoluyla geçtiği anlaşılmıştır.
Dosyada mübrez ... 3. İcra Müdürlüğü'nün ... nolu takip dosyasının tetkikinden alacaklının ... A.Ş olduğu borçlunun ... Tic A.Ş olduğu borç miktarının 73.716,00 TL olduğu ve dosya içindeki ... 6 İcra Müdürlüğü'nün ... nolu dosyasının (Yeni: ... 31. İcra Müd. ... E.) talimatı üzerine ... 3. İcra Müdürlüğünün ... nolu talimat ile 20.01.2011 tarihinde borçlu şirket yetkilisi ...'nun eşi olduğunu beyan eden davacı ...'nun hazır olduğu sırada haczin tatbik edildiği, adresin ... adresi olduğu ve bu mahalde borçlu şirkete ait üzerinde şirket isminin yazılı olduğu içinde borçlu şirketin hukuki yapılanması, geçmişi yönetimi , şirkete ait taşınmazlar ve diğer bilgileri gösteren belgelerin bulunduğu, başkaca bir işlemin yapılmadığının zabıt altına alındığı ve bu zabıtta hazirun olarak icra memurunun, alacaklı vekili davalı ... ve hazirun olarak davacının imzalarının bulunduğu görülmüştür.
Dosyamızda bilirkişi incelemesi yapılmasına gerek görülmemiştir. Ancak 20.01.2011 tarihli karar ile ... 3. İcra Müdürlüğünün ... nolu dosyası üzerinden İİK 72/3 maddesine gereğince tedbir kararının verildiği görülmüştür.
Olayımızda davalı ... yönünden açılan davada bu kişinin alacaklı şirketin vekil tayin ettiği avukatların hukuk bürosunda çalışan stajer avukat olduğu iş takipçisi olarak ... 6 İcra Müdürlüğü'nün ... nolu dosyasından hacze gittiği ve hazirun olarak haciz mahallinde bulunduğu ve haciz sırasında borca mahsuben davacı tarafından verilen bonoyu aldığı ve dosya borcuna mahsuben de makbuz verdiği anlaşılmıştır. Davacı taraf BK. 30 madde anlamında ikrah (korkutma) iddiasına dayanarak ana davayı ve organik bağ bulunduğu iddiasıyla birleşen davayı açmış ise de ana davadaki ... Şirketi'nin borçlu ... alacağı olduğu, bu nedenle ... 6. İcra Müdürlüğü'nün ... nolu dosyasında icra takibi yaptığı, takibin kesinleştiği ve şirketin adresi ... adresine gidildiği, çok cüzi miktarda haczin uygulandığı alacağın tahsil edilemediği, bu nedenle borçlu Turan yönünden davaya konu haciz adresine yeniden hacze gidildiği, hatta gidilmeden önce haczin tatbik edildiği adreste borç bakiyesi muhtırasının gönderildiği, bu muhtıranın haciz tatbik edilen adrese tebliğ edildiği ve bu adrese yeniden takip alacaklısının hacze gittiği, icra dosyalarının tetkikinden anlaşılmıştır.
... 3 İcra Müdürlüğünün ... nolu talimat dosyasının tetkikinden borçlu firmaya ait şirkete evrakların bulunduğu dosyaların bulunduğu, bu durumun haciz zaptına tespitli şekilde yazıldığı anlaşılmıştır.
Davacı her ne kadar BK 30. madde anlamında bir ikraha dayanmış ise de hacze konu adreste davacının oturduğu, davacının asıl borçlu şirketin sahibi ve hakim ortağının eşi olduğu ve haciz sırasında asıl borçlu şirket sahibinin eşi olan davacının davaya konu olan bonoyu düzenleyerek borca mahsuben alacaklı stajer avukata verdiği ve bu durumun BK 67. maddeye uygun olduğu, bir üçüncü kişi olan davacının asıl borçlu yerine kural olarak ödeme yapmasına engel bir durumun bulunmadığından bu madde kapsamında davacının kocasının borçlu olduğu şirketin borcundan haberdar olarak kendi rızasıyla ve ihtirazi kayıt ileri sürmeksizin ödeme yaptığı anlaşıldığından BK. 62. Maddesinde belirtilen şartları taşımayan ödeme nedeniyle davalılar yönünden davanın reddine karar vermek gerekmiştir.
BK. 30. maddeye davacının dayanması mümkün değildir. Çünkü bu maddede korkutmadan kasıt ancak kendisinin yahut yakın akrabasının hayat, şahıs veya namus yahut malları aleyhindeki ağır ve derhal vuku bulacak bir tehlike olmalıdır. Bu madde kapsamında eşyaların evden haciz edileceği korkusu ağır bir tehlike olarak ikrah nedeni değildir.
BK 30/2 maddesi koşulları da olayımızda gerçekleşmemiştir. Çünkü maddede sayılan "fahiş menfaat" şartı bu olayda sağlanmamıştır.
Davacı taraf evindeki haciz sırasında malların kaldırılacağı korkusu ile dava konusu senedin zorla imzalatıldığı iddiasında bulunarak bu yolda bina sakinlerini tanık olarak dinletmiş ise de tanık olarak dinlenen kişilerin bononun imzalatıldığı sırada olay yerinde olmadıklarını, alacaklının borç ödenmezse malların kaldırılacağına ilişkin beyanlarını duyduklarını belirtmişlerdir. Dolayısıyla senedin zorla imzalatıldığı iddiası tanık beyanlarıyla da ispat edilememiştir.
Yine bozma ilamına uyularak mahkememizce ... 7. Ağır Ceza Mahkemesinin kesinleşen ... Esas-... K. sayılı dosyasının sonucu beklenmiş olup bu dava neticesinde ana dava davalısı ...'in CMK. 223/2-b yüklenen suçun sanık tarafından işlenmediğinin sabit olması nedeniyle beraat ettiği anlaşılmakla tehdit iddiası bu yönüyle de davacı tarafça ispatlanamamıştır.
Birleşen dosyamızda esas dosyada davalı olarak gösterilen şirketin alacağının tahsili amacıyla borca mahsuben verilen dava konusu senedi ciro yoluyla ... Ltd. Şti ne devretmesinde ve bu şirket tarafından da son ciranta ve iyi niyetli hamil sıfatıyla takip konusu yapılmasına yasal bir engel bulunmamaktadır. Korkutma iddiası ispatlanamadığından rıza ile verilen senedin ciro ile bir başka şirkete verilmesinde engel bir durum bulunmamaktadır. Bonolarda sebepten mücerretlik ilkesi gereğince son cirantanın yetkili ve iyi niyetli hamil olduğu anlaşıldığından ciro silsilesinde bir kopukluk da olmadığından davacı tarafça takip alacaklısı ... şirketi ile senedi ciro ederek veren lehdar ... şirketi arasındaki tüzel kişilik perdesinin aralanmasını gerektirecek bir fiili ve organik bağın bulunduğu hususu ile iyi niyetli yetkili hamilin TTK 598/2 maddeye göre kötü niyetli ve ağır kusuru davacı tarafça ispatlanmadığından birleşen dosyanın da reddi yolunda karar vermek gerekmiştir.
Esas ve birleşen davada, davacının davaya konu yaptığı bonoyu, asıl borçlu olan kocasının hakim ortağı olduğu şirketin borcuna karşılık serbest iradesi ile takip alacaklısına verdiği dikkate alındığında artık verdiğini geri isteyemeyeceği kaldı ki davacının haciz sırasında haczedilen bir malının bulunmadığı bulunsa dahi istihkak davası açması da mümkündür. Davacının istihkak iddiasıyla açmış olduğu bir davasının da olmadığı, yanlış adreste haciz yapıldığı gerekçesiyle asıl borçlu şirketin yani davacının kocasının şirketinin prestijinin korunması gerekçesi ile yapıldığı ileri sürülen borç ödemesi BK 30 maddesinde yapılmış bir ödeme olarak nitelendirilemeyeceği keza BK 62 maddedeki ikrah koşullarının da somut olayımızda oluşmadığı anlaşılmıştır. Bononun makbuz düzenlenilerek davacıya borca mahsuben verildiği ... 6 İcra Müdürlüğünün ... E. nolu dosyasının incelenmesinden anlaşıldığından bozma ilamı da dikkate alınarak asıl davanın davalılar yönünden ayrı ayrı reddine ve birleşen dava yönünden davanın reddine, davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine dair aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
Davacının tedbir talebinin 27.01.2011 tarihinde kabul edildiği, Yargıtay bozma ilamı sonrasında davacı yararına kararın bozulması nedeniyle 02/10/2013 tarihinde teminatın davacıya iade edildiği anlaşılmıştır. Davalılar her ne kadar alacağına tedbir nedeniyle geç ulaşmışlar ise de tehdit ve korkutma iddiasının ceza yargılaması sonucuna göre belirlendiği dikkate alındığında borcun varlığının tespitinin yargılamayı gerektirmesi nedeniyle kötü niyet ispatlanamadığından birleşen davada davalının kötü niyet tazminatı talebinin reddine karar verilerek aşağıdaki şekilde hüküm kurulmuştur.
H Ü K Ü M : Yukarıda açıklanan nedenlerle;
1- Asıl davanın davalılar yönünden ayrı ayrı REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.098,90 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.054,50 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 8.490,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı tarafa verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Birleşen dava yönünden davanın REDDİNE, davalının kötü niyet tazminatı talebinin REDDİNE,
2-Harçlar tarifesi uyarınca alınması gereken 44,40 TL karar ve ilam harcından peşin alınan 1.098,80 TL harçtan mahsubu ile bakiye 1.054,40 TL harcın karar kesinleştiğinde talep halinde davacı tarafa iadesine,
3-Davacı tarafından yapılan yargılama giderlerinin kendi üzerinde bırakılmasına,
4-Davalılar duruşmalarda vekil ile temsil edildiğinden reddedilen dava değeri itibariyle AAÜT uyarınca hesap olunan 8.490,00 TL vekalet ücretinin davacıdan tahsil edilerek davalı taraflara verilmesine,
5-Davalı tarafından belgelendirilen bir yargılama masrafı olmadığından bu hususta karar verilmesine yer olmadığına,
6-Bakiye gider avansının karar kesinleştiğinde talep halinde yatıran tarafa iadesine,
Dair, taraf vekillerinin yüzüne karşı tebliğden itibaren 2 haftalık sürede HMK 341 maddesi uyarınca YARGITAY yolu açık olmak üzere karar verildi. 20/09/2019
Katip ... Hakim ...
¸ ¸
