1. Hukuk Dairesi 2015/13980 E. , 2015/14211 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL-FERAGATIN İPTALİ
Taraflar arasında birleştirilerek görülen tapu iptali, tescil ve feragatın iptali davası sonunda, yerel mahkemece asıl davanın feragat nedeniyle birleştirilen davanın ise sübut bulmadığı gerekçesiyle reddine ilişkin olarak verilen karar davacı vekili tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...’ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;
-KARAR-
Asıl dava, vekâlet görevinin kötüye kullanılması hukuksal sebebine dayalı tapu iptal ve tescil, birleştirilen dava feragatin iptali istemine ilişkindir.
Mahkemece asıl davanın feragat nedeniyle, birleştirilen davanın ise sübut bulmadığı gerekçesi ile reddine karar verilmiştir.
Toplanan deliller ve tüm dosya içeriğinden 19899 m2. tarla vasfındaki 5 parsel sayılı taşınmaz davacı ... adına kayıtlı iken, 1991 yılında oğlu .............."a satış suretiyle temlik ettiği, .............. tarafından da 1998 yılında annesi ................."a devredildiği; davacının alacaklısı olan ........"ın alacağını tahsil etmek amacı ile vekili Av. ... aracılığıyla davacı, davacının oğlu ve davacının eşi aleyhlerine muvazaa iddiasıyla 2001/196 esas sayılı davayı açtığı, yapılan yargılama sonucunda tapunun iptaline karar verilip 5.5.2005 tarihinde kararın kesinleştiği, alacaklı ...... vekili Av. ..."ın kesinleşen karara dayanarak 16.6.2005 tarihinde tapu müdürlüğüne başvurduğu ve ..... yevmiye sayılı işlemle taşınmazın tekrar davacı ... adına tescilini sağladığı, aynı gün ..... yevmiye sayılı resmi akitle de, daha önce Av. ..."nın yanında çalışmış olup bu vesileyle davacıyı da tanıyan ve davacı tarafından 13.6.2005 tarihli vekaletnameyle vekil kılınan davalı ... tarafından, yüklenici davalı ..."a 80.000 YTL. bedelle satış suretiyle aktarıldığı, bedelin davacıya verildiğine dair davacı ile vekilin imzalarını taşıyan bir ibraname düzenlendiği, hile ile alınan vekâletname ile vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı ileri sürülerek tapu iptal ve tescil istemli eldeki davanın açıldığı, Mahkemece davanın reddine ilişkin verilen kararın Daire’nin 21/04/2010 tarih 2010/2742-4677 sayılı ilamı ile, vekâlet görevinin kötüye kullanıldığı, davalı ...’in TMK 1023. maddesinin koruyuculuğundan yararlanamayacağı, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken reddine karar verilmesinin doğru olmadığı gerekçesi ile bozulduğu, davacı asilin 11/06/2010 tarihli feragat dilekçesi ile temyizden ve davadan feragat ettiği, aynı tarihli azilname ile vekilleri Av. ... ve Av. ...’ü vekillikten azlettiği, azledilen vekillerin 16/07/2010 tarihinde .......Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/1324 E. sayılı dava dosyası ile davacının vesayet altına alınmasını istedikleri, bozma ilamının davacı asile 06/07/2010 tarihinde mahkeme kaleminde bizzat tebliğ edildiği, davacının 30/07/2010 tarihli dilekçesi ile davadan ve temyizden feragat etmediğini ve yanıltıldığını belirttiği, aynı tarihte Av. ...’yı yeniden vekil olarak atadığı, 19/01/2011 tarihinde .....Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/330 E. sayılı dosyası ile feragat dilekçesinin hata, hile ve ikrah nedeniyle iptali istemi ile açılan davanın tensiple reddine karar verildiği, davacının temyizi üzerine Dairece, davanın esastan incelenerek tapu iptal ve tescil davası ile birleştirilmesi gerektiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma sonrası mahkemece eldeki dosya ile birleştirilmesine karar verildiği, vesayet dosyasında 17/11/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu’ndan alınan raporda davacının halihazır durumu ile fiil ehliyetine haiz olmayıp, hacir altına alınarak kendisine vasi tayininin uygun olduğunun bildirilmesi üzerine davacının vesayet altına alındığı, vesayet dosyasının deracattan geçerek kararın 26/05/2015 tarihinde kesinleştiği, eldeki dosyada mahkemece feragat dilekçesinin verildiği tarihte davacının vesayet altına alınmasını gerektirecek bir bozukluğun olup olmadığı yönünde ...... ..........Hastalıkları Hastanesi’nden alınan 28/05/2012 tarihli sağlık kurulu raporunda “...şahsın 2010 yılı içindeki durumu ile ilgili yeterli bilgi ve bulgu bulunmamakla birlikte hakkında düzenlenmiş üç rapor dikkate alındığında 11/06/2010 tarihinde vesayet altına alınmasını gerektirir bir bozukluk olmadığının söylenebileceğinin” bildirildiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği ve HMK’nın 311. maddesinde düzenlendiği üzere “Feragat ve kabul, kesin hüküm gibi hukuki sonuç doğurur. İrade bozukluğu hâllerinde, feragat ve kabulün iptali istenebilir”
Somut olaya gelince, davacıya fiil ehliyetini müessir ve kişide şuur ve hareket serbestisi ile olayları kavrayıp onlardan sağlıklı sonuçlara varabilme yeteneğini ortadan kaldıracak mahiyet ve derecede olan “hezeyanlı bozukluk” denilen akıl hastalığı saptanması nedeni ile vasi tayin edilmiş olup, feragat dilekçesinin mahkemeye ibraz edildiği tarihte davacının fiil ehliyetine sahip olup olmadığının belirlenmesi uyuşmazlığın çözümü için zorunludur.
Ne var ki, mahkemece bu yön üzerinde durulmamış, yetersiz sağlık kurulu raporu doğrultusunda hüküm oluşturulmuştur.
Hâl böyle olunca, öncelikle feragat dilekçesinin verildiği 11/06/2010 tarihinde davacının fiil ehliyetine sahip olup olmadığının Adli Tıp Kurumu’ndan alınacak rapor ile saptanması, hukuki ehliyete haiz değilse her iki davanın da kabul edilmesi, ehliyetli ise bu kez feragat dilekçesinin hile ile alındığı iddiası üzerinde durularak, bu yönde tarafların bildirecekleri delillerin toplanması, bu inceleme sırasında vesayet dosyasında alınan 17/11/2014 tarihli Adli Tıp Kurumu raporunun gözetilmesi ve sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu şekilde hüküm kurulması doğru değildir.
Davacının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulü ile hükmün (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK"un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 08.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.