20. Ceza Dairesi 2018/4228 E. , 2019/1375 K.
"İçtihat Metni"Yüksek Adalet Bakanlığı"nın, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma suçundan sanık ... hakkındaki, İzmir (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi’nin 13/07/2012 tarihli, 2012/767 esas ve 2012/1005 sayılı kararının kanun yararına bozulması istemi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nca 27/04/2018 tarihli ihbar yazısı ekinde dosyanın Dairemize gönderildiği anlaşıldı.
Dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
A) Konuyla İlgili Bilgiler:
İncelenen dosyadan;
1-Sanık hakkında “Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurma” suçundan yapılan soruşturma sonucunda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 03/04/2009 tarihli,2009/31293 soruşturma, 2009/15834 esas ve 2009/5463 sayılı iddianamesi ile TCK’nın 191/1 ve 53.maddeleri uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açıldığı,
2-Yapılan yargılama sonucunda; İzmir (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesi"nin 11/06/2009 tarihli, 2009/353 esas ve 2009/905 sayılı kararı ile sanık hakkında TCK’nın 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına karar verildiği, kararın 11/12/2009 tarihinde itiraz edilmeden kesinleştiği ve infazı için İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne gönderildiği,
3-İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 28/12/2011 tarihli çağrı yazısının 13/02/2012 tarihinde sanığa tebliğ edildiği, 10 günlük süre içerisinde müdürlüğe başvurmaması nedeniyle evrakın kapatılarak müdürlüğün 18/04/2012 tarihli yazısı ile İzmir Cumhuriyet Başsavcılığına gönderildiği,
4-Kanun yararına bozma istemine konu İzmir 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/07/2012 tarihli, 2012/767 esas ve 2012/1005 sayılı kararı ile; sanığın TCK’nın 191/1 ve 50/1-a maddeleri uyarınca 7.300 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, kararın temyiz edilmeden 04/10/2012 tarihinde kesinleştiği,
Anlaşılmıştır.
B) Kanun Yararına Bozma İstemi:
Kanun yararına bozma istemi ve ihbar yazısında
“Kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık ... hakkında yapılan yargılama neticesinde sanık hakkında 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/2. maddesi uyarınca denetimli serbestlik tedbiri uygulanmasına dair İzmir (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 11/06/2009 tarihli ve 2009/353 esas, 2009/905 sayılı kararını müteakip, İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"nün 18/04/2012 tarihli ve 2014/9420 DS sayılı kararı ile sanığın denetimli serbestlik tedbirine uymadığından bahisle dosyanın kapatılarak iade edildiği İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının talebi üzerine, sanığın 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu"nun 191/1 ve 50/1-a. maddeleri gereğince 7.300,00 Türk lirası adlî para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin İzmir (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/07/2012 tarihli ve 2012/767 esas, 2012/1005 sayılı kararını kapsayan dosya incelendi.
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3) Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Yine, anılan Yönetmeliğin dördüncü kısım beşinci bölümünde yer alan "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ve bu tedbirin yerine getirilmesi" başlıklı 72. maddesinde ise kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişiler hakkındaki denetimli serbestlik kararlarının infazı sırasında yürütülecek işlemler hakkında düzenlemelere yer verildiği,
Somut olayda, kullanmak için uyuşturucu madde bulundurmak suçundan sanık hakkında denetimli serbestlik tedbiri uygulanması amacıyla İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü"ne 10 gün içerisinde müracaat etmesi gerektiğini bildiren ihtarlı tebligatın sanığa 03/03/2011 tarihinde usulüne uygun olarak tebliğ edilmesini müteakip, sanığın Denetimli Serbestlik Müdürlüğüne başvurmaması üzerine, yükümlüye ait dosya Cumhuriyet Başsavcılığına iade edilmiş ise de, sanığın fiilinin ısrar olarak değerlendirilebilmesi için an az 2 kez ihtar yapılmış olması ve sanığın usulüne uygun 2 haklı ihtara rağmen davete icabet etmemesi veya başka herhangi bir şekilde haberdar olmasına rağmen ısrarla denetime uymaması gerektiği, dosya kapsamına göre, sanığın yüklenen yükümlülüklere veya uygulanan tedavinin gereklerine uygun davranmamakta ısrar ettiğinin anlaşılamadığı gözetilmeksizin, sanığın mahkumiyetine karar verilmesinde isabet görülmemiştir.”denilerek 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 309. maddesi uyarınca İzmir (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/07/2012 tarihli ve 2012/767 esas, 2012/1005 sayılı kararının bozulması istenilmiştir.
C) Konunun Değerlendirilmesi :
5402 sayılı Denetimli Serbestlik Hizmetleri Kanunu’nun 5. maddesinde, “(1) Hakkında herhangi bir tedbire hükmedilen kişi, karara uygun olarak müdürlüğün hazırladığı programa ve denetimli serbestlik görevlilerinin bu kapsamdaki uyarı ve önerilerine uymak ve katlanmak zorundadır. (2) (Ek fıkra: 06/12/2006 - 5560 S.K.42.md) Denetimli serbestlik müdürlüğü tarafından yapılan çağrılara veya hazırlanan denetim planına uyarıya rağmen uyulmaması, denetimli serbestlik tedbirine ilişkin yükümlülük ihlali sayılır.” şeklinde, 40. maddesinde; “(1) Denetimli serbestlik kararlarının kaydedilmesinden itibaren şüpheli, sanık veya hükümlülere üç iş günü içerisinde yapılacak yazılı veya elektronik tebligatta, tebliğden itibaren on gün içerisinde müdürlüğe başvurulması gerektiği belirtilir. ... (3)Düzenlenen tebligatta, yükümlünün haklı, geçerli ve gerektiğinde belgelendirilebilen bir mazereti olmadan müdürlüğe gelmemesi veya hakkında belirlenen yükümlülüklerin gereğini yerine getirmemesi halinde, denetimli serbestlik kararının niteliğine göre kapalı ceza infaz kurumuna gönderilmesine karar verilebileceği, seçenek yaptırım veya tedbirin hapse çevrilebileceği ya da koşullu salıverilme kararının geri alınabileceği gibi gelmemenin hukuki sonuçları yükümlüye bildirilir. (4) Usulüne uygun olarak yapılan tebligata rağmen yükümlü on gün içerisinde müdürlüğe müracaat etmezse komisyonun onayından sonra kayıt kapatılarak infaz dosyası Cumhuriyet başsavcılığına geri gönderilir.” şeklinde düzenlemelere yer verildiği,
Yine, anılan Yönetmeliğin dördüncü kısım beşinci bölümünde yer alan "Tedavi ve denetimli serbestlik tedbiri ve bu tedbirin yerine getirilmesi" başlıklı 72. maddesinde ise kullanmak için uyuşturucu veya uyarıcı madde satın alan, kabul eden veya bulunduran kişiler hakkındaki denetimli serbestlik kararlarının infazı sırasında yürütülecek işlemler hakkında düzenlemelere yer verildiği,
İncelenen dosyada; sanığa, 10 gün içinde İzmir Denetimli Serbestlik Müdürlüğü’ne başvurması gerektiği uyarısını içeren çağrı kağıdının usule uygun şekilde tebliğ edildiği, sanığın müdürlüğe başvuruda bulunmadığı, ancak sanığın kendisine yüklenen yükümlülüklere veya tedavinin gereklerine uygun davranmamakta "ısrar" ettiğinin kabul edilebilmesi için önceki tebligat gereğince başvuruda bulunmadığı, bu tebligat üzerine öngörülen süre içinde de başvurmaması halinde yükümlülüklere ve tedavinin gereklerine uymamakta "ısrar etmiş sayılacağı" uyarısı ile yeniden tebligat yapılması, bu tebligata karşın başvuruda bulunmaması halinde sanığın yükümlülük ihlalinden söz edileceği, somut olayda hükümlünün Denetimli Serbestlik Müdürlüğünce çıkarılan çağrı yazısına karşın 10 gün içinde Müdürlüğe başvurmamasının tek başına ısrar olarak değerlendirilemeyeceği, ısrar şartının gerçekleşmemesi nedeni ile mahkemece 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun 223/8-2. cümle maddesi uyarınca durma kararı verilmesi gerektiği gözetilmeden, yapılan yargılama sonucunda mahkûmiyetine karar verilmesi, kanuna aykırı olup kanun yararına bozma istemi yerinde görülmüştür.
D) Karar:
Yukarıda açıklanan nedenlerle;
İzmir (Kapatılan) 10. Sulh Ceza Mahkemesinin 13/07/2012 tarihli ve 2012/767 esas, 2012/1005 sayılı kararının 5271 sayılı CMK"nın 309. maddesinin 3. fıkrası gereğince kanun yararına BOZULMASINA, aynı Kanun"un 309. maddesinin 4. fıkrasının (a) bendi uyarınca gerekli işlemin yapılması için, dosyanın Adalet Bakanlığı"na sunulmak üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı"na gönderilmesine,
06/03/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.