14. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/2392 Karar No: 2010/2734 Karar Tarihi: 15.03.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/2392 Esas 2010/2734 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/2392 E. , 2010/2734 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 03.08.2009 gününde verilen dilekçe ile tapu kaydında kimlik bilgisi düzeltilmesi istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın kabulüne dair verilen 30.09.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, 4062 parsel sayılı taşınmazın tapu kaydında murisinin “...” olarak yazılı isminin ... olarak düzeltilmesine karar verilmesini istemiştir. Davalı vekili davanın reddini savunmuştur. Mahkemece davanın kabulüne karar verilmiştir. Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir. Taşınmazların, kadastro tespiti ya da tapuya tescili sırasında mülkiyet hakkı sahibinin isim, soy isim, baba adı gibi kimlik bilgilerinin kayda eksik ya da hatalı işlenmesi, kayıt düzeltme davalarının kaynağını oluşturur. Bu tür davalarda kimlik bilgileri düzeltilirken, taşınmaz malikinin değişmemesi, diğer bir anlatımla mülkiyet aktarımına neden olunmaması gerekir. Davaya konu taşınmazın 10.8.1956 tarihinde yapılan tapulama tespitine göre ... oğlu ...’ın zilyetliğinde olan taşınmazın ölümü ile karısı ... ile evlatları ..., ..., ... ve ...’ye intikal ettiği ve bu kişilerin de aralarında yaptıkları taksim sonucu taşınmazın ... ... (...) adına tescil edildiği anlaşılmaktadır. Dosyaya getirtilen nüfus kayıtlarının incelenmesinden ... oğlu ...’ın karısı ...’den olma ... ve ... isimli çocuklarının olduğu, ...’nin halen sağ olduğu görülmektedir. Yukarıda yapılan açıklamalar doğrultusunda kimlik bilgisi düzeltilmek istenen kayıt maliki ile aynı kimlik bilgisine sahip bir başka kişinin bulunması nedeniyle davanın reddine karar vermek gerekirken yazılı şekilde davanın kabulü yolunda hüküm kurulması doğru görülmediğinden kararın bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda yapılan açıklamalar nedeni ile davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, 15.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.