8. Hukuk Dairesi 2013/13582 E. , 2014/7763 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : İstanbul 10. İcra Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/04/2013
NUMARASI : 2013/185-2013/275
Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire"ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:
K A R A R
Davacı üçüncü kişi vekili, Bursa 9. İcra Müdürlüğü’nün 2013/882 sayılı takip dosyasında yazılan talimat uyarınca, İstanbul 26. İcra Müdürlüğü’nün 2013/17 sayılı talimat dosyasında yapılan 08.02.2013 günlü hacze konu menkullerin, davacı üçüncü kişiye ait olup faturalarının bulunduğunu belirterek istihkak iddiasının kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkemece, dosya üzerinden yapılan inceleme sonucu: asıl takibin yapıldığı icra müdürlüğünün bağlı olduğu icra mahkemesinin yetkisinin kesin olduğu, buna göre asıl takibin yapıldığı Bursa İcra Hukuk Mahkemesi’nin yetkili olduğu gerekçesi ile yetkisizlik kararı verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, üçüncü kişinin İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca açtığı “istihkak” davası niteliğindedir. İstihkak davaları İİK’nun 97/11. maddesi gereğince genel hükümler dâhilinde basit yargılama usulüne tabidir. HMK’nun 320/1. maddesi ile basit yargılama usulüne tabi davalarda, mümkün olan hallerde taraflar duruşmaya davet edilmeden dosya üzerinden karar verilmesi olanağı getirilmiştir. Ne var ki, anılan hükmün uygulanabilmesi için tarafların dilekçeleri ile ekinde sundukları delillerin karar verilmesi için yeterli olması, böylece iddia ve savunma haklarının kısıtlanmaması gerekir. Böyle bir uygulama, Anayasa’nın 36. maddesi ile teminat altına alınan ve 18.05.1954 tarihinde ana metnini imzalayıp, 25.09.1989 tarih, 89/14563 sayılı kararnameyle Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin bağlayıcı yetkisini tanıyan Ülkemizde de geçerlilik kazanmış bulunan AİHS’nin 6. maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının da bir gereğidir.
Dava, 6100 sayılı HMK yürürlüğe girdikten sonra açılmış olup bu Kanun’da 1086 sayılı HUMK’nun 512. maddesine paralel bir düzenleme getirilmemiştir. Bu durumda İİK’nun yetkiye ilişkin 4, 50. maddeleri ve 6100 sayılı HMK’nun 5, 6. maddeleri uyarınca genel yetki kuralının uygulanması gerekir. Buna göre istihkak davalarının asıl icra takibinin yapıldığı yer mahkemesi ile davalının yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. HMK’nun 7/1. maddesi gereğince davalının birden fazla olması halinde davanın, bunlardan birinin yerleşim yeri mahkemesinde açılması mümkündür. Basit yargılama usulüne uygun yürütülen taşınır mala ilişkin istihkak davalarında yasaca kesin yetki kuralı öngörülmediğinden yetki itirazı ancak ilk itiraz olarak ileri sürülebilir. HMK"nun 19/4. madde hükmüne göre de yetkinin kesin olmadığı davalarda, davalı süresi içinde ve usulüne uygun olarak yetki itirazında bulunmazsa, davanın açıldığı mahkeme yetkili hale gelir. Hakim doğrudan (re"sen) yetkisizlik kararı veremez.
Hal böyle olunca; Mahkemece, eldeki davada; duruşma açmaksızın dosya üzerinden yapılan inceleme ile uyuşmazlık bakımından öngörülen kesin yetki kuralı bulunmadığı halde, re"sen yetkisizlik kararı verilmek suretiyle sonuca gidilmesi doğru değildir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı üçüncü kişi vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün İİK"nun 366. ve HUMK"nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK"nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK"nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine,
24,30 TL peşin harcın istek halinde temyiz edene iadesine, 21.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.