14. Hukuk Dairesi Esas No: 2010/2109 Karar No: 2010/2733 Karar Tarihi: 15.03.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/2109 Esas 2010/2733 Karar Sayılı İlamı
14. Hukuk Dairesi 2010/2109 E. , 2010/2733 K.
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalı aleyhine 17.10.2008 gününde verilen dilekçe ile satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 18.06.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı, 09.10.2001 tarihli satış vaadi sözleşmesi ile 4298 ada 5 parsel sayılı taşınmazda 38/544 arsa paylı 1 no"lu bağımsız bölümün 1/2 payını satın aldığını, bedelini ödediğini fakat davalı tarafından tapuda devir yapılmadığından satış vaadine konu payın davalı adına olan tapu kaydının iptali ile adına tescilini istemiştir. Davalı satış vaadi sözleşmesinin davacıdan aldığı borcun teminatı olarak tanzim edildiğini, gerçek amacın taşınmaz satışı olmadığını beyanla davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Hükmü, davacı vekili temyiz etmiştir. Dava, satış vaadi sözleşmesine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir. Kaynağını Borçlar Kanununun 22. maddesinden alan taşınmaz satış vaadi sözleşmeleri, Borçlar Kanununun 213. maddesi ile önceki Medeni Kanunun 634. ve yürürlükteki Medeni Kanunun 706. ve Noterlik Kanununun 89. maddeleri hükmü uyarınca, noter önünde re’sen düzenlenmesi gereken, bir başka anlatımla geçerliliği resmi şekil şartına bağlı kılınan ve tam iki tarafa borç yükleyen kişisel hak veren sözleşmelerdendir. Vaat alacaklısı, taşınmaz satış vaadi sözleşmesi ile mülkiyet devir borcu yüklenen satıcıdan edim yerine getirilmediğinde Türk Medeni Kanununun 716. maddesi uyarınca açacağı tapu iptal ve tescil davasında borcun hükmen yerine getirilmesini isteyebilir. Davacı da 03.10.2001 tarihli sözleşme sebebiyle Türk Medeni Kanununun 716. maddesine dayanarak tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı savunması, biçimine uygun şekilde düzenlenmiş satış vaadi sözleşmesine karşıdır. HUMK"nun 295. maddesi uyarınca noterde düzenlenen bu tür senetler aksi ispat olununcaya kadar kesin delil teşkil eder. HUMK"nun 290. maddesine göre senede bağlı olan her çeşit iddiaya karşı ileri sürülen ve senedin hüküm ve kuvvetini ortadan kaldıracak veya azaltacak nitelikteki işlemlerin de miktar ve değeri ne olursa olsun tanıkla ispatına olanak yoktur. Tanık beyanlarına göre sözleşmenin teminat amaçlı düzenlendiğinin kabulü mümkün değildir. Davalı savunmasını kanıtlayamadığından mahkemece davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı gerekçe ile reddi doğru olmamış, bu sebeple hükmün bozulması gerekmiştir. SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZUMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana geri verilmesine, 15.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.