Davacı, davalılardan işverene ait işyerinde 01.05.1998-01.05.2000 tarihleri arasında geçen ve kuruma bildirilmeyen çalışmaların tespitine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hükmün davalılar vekilleri vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi.
Dava, davacının 01.05.1998-09.11.1999 tarihleri arasında davalı işyerinde geçen ve Kuruma bildirilmeyen çalışmalarının tesbiti ile 09.11.1999-01.05.2000 tarihleri arasında eksik bildirilen çalışmalarının tesbiti istemine ilişkindir.
Mahkemece davacının davalı işyerinde 01.05.1998-09.11.1999 tarihleri arasında çalıştığının tesbitine fazla talebin reddine karar verilmiştir.
Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 sayılı Yasa"nın 79. maddesi bu tip hizmet tesbiti davaları için özel bir ispat yöntemi öngörmemiş ise de davanın niteliği kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi gerektiği Yargıtay"ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Bu tür davalarda öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin işveren tarafından verilip verilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu koşul oluşmuşsa işyerinin gerçekten var olup olmadığı kanun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma olgusunun varlığı özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispat kazanabilirse de çalışmanın konusu niteliği başlangıç ve bitiş tarihleri hususlarında tanık sözleri değerlendirilmeli, dinlenen tanıkların davacı ile aynı dönemlerde işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlara geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlardan seçilmesine özen gösterilmelidir. Bu tanıkların ifadeleri ile çalışma olgusu hiçbir kuşku ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde belirlenmelidir. Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun 16.9.1999 gün 1999/21-510-527, 30.6.1999 gün 1999/21-549-555- 3.11.2004 gün 2004/21- 480-579 sayılı kararları da bu doğrultudadır.
Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 09.11.1999 tarihinde davalı 11050337 işyeri sicil numaralı işyerinde işe başladığına dair işe giriş bildirgesinin 06.11.1999 tarihinde Kuruma verildiği, davalı işyerinden 09.11.1999-01.04.2000 tarihleri arasında kısmi bildiriminin yapıldığı,işyerinin 09.09.1997 tarihinde 506 sayılı Yasa kapsamına alındığı,dinlenen bordro tanığının tesbit kararı verilen dönemde davalı işyerinde çalışmadığı halde beyanına itibar edilerek yazılı şekilde karar verildiği anlaşılmaktadır.
Yapılacak iş; davanın nitelikçe kamu düzenini ilgilendirdiği nazara alınarak, tesbit kararı verilen 01.05.1998-09.11.1999 tarihleri arasındaki dönemde davacı ile aynı işyerinde çalışmış ve işverenin resmi kayıtlarına geçmiş bordro tanıkları yada komşu işverenlerin aynı nitelikte işi yapan ve bordrolarına, resmi kayıtlarına geçmiş çalışanlarını tesbit edip beyanlarına başvurmak ve tüm deliller birlikte değerlendirilerek sonucuna göre karar vermektir.
Kabule göre de istemin kısmen kabulüne karar verildiği halde Kurum yararına avukatlık ücretine hükmolunmaması ve yargılama giderlerinin kabul ve red oranına göre taraflar arasında paylaştırılmaması isabetsiz olmuştur.
Mahkemece, bu maddi ve hukuki olgular gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
O halde, davalıların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.
SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde davalı H.B."ya iadesine, 18.03.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.