7. Hukuk Dairesi 2015/26360 E. , 2016/1745 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi :İş Mahkemesi
Dava Türü : Alacak
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay"ca incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:
1- Dosyadaki yazılara, hükmün uyulan önceki Yargıtay bozma ilamına uygun biçimde verilmiş olmasına, bozma ile kesinleşen ve karşı taraf yararına kazanılmış hak durumunu oluşturan yönlerin yeniden incelenmesine hukukça ve yasaca cevaz bulunmamasına ve özellikle bu delillerin takdirinde bir isabetsizlik görülmemesine göre, davalının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine,
2)Davacı vekili, iş sözleşmesinin haklı neden olmadan feshedildiğini iddia ederek kıdem, ihbar tazmunatı ve fazla çalışma ile genel tatil ücreti alacaklarının davalıdan tahsilini talep etmiştir.
Davalı vekili davanın reddini istemiştir.
Mahkemece istek kısmen hüküm altına alınmış, davalı vekilinin temyizi üzerine Dairemizin ilamı ile “2- Davacı dava dilekçesinde 31.01.2011 tarihinde iş aktinin feshedildiğini belirterek istemde bulunduğu halde mahkemece kıdem tazminatı yönünden talep aşılarak davacının 03.04.2012 gününe kadar çalıştığı kabul edilerek hesaplanan kıdem tazminatı miktarına hükmedilmesi hatalı olup bozma nedenidir.
3-Kıdem tazminatı açısından hükme dayanak yapılan ek bilirkişi raporunda günlük brüt giydirilmiş ücret olarak ilk raporda belirlenmiş miktar üzerinden hesaplanan ve dolayısıyla (brüt) olan miktardan önceki işveren Çiğdem Akgün döneminde yapılan net ödeme düşülmek suretiyle bakiye kısım hesaplanmıştır. Oysa ki; ödenen miktarın hak edilen kıdem tazminatının net miktarı belirlenip net miktardan düşülmesi gerekir. Zira, davalının bu şekilde daha önce ödenmiş miktarın damga vergisini tekrar ödemesinin önüne geçilmiş olacaktır. ” gerekçeleri ile bozulmuştur.
Mahkeme bozma kararına uymuş, bozma doğrultusunda bilirkişiden ek rapor alarak davanın kısmen kabulüne karar vermiştir.
Hukuk Muhakemeleri Kanununda “usuli kazanılmış hak” kavramına ilişkin açık bir hüküm bulunmamaktadır.
Bu kurum, davaların uzamasını önlemek, hukuki alanda istkirar sağlamak ve kararlara karşı genel güvenin sarsılmasını önlemek amacıyla Yargıtay uygulamaları ile geliştirilmiş, öğretide kabul görmüş ve usul hukukunun vazgeçilmez, ana ilkelerinden biri haline gelmiştir. Anlam itibariyle, bir davada, mahkemenin ya da tarafların yapmış olduğu bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan hakkı ifade etmektedir.
Bir mahkemenin Yargıtay Dairesince verilen bozma kararına uyması sonunda, kendisi için o kararda gösterilen şekilde inceleme ve araştırma yaparak, yine o kararda belirtilen hukuki easaslar gereğince hüküm verme yükümlülüğü doğar. “Usuli kazanılmış hak” olarak tanımlayacağımız bu olgu mahkemeye, hükmüne uyduğu Yargıtay bozma kararında belirtilen çerçevede işlem yapma ve hüküm kurma zorunluluğu getirmektedir. (09.05.1960 gün ve 21/9 sayılı YİBK)
Mahkemenin, Yargıtay"ın bozma kararına uyulması ile bozma kararı lehine olan taraf yararına bir usuli kazanılmış hak doğabileceği gibi, bazı konuların bozma kararı kapsamı dışında kalması yolu ile de usuli kazanılmış hak gerçekleşebilir. Yargıtay tarafından bozulan bir hükmün bozma kararının kapsamı dışında kalmış olan kısımları kesinleşir. Bozma kararına uymuş olan mahkeme kesinleşen bu kısımlar hakkında yeniden inceleme yaparak karar veremez. Bir başka anlatımla, kesinleşmiş bu kısımlar, lehine olan taraf yararına usuli kazanılmış hak oluşturur. (04.02.1959 gün ve 13/5 sayılı YİBK).
Kazanılmış haklar Hukuk Devleti kavramının temelini oluşturan en önemli unsurlardandır. Kazanılmış hakları ortadan kaldırıcı nitelikte sonuçlara yol açan yorumlar Anayasa"nın 2.maddesinde açıklanan “Türkiye Cumhuriyeti sosyal bir hukuk devletidir.” hükmüne aykırılık oluşturacağı gibi toplumsal kararlılığı, hukuksal güvenceyi ortadan kaldırır, belirsizlik ortamına neden olur ve kabul edilemez.
Usuli kazanılmış hakkın hukuki sonuç doğurabilmesi için; bir davada, ya taraflar ya mahkeme ya da Yargıtay tarafından açık biçimde yapılmış olan ve istisnalar arasında sayılmayan bir usul işlemi ile taraflardan biri lehine doğmuş ve kendisine uyulması zorunlu olan bir hakkın varlığından söz edilebilmesi gerekir.
Mahkemece Dairemizin bozma ilamından önce verilen ilk kararda fazla çalışma ücretinden takdiri olarak ½ indirim yapıldığı ve bu oran davalı yararına usuli kazanılmış hak oluşturduğu halde, bozmadan sonra kurulan hükümde fazla çalışma alacağından %30 oranında indirim yapılarak karar verilmesi hatalı olmuştur.
O halde davalı vekilinin bu yöne ilişkin temyiz itirazı kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır.
SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazılı nedenlerle BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 28.01.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.