14. Hukuk Dairesi 2010/1453 E. , 2010/2622 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı tarafından, davalılar aleyhine 09.05.2003 gününde verilen dilekçe ile müdahalenin meni-kal istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın dahili davalılar bakımından kabulüne, davalı ... bakımından görev yönünden reddine dair verilen 12.02.2009 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi dahili davalılardan ... vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
_K A R A R_
Davacı, 9sayılı parsel üzerinde bulunan binada oturmakta olduğunu davalı ve sonradan davaya dahil edilenlerin 8 sayılı parselin malikleri olduğunu, bunlar tarafından yapılan garaj sebebiyle pencerelerinin kapandığını, güneş ışığının engellendiğini ileri sürerek yıkım isteğinde bulunmuştur.
Davalı, orta yerde bir garaj bulunmadığını, bahçeye duvar çekildiğini davacı malik olmadığından dava açamayacağını, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davalılardan Belediye hakkındaki davanın idari yargı yerinde görülmesi gerektiğinden bahisle görev noktasından reddine, diğer davalılar hakkındaki davanın kabulüyle komşuluk hukukuna aykırı olarak inşa edildiği saptanan, bilirkişinin 14.11.2008 tarihli rapor ve krokisinde A harfi ile gösterilen garaj duvarının yıkılması suretiyle elatmanın önlenmesine karar verilmiştir.
Hükmü, davaya dahil edilenlerden ... vekili temyiz etmiştir.
Türk Medeni Kanununun 683. maddesi; “Bir şeye malik olan kimse, hukuk düzeninin sınırları içerisinde o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir” hükmü ile malikin mülkiyet hakkını hukuksal sınırlar içinde kullanabileceğini düzenlemiştir.
Anılan kanunun taşınmaz mülkiyet hakkının kısıtlamalarını düzenleyen “komşu hakkı” bölümünde “kullanım biçimi” başlığı altında yer alan 737. maddesi; “Herkes, taşınmaz mülkiyetinden doğan yetkilerini kullanırken ve özellikle işletme faaliyetini sürdürürken, komşularını olumsuz şekilde etkileyecek taşkınlıktan kaçınmakla yükümlüdür. Özellikle; taşınmazın durumuna, niteliğine ve yerel âdete göre komşular arasında hoş görülebilecek dereceyi aşan duman, buğu, kurum, toz, koku çıkartarak, gürültü ve sarsıntı yaparak rahatsızlık vermek yasaktır. Yerel âdete uygun ve kaçınılmaz taşkınlıklardan doğan denkleştirmeye ilişkin haklar saklıdır” hükmü ile de malike, mülkün kullanılmasında komşuya zarar verecek taşkınlıklardan sakınma ödevi yükleyerek, yasal kısıtlamalardan birisini düzenlemiştir.
Taşkınlıktan amaç ise, komşuluğun olağan hoşgörü sınırlarını aşan ve komşunun kendisi ve ailesi ile taşınmazı zararına aşırı derecede etkili olabilecek iş ve eylemlerdir. Bu eylemlerin saptanmasında, taşınmazın bulunduğu yerin kullanma amacının, niteliğinin, konuya ilişkin düzenlemelerin ve yasal boşluk bulunması halinde mahalli örf ve adetlerin göz önünde tutulması gereklidir. Bu tür uyuşmazlıkların çözümünde hâkim, gerek zararı saptama, gerekse zararı giderici önlemleri bulma yönünden her somut olayın özelliğini gözetmek, tarafların yarar zarar dengelerini değerlendirmek durumundadır.
Komşuluk hukukunun öngördüğü sınırları aşan kullanım halinin saptanması halinde ise, mahkemece kurulacak hükümde zararlı davranışın giderim şeklinin ve taraf yükümlülüklerinin açıkça gösterilmesi zorunludur.
Bu ilkeler ışığında somut olaya bakıldığında;
Yukarıda belirtildiği üzere dava mülkiyet aktarımından kaynaklanan elatmanın önlenmesinden değil komşuluk hukukundan kaynaklanan elatmanın önlenmesine ilişkindir. HUMK"nun 74. maddesi gereğince hakim her iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı olup ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Yasanın 75. maddesi gereğince de hakim kanunun koyduğu ayrıcalıklar dışında iki taraftan birinin söylemediği şeyi veya iddia sebeplerini kendiliğinden nazara alamaz. Oysa hükme dayanak yapılan 14.11.2000 günlü kadastro teknisyeni tarafından düzenlenen bilirkişi raporu çekişme konusu garajın bulunduğu mahaldeki parsellerin çap kaydı esas alınarak tanzim edilmiş bu raporda komşuluk hukukuna ilişkin Türk Medeni Kanununun ilgili hükümleri üzerinde hiç durulmamış, mahkemece de anılan rapor hükme dayanak yapılmıştır. Bu saptama HUMK"nun 74 ve 75. maddeleri hükümlerine aykırıdır.
Bu durumda mahkemece yapılması gereken iş; mahallinde yeniden keşif yapılarak ve bu konuda uzman mimar bilirkişinin görüşünden yararlanılarak davalıların komşuluk hukukuna aykırı şekilde yaptığı iddia edilen garajın 9 numaralı parselde oturan davacının penceresinin kapatılması ve güneş almasının engellenmesi şeklinde bir zarar meydana getirip getirmediğini tespit etmek, zarar oluşuyorsa bunun giderilme yöntemini bilirkişiye belirletmek ve bu şekilde elde edilecek sonca uygun bir hüküm kurmak olmalıdır.
Davanın yanlış vasıflandırılması suretiyle isteğin bilirkişinin yetersiz raporuyla yazılı olduğu şekilde hükme bağlanması doğru olmadığından kararın bozulması gerekmiştir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde yatırana iadesine, 10.03.2010 gününde oybirliği ile karar verildi.