15. Ceza Dairesi 2015/7374 E. , 2018/3929 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma
HÜKÜM : Beraat
Hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan sanığın beraatine ilişkin hüküm, katılan ... vekili tarafından temyiz edilmekle, dosya incelenerek gereği düşünüldü:
Katılan ... vekilinin temyiz dilekçesinin içeriğinden, sanık ... hakkında hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçundan beraat hükmüne yönelik olduğu anlaşılmakla, bu hükümle sınırlı temyiz talebinin incelenmesinde;
Katılanların ... ile ..."nun duygusal birliktelik yaşadıkları, katılan ..."ün diğer katılan ..."nun müstehcen görüntülerini cep telefonuna video şeklinde kaydettiği, katılan ..."ün bu olaydan bir kaç ay sonra görüntülerin kayıtlı olduğu cep telefonuna 3G uygulaması yükletmek amacıyla telefon tamiri ve alım satımı işiyle uğraşan sanık ..."nın işyerine gittiği ve bu amaçla söz konusu cep telefonunu verdiği, sanık ..."nın müştekinin cep telefonunu işyerinde kullandığı bilgisayarına bağlayarak katılan ..."nun müstehcen görüntülerini içeren video kaydını kendi bilgisayarına yükleyerek, hakkında kovuşturmaya yer olmadığına dair ek karar verilen ... adına kayıtlı olan ... numaralı GSM hattından katılan ..."den 200,000 TL para talep ettiği, bu şekilde sanığın hizmet nedeniyle güveni kötüye kullanma suçunu işlediği iddia edilen olayda;
Güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için; failin bir malın zilyedi olması, malın iade edilmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere faile rızayla tevdi ve teslim edilmesi, failin kendisine verilen malı, veriliş gayesinin dışında, zilyedi olduğu malda malikmiş gibi satması, rehnetmesi tüketmesi, değiştirmesi veya bozması ve benzeri şekillerde tasarrufta bulunması ya da devir olgusunu inkar etmesi şeklinde, kendisine veya başkasına yarar sağlaması gerekmektedir. TCK’nın 155. maddesinin gerekçesinde, bu suçla mülkiyetin korunması amaçlanmaktadır. Ancak, söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen kişi (fail) arasında bir sözleşme ilişkisi mevcuttur. Bu ilişkinin gereği olarak taraflar arasında mevcut olan güvenin korunması gerekmektedir. Bu mülahazalarla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar, cezai yaptırım altına alınmıştır. Suçun konusunu oluşturan mal üzerinde belirli bir şekilde kullanmak üzere fail lehine zilyetlik tesisi gerekir. Bu nedenle, güveni kötüye kullanma suçunun oluşabilmesi için hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisinin varlığı gereklidir, açıklaması yapılmıştır.
Madde gerekçesinde de belirtildiği üzere yasa koyucu tarafından mülkiyetin korunması amacıyla getirilen güveni kötüye kullanma suçu, muhafaza etmek veya belirli bir şekilde kullanmak üzere zilyetliği kendisine devredilmiş olan taşınır veya taşınmaz bir mal üzerinde, kendisinin veya başkasının yararına olarak, zilyetliğin devri amacı dışında tasarrufta bulunulması veya bu devir olgusunun inkâr edilmesiyle oluşmaktadır. TCK’nın 155. maddesinde sözü edilen zilyetlik kavramı 4721 sayılı Medeni Kanun’un 973. maddesinde; “bir şey üzerinde fiilî hâkimiyeti bulunan kimse onun zilyedidir” şeklinde açıklanmış, asli ve fer’i zilyetlik ise Kanun’un 974. maddesinde; “Zilyet, bir sınırlı aynî hak veya bir kişisel hakkın kurulmasını ya da kullanılmasını sağlamak için şeyi başkasına teslim ederse, bunların ikisi de zilyet olur. Bir şeyde malik sıfatıyla zilyet olan aslî zilyet, diğeri fer"î zilyettir” biçiminde tanımlanmıştır. Güveni kötüye kullanma suçunda malın teslimi, belirli biçimde kullanılmak için hukuka ve yöntemine uygun, aldatılmamış özgür bir iradeye dayanılarak tesis edilmektedir. Söz konusu suçun oluşabilmesi için eşya üzerinde mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında bir sözleşme ilişkisi mevcut olmalı ve bu hukuki ilişkinin gereği olarak taraflar arasında oluşan güvenin korunması gerekmektedir. Bu amaçla, eşya üzerinde mevcut sözleşme ilişkisiyle bağdaşmayan kasıtlı tasarruflar ve devir olgusunu inkâr yasa koyucu tarafından cezai yaptırım altına alınmıştır. Eğer mülkiyet hakkına sahip olan kişi ile lehine zilyetlik tesis edilen fail arasında hukuken geçerli bir sözleşme ilişkisi yoksa usulüne uygun bir teslim olmayacağı için güveni kötüye kullanma suçu da oluşmayacaktır. Zira, hukuksal anlamda geçerli bir sözleşmeden söz edilebilmesi için tarafların iradelerinin aldatılmamış olması gerekmektedir. Ayrıca bu suçun oluşabilmesi için mağdur tarafından zilyetliğin sanığa tam bir şekilde devredilmesi gerekmektedir.
Bu hukuksal olgular ışığında somut olay değerlendirildiğinde, sanık ile katılan ... arasında zilyetliğin tesisine dair herhangi bir sözleşmenin bulunmaması, katılan ... tarafından sanığa zilyetliğinin tesisi iradesi olmaksızın geçici bir süre uygulama yapmak üzere kullanma yetkisinin verilmiş olması karşısında; tebliğnamadeki bozma yönündeki düşünceye iştirak etmeksizin, mahkemenin sanığın üzerine atılı suçu işlediğine dair sanığın cezalandırılması için her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçesine dayanan mahkemenin kabulünde bir isabetsizlik bulunmamıştır.
Yapılan yargılama sonunda, sanığın cezalandırılması için her türlü şüpheden uzak kesin ve inandırıcı delil bulunmadığı gerekçe gösterilerek mahkemece kabul ve takdir kılınmış olduğundan, katılan ... vekilinin, beraat hükmünün kanuna aykırı olduğuna ve eylemin suç teşkil ettiğine ilişkin temyiz itirazlarının reddiyle hükmün ONANMASINA, 28/05/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.