20. Ceza Dairesi 2018/1080 E. , 2019/1371 K.
"İçtihat Metni"Mahkeme : Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi
Suç : Uyuşturucu madde ticareti yapma
Hüküm : 1)Mahkûmiyet; Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi"nin 16.05.2017 tarihli 2016/90 esas ve 2017/133 sayılı kararı
2) İstinaf başvurularının esastan reddi; Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi"nin 18.07.2017 tarihli 2017/1137 esas ve 2017/1066 sayılı kararı
Temyiz incelemesi, sanık ... müdafiinin süresindeki isteği nedeniyle sanık ... yönünden duruşmalı, diğer sanıklar yönünden duruşmasız olarak yapılmıştır.
Bölge Adliye Mahkemesince verilen hüküm sanıklar ... ve ... ile sanıklar müdafiileri tarafından temyiz edilmekle, temyiz edenin sıfatı, başvurunun süresi, kararın niteliği ve temyiz sebeplerine göre sanık ... müdafii Av. ...’ın duruşma isteminin hükmolunan hapis cezasının süresi yönünden CMK’nın 299/1. maddesi uyarınca reddine karar verilerek dosya incelendi.
GEREĞİ GÖRÜŞÜLÜP DÜŞÜNÜLDÜ:
Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2016/991 sayılı emanet eşya makbuzunda belirtilen ve Emniyet Müdürlüğü deposunda muhafaza edildiği anlaşılan suça konu uyuşturucu maddenin müsaderesine her zaman karar verilmesi mümkün görülmüştür.
Sanık ...’ın tekerrüre esas alınan ilamının karar numarasının “2014/640” yerine “2015/331”olarak yazılması mahallinde düzeltilebilir yazım hatası olarak görülmüştür.
5271 sayılı CMK’nın 288.ve 294. maddelerinde yer alan düzenlemeler ile CMK’nın 289. maddesinde sayılan kesin hukuka aykırılık halleri dikkate alınarak,
Sanık ... müdafiinin; “kararın usul ve yasaya, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerine aykırı olduğunu”
Sanık ... ve müdafiinin; “sanığın samimi ikrarda bulunduğunu, adaletin tecellisine yardımcı olduğunu, etkin pişmanlık hükümlerinin uygulanması gerektiğini, verilen cezanın çok yüksek olduğunu”
Sanık ... müdafiinin; “diğer sanık ...’ın beyanının dikkate alınmadan ceza verildiğini, verilen cezanın usul ve yasaya aykırı olduğunu”,
Sanık ... müdafiinin; “sanığa verilen cezanın usul ve yasaya aykırı olduğunu” Sanık ... müdafiinin; “sanık aleyhine delil olarak hükme esas alınan telefon kayıtlarına ilişkin bilirkişi raporunun hukuka aykırı yöntemlerle elde edilmiş delile dayandığını, CMK’nın 289. maddesinde hukuka aykırı yöntemle elde edilen delilin hükme esas alınmasının kesin hukuka aykırılık hali olarak düzenlendiğini, sanığın ev ve iş yeri adreslerinde arama ve el koyma işlemi yapılmasına dair savcılık talebinin Çorlu Sulh Ceza Hakimliği tarafından reddedilmesine rağmen yapılan arama ve el koyma işlemlerinde ele geçirilen ve sanığa ait olup olmadığı tespit edilmeyen sim kartlara ilişkin kayıtların bilirkişi raporunda değerlendirmeye ve hükme esas alınmasının bozmayı gerektirdiğini, arama ve el koyma ile yakalama taleplerinin reddine rağmen yapılan işlemlerin hukuka aykırı olduğunu, ele geçirilen madde ile iddianameye esas alınan maddenin birbiriyle uyuşmadığını, hüküm fıkrası ile karar gerekçesinde uyuşturucu madde miktarının farklı belirtilerek çelişki yaratıldığını, mahkeme kararının yeterli ve inandırıcı gerekçe içermediğini, sadece şahit numune yönünden müsadere kararı verildiğini, sanığın gözaltı tarihinin karar başlığında hatalı yazıldığını, suçun TCK’nın 188/3. maddesinde belirlenen alt sınırının 10 yıl olmasına ve yerel mahkemece alt sınırdan ceza verildiği belirtilmesine karşın temel cezanın 12 yıldan hesaplandığını, sanığın üzerinde ve işyerinde herhangi bir uyuşturucu madde ele geçmediği gibi olay tarihinde Kırşehir ve Diyarbakır’da bulunmadığının sabit olduğunu, eksik soruşturma ile yetinilerek mahkûmiyet kararı verildiğini, iddianamede yer aldığı şekilde ve fakat kovuşturmada elde edilen yeni deliller tartışılmaksızın ne şekilde finanse ettiği denetime elverişli şekilde detaylandırılmaksızın, hayatın olağan akışına ve diğer sanıkların ifadeleri ile kendi içerisinde çelişki oluşturacak şekilde hüküm kurulmasının bozmayı gerektirdiğini, mahkemece samimi ikrarda bulunduğu kabul edilerek etkin pişmanlıktan faydalandırılan sanık ..."nin ifadesi gözetildiğinde sanığın suça iştirak etmediğinin sabit olduğunu, tüm dosya kapsamından sanığın diğer sanık ... ile herhangi bir irtibatının olmadığının anlaşıldığını, diğer sanık ... "nin savunması inandırıcı kabul edilerek etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanması ve fakat savunmanın sanık ... lehine olduğunun gözetilmemesi suretiyle hükümde açık çelişki yaratıldığını, sanığın borç olarak 3.000 TL para göndermekten ibaret eyleminin suç işleme kastıyla gerçekleştirildiğinin somut delil ile ispatı halinde ise, sanığın gönderdiği 3000 TL "nin sadece 2.000 TL "sinin kullanılmış olması karşısında, suçun finansmanının sanık tarafından karşılanmadığı kabul edilerek, eyleminin TCK’nın 39. maddesi kapsamında yardım etme olarak değerlendirilip değerlendirilemeyeceğinin tartışılması gerektiğini, sanığın kastının da suça yardım etmeye yönelik olup olmadığının tartışılması ve somut deliller ile gerekçelendirilmesi gerekirken sanığın asli fail olarak cezalandırılması ve TCK’nın 188/5.maddesi gereği cezada arttırım yapılmasının bozmayı gerektirdiğini” ve Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi kararının hukuka aykırı olduğunu belirtmeleri karşısında, temyiz istemlerinin CMK’nın 294/2. maddesi kapsamında olduğu ve hükmün hukuki yönüne ilişkin olduğu belirlenerek anılan sebeplere yönelik olarak yapılan incelemede;
Sanıklar hakkında uyuşturucu madde ticareti yapma suçundan kurulan hükümlere ilişkin “istinaf başvurularının esastan reddine” ilişkin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi’nin kararı hukuka uygun bulunduğundan, sanıklar ... ve ... ile sanıklar müdafilerinin yerinde görülmeyen temyiz isteklerinin CMK’nın 302/1. maddesi uyarınca
ESASTAN REDDİNE, hükmolunan ceza süresine göre sanıklar hakkındaki salıverilme istemlerinin reddine, dosyanın Kırşehir Ağır Ceza Mahkemesi"ne, kararın bir örneğinin Ankara Bölge Adliye Mahkemesi 3. Ceza Dairesi"ne gönderilmesine 06.03.2019 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
TEFHİM TUTANAĞI: 06.03.2019 tarihinde verilen bu karar Yargıtay Cumhuriyet savcısı ..."in katılımıyla ve duruşmada savunmasını yapmış bulunan sanık ... müdafii Av. ..."nun yokluğunda 14.03.2019 tarihinde, açık olarak okundu.