11. Hukuk Dairesi 2014/3263 E. , 2015/2615 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİ
Taraflar arasında görülen davada (Kapatılan) Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 14/11/2013 tarih ve 2012/245-2013/306 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davacı vekili ile davalı ... vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 10.02.2015 günü hazır bulunan davacı vekili Av. ... ile davalı ... vekili Av. ... ve davalı ... vekili Av. ... dinlenildikten sonra duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:
Davacı vekili, müvekkili şirketin davalılardan ... ve dava dışı diğer grup şirket ile birlikte müflis ..."nin Tasfiye Halinde ..."den kullanmış olduğu kredilere ilişkin genel kredi sözleşmelerini müşterek borçlu ve müteselsil kefil olarak imzaladığını, daha sonra gerek asıl borçluların gerekse müşterek borçluların içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeni ile söz konusu genel kredi sözleşmelerine ait borçlar vadelerinde ödenmeyince alacaklı Tasfiye Halinde .... tarafından gönderilen ihtarnameler ile öncelikle kredilerin kat edildiğini, ardından hem davacı şirket hem de davalılardan ... ve dava dışı borçlular hakkında ilamsız icra takibine geçildiğini, söz konusu takiplere tüm borçlular ve müşterek borçlular tarafından itiraz edilerek takiplerin durduğunu, alacaklı .... tarafından açılan itirazın iptali davalarının tümünün Asliye Ticaret Mahkemesi"nin 1999/183 Esas sayılı dosyasında birleştirildiğini, yargılamanın devam ettiği sırada müşterek borçlu müteselsil kefillerden olan davalı ..."nin itirazını geri aldığını, ardından Tasfiye Halinde ... ile diğer davalı ... arasındaki temlik işlemi ile ... .... İcra Müdürlüğü"nün 1999/18580 Esas 1999/4885 ve .... . İcra Müdürlüğü"nün 1999/2563 Esas sayılı dosyalarındaki davalı kefil ..."nin kefaletinden doğan alacağının 2.535.000 USD miktarlı kısmını ..."nin hacizli ve haczedilecek mallarından bu temlik edilen kısmi alacağı temin etmek ve bununla sınırlı olmak şartı ile ...ne temlik işleminin gerçekleştiğini, davalılardan temlik alacaklı ..."nin temlik aldığı icra dosyasındaki ...."ye ait söz konusu hacizli malları icraen satarak paraya çevirmek ve yapılacak icrai satışa söz konusu temlik alacağı tutarı olan 2.535.000 USD ile sınırlı olmak üzere iştirak etme hak ve yetkisini aşarak sanki tüm alacakları temlik almış ve icra dosyasındaki tek alacaklı kendisiymiş gibi diğer davalı ... ile birlikte danışıklı olarak usulsüz işlemler yaptığını ve hacizli üst hakkı ve tatil köyü vasfındaki taşınmazı temlik alacaklısı sıfatı ile hacizleri fek etmek sureti ile 2.535.000 USD bedelle üzerine geçirdiğini, böylece ..."nin davacı şirket ile diğer müşterek borçlular aleyhine haksız kazanç sağladığını, ...."nin gerçek değerinin çok çok altında bir değer olan 2.535.000 USD olarak gösterilen ve diğer davalı ...."ye devri sağlanan hacizli malları usulsüz olarak elden çıkartarak yaklaşık 30 milyon USD bakiye borç yükünün davacı şirket üzerine bırakıldığını, daha sonra davacı şirketin vergi daireleri ile ..., ... ve ... gibi kamu kurumlarına olan borçlarını ödeme çabasındayken ... ile 05/05/2010 tarihli 21.000.000 USD indirimli borç tutarını içeren protokol imzalandığını ve ödemenin ödeme takvimine bağlandığını, vergi dairesine olan asaleten ve kefaleten tüm borçların ödendiğini, davalılardan ..."nin ... İli ... İlçesi ... Mevkii"nde bulunan 42.049 m2"lik turizm tesis alanında sahip olduğu 1991 başlangıç tarihli üst hakkının üzerinde bulunan ...na ait ihtiyati hacizlerin kesin hacze dönüşmesinin sağlandığını ve ardından da diğer davalı ...."nin alacaklı banka ile 13/11/2012 tarihinde icra dosyalarında düzenlenen temlik tutanağı ile İcra Müdürlüğü"nün 1999/4885 esas 1999/4885 esas ve .... . İcra Müdürlüğü"nün 1999/2563 esas sayılı dosyalarında kefil olarak bulunan ... kefaletinden doğan banka alacağını 2.535.000 USD kısmını bu şirketin hacizli ve haczedilecek mallarından alacağını temin etmek ve bununla sınırlı olmak şartı ile temlik aldığını, 13/07/2002 tarihli temlik işleminin ardından davalı ...nin 06/07/2003 tarihinde .... adına kayıtlı bulunan hacizli üst hakkını üzerindeki hacizler ile birlikte tapuda önce kendi üzerine geçirdiğini ve ardından da 11/07/2003 tarihinde söz konusu taşınmaz üzerindeki tüm hacizleri icradan fek ettiğini, böylece davalılar ... ile ..."nin davacı şirket aleyhine olarak gerçekleştirdikleri bu hacizli malı kurtarma operasyonu ile değeri 2.535.000 USD"nin çok üzerinde olduğu üst hakkına konu taşınmaz üzerine bulunan tatil köyünü 2.535.000 USD gibi çok düşük bir bedel ile hacizden kurtardığını, söz konusu hacizli mallardan 2.535.000 TL"yi aşan kısmı tahsilat olarak ..."nda ödenmediğinden davacı şirketin 05/05/2010 tarihli protokol ile 21 milyon USD gibi yüksek bir tutarda kefalet yükü ile başbaşa bırakıldığını, anılan nedenlerle ... ve ....."nin haksız ve usulsüz eylem ve işlemleri sebebi ile davacı şirketin uğramış olduğu zararın tespit edilmesine, belirsiz bir alacak konumundaki alacağın tespiti ile bu alacağın zararın meydana geldiği tarihten itibaren işleyecek avans faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.
Davalı ... vekili, kredi sözleşmelerinin tümünün davacı ve diğer kefiller tarafından 1998 yılında imzalandığını, buna göre 2008 yılı itibari ile davacının iddia ettiği alacak taleplerinin 10 yıllık zamanaşımına uğradığını, davaya konu (3) icra dosyasında ..."nin kefalet borcunun ödeme ile sona erdirildiğinden davalı şirketin işbu kredi sözleşmeleri nedeni ile sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, ödeme ile borcun davalı ... açısından bankaya ve diğer müşterek ve müteselsil kefillere karşı sona erdiğini, ödemeyi yapan diğer davalı ...."nin yapılan ödeme nispetindeki bankanın haklarına halef olduğunu, bu nedenle de davanın ... açısından öncelikle husumet yönünden reddi gerektiğini, davacının usulsüz bir işlem yapıldığı iddiasında ise işbu davayı açmak yerine ... Bakanlığı ile ... arasında yapılan üst hakkı sözleşmesinin iptali ile tapudan terkinini talep etmesi gerektiğini, davacının zararın miktarını ve zararın meydana geldiği tarihi açıklayamadığını, buna ilişkin bir belge ve bilgi de sunmadığını savunarak, davanın reddini istemiştir.
Davalı .... vekili, davalının dava dışı Tasfiye Halindeki ...."ndan alacağı temlik aldığı tarihin 2002 yılı olduğunu, diğer davalı ..."ye ait üst hakkını devir aldığı tarihin ise 2003 yılı olduğunu, davanın zamanaşımına uğradığını,davalının söz konusu üst hakkını bedeli mukabilinde temlik aldığını, ani söz konusu gayrimenkulü temlik bedelinin çok üzerinde bir bedelle devraldığından davanın haksız fakirleşmesine yol açtığından söz edilemeyeceğini, tamamen 3.kişi durumunda kredi sözleşmesine taraf olmayan ve anılan sözleşmeye teminat olarak verilmiş bir malı değerinde satın alan davalının anılan zarardan sorumlu tutulmasının mümkün olmadığını, davalının gerçek değer üzerinden almış olduğu bu gayrimenkul sebebi ile 10 yıl sonra sorumlu tutulmasının hukuka aykırı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.
Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlar, bilirkişi raporu ve tüm dosya kapsamına göre, davalı ..."nin, dava dışı ... ile ... arasında imzalanan kredi sözleşmelerinin tarafı olmadığı, dolayısı ile davalı .... yönünden davacının kredi sözleşmelerine ve kefalet sözleşmesine istinaden davalı şirketten bir tazminat talebinde bulunmaya hakkının bulunmadığı, davacının ya 818 sayılı BK"nın 60. maddesinde düzenlenen haksız fiile dayalı tazminat yada yine 818 sayılı BK"nın 61-66. Maddelerinde düzenlenen sebepsiz zenginleşmeye dayalı tazminat isteminde bulunma hakkının olduğu, davacı ile davalı ... ile daha önce görülen davalarında temlik işleminin yapıldığı davacı tarafça öğrenilmiş olup buna ilişkin dosyalara dilekçeler sunduğu, kaldı ki bir an için davacı tarafın söz konusu temlik işlemini dilekçesinde belirttiği gibi dava dışı .... ile arasında akdettiği 05/05/2010 tarihinde düzenlenen borcun protokol kapsamında tespiti ve kabulüne ilişkin protokol ile birlikte öğrendiği kabul edilse dahi söz konusu protokol tarihi 05/05/2010 tarihi olup davacı en geç bu protokol tarihinde iddia ettiği haksız devri öğrendiği, dolayısı ile davacının tazminat talebi ile ilgili dava açma hakkının 818 sayılı BK"nın 60.ve 66 maddeleri uyarınca zararı ve zarar yükümlüsünü öğrendiği tarihten itibaren 1 yıl içerisinde tazminat davasını açmadığından davalı .... yönünden açılan davanın zamanaşımı sebebi ile reddine karar vermek gerektiği, diğer davalı.... yönünden ise, davacı tarafı aynı zamanda kefalet sözleşmesine dayanması ve bu davalının yükümlülüğünün kefalet sözleşmesi gereğince irdelenmesi gerektiğinden bu davalı hakkında açılan davanın tefriki ile mahkemenin ayrı esasına kaydına karar verildiği gerekçesiyle davalı ..."ye karşı açılan davanın zamanaşımı nedeniyle reddine, davalı ... aleyhine açılan davanın bu dosyadan tefriki ile mahkemenin ayrı bir esasına kaydına, yargılamanın yeni esas üzerinden yürütülmesine karar verilmiştir.
Kararı, davacı vekili ve davalı .... vekili temyiz etmiştir.
1- Davalı.... vekilinin temyiz istemi mahkemenin 27.12.2013 tarihli kararı ile,.... hakkında dosyanın esası ile ilgili karar verilmediği, sadece HMK"nın 167. maddesi hükmü uyarınca tefrik kararı verildiği, kararın ancak HMK"nın 167. ve 168. maddeleri uyarınca esas hükümle birlikte temyiz edilebileceği gerekçesiyle temyiz isteminin reddine karar verilmiştir. Oysa bu durumda temyiz isteminin reddine karar verilmesi yetkisi Dairemize ait olduğundan mahkemenin 27.12.2013 tarihli kararının bozularak ortadan kaldırılmasına ve davalı.... vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine karar vermek gerekmiştir.
2-Davalı.... vekilinin temyiz itirazlarına gelince; HMK"nın 168. maddesi hükmü uyarınca mahkemece verilen ayırma kararlarına karşı ancak hükümle birlikte temyiz yoluna başvurulabilir. Mümeyyiz davalı.... hakkında ayırma kararı verilmiş olduğundan ve bu karar o davada verilecek esas hükümle birlikte temyizi kabil olduğundan mümeyyiz davalının temyiz isteminin reddine karar vermek gerekmiştir.
3-Davacı vekilinin temyiz itirazlarına gelince; davacı, temlik alacaklısı ..."nin diğer davalı.... ile birlikte danışıklı olarak yaptıkları bir dizi usulsüz ve hukuka aykırı işlemler ile hacizli üst hakkı ve tatil köyü vasfındaki taşınmazı, temlik alacaklısı sıfatıyla değerinin çok altında bir bedelle (2.535.000 USD) üzerine geçirdiğini, ardından 11.07.2003 tarihinde sözkonusu taşınmaz üzerindeki tüm hacizleri icradan fek ettiğini, davalıların müvekkili şirket aleyhine olarak gerçekleştirdikleri bu hacizli malı kurtarma operasyonu ile müvekkilinin borç yükünü artırdıklarını ve müvekkilini zarara uğrattıklarını iddia etmiştir. Mahkemece yukarıda açıklanan gerekçelerle davanın davalı ... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine, diğer davalı.... yönünden davanın da bu dosyadan tefriki ile mahkemenin ayrı esasına kaydına karar verilmiştir.
Alacağın temliki, 818 sayılı BK"nın 162-172. maddeleri arasında düzenlenmiş olup, alacağın temliki ile alacak hakkı bunu devir alan üçüncü kişiye geçer. Alacağı temellük eden alacaklının mümessili değil, bizzat alacaklı olur. Temlik ile temlik eden, borç ilişkisinden çıkar ve onun yerine alacaklı sıfatıyla alacağı devir alan kişi geçer. Bu nedenle temlik alan alacaklı sıfatı ile, temlik edilen alacağın borçlusuna karşı haklarını ileri sürebilir. Aynı şekilde temlik alan, alacağın borçlusunun ileri sürdüğü hakların ve def’ilerin muhatabı olur. Üstelik temlik yalnız alacak hakkını geçirmez. Buna bağlı yan hakları da temlik alana geçirir. Borçlunun temellük edene karşı ileri sürebileceği def’iler arasında örnek olarak bilhassa ödemezlik def’i ile zamanaşımı def’i gösterilebilir.
Somut olayda, davalı .... kefalet sözleşmesine taraf değil ise de, kefalat sözleşmesinden doğan alacakları temlik alan sıfatı nedeniyle borçlu/kefil davacının temlik edene (Tasfiye Halinde ..."ye) karşı ileri sürebileceği tüm def’ileri (asıl aktin/kefalet sözleşmesinin) zamanaşımı süresi içinde, temlik alan ..."ye karşı da ileri sürebilir. Bu durumda mahkemece, 818 sayılı BK"da kefalet sözleşmesinden kaynaklanan uyuşmazlıklar bakımından özel bir zamanaşımı öngörülmediğinden, işbu davada aynı Yasa"nın 125. maddesinde öngörülen 10 yıllık zamanaşımı süresinin uygulanması gerektiği gözetilerek sonucuna göre karar verilmesi gerekirken, yazılı gerekçelerle davanın .... yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın davacı yararına bozulmasına karar vermek gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle davalı ... vekilinin temyiz itirazlarının itirazlarının kabulü ile mahkemenin 27.12.2013 tarihli kararının bozularak ortadan kaldırılmasına, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle, davalı... vekilinin temyiz isteminin reddine, (3) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davacı yararına BOZULMASINA, takdir olunan 1.100,00 TL duruşma vekalet ücretinin davalı ..."den alınıp davacıya verilmesine, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz edenlere iadesine, 12.02.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.