Abaküs Yazılım
Ceza Genel Kurulu
Esas No: 2017/713
Karar No: 2018/642

Yargıtay Ceza Genel Kurulu 2017/713 Esas 2018/642 Karar Sayılı İlamı

Ceza Genel Kurulu         2017/713 E.  ,  2018/642 K.

    "İçtihat Metni"


    Kararı Veren
    Yargıtay Dairesi : 12. Ceza Dairesi
    Mahkemesi :Asliye Ceza
    Sayısı : 502-525

    2863 sayılı Kanun"a muhalefet suçundan sanık ..."in beraatine ilişkin Pazar Asliye Ceza Mahkemesince verilen 26.11.2013 tarihli ve 335-803 sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 29.05.2015 tarih ve 18066-9264 sayı ile;
    “2863 sayılı Kanun"un 7. maddesinde 6498 sayılı Kanun ile getirilen değişikliğin amacının, korunması gerekli taşınmaz kültür ve tabiat varlığı ya da sit alanı olarak tescil kararlarının, ilgililerince öğrenilmesini sağlamak olduğu, başka bir deyişle, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları yönünden tebliğ; sit alanları yönünden Resmî Gazete"de yayım ve internet üzerinden duyuru kurallarının, kişilerin, sahip oldukları taşınmazların durumunu bilmelerini ve ona göre hareket etmelerini sağlama amacı taşıdığı, belirtilen kuralların, 2863 sayılı Kanun"un 65. maddesinde düzenlenen suçun oluşumu için şekil şartı niteliği bulunmayıp, aksi yöndeki kabulün 6498 sayılı Kanun"un amacına da ters düşeceği;
    Diğer yandan, 6498 sayılı Kanun ile değişik 2863 sayılı Kanun"un 7. maddesinde öngörülen "maliklere tebliğ" usulünün, bölge bazındaki tescil işlemlerinde değil, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarının tescili söz konusu olduğunda uygulanacağı, başka bir deyişle, bir bölgenin sit alanı olarak belirlenip tescil edilmesi hâlinde, o bölgede yaşayan tüm vatandaşlara tebligat yapılmak suretiyle tescil kararının duyurulması şeklinde bir yöntem izlenmeyeceği, karar Resmî Gazete"de yayımlanıp Bakanlığın internet sayfasında bir ay süre ile duyurularak, bölge halkının sit tescilinden haberdar olmasının sağlanacağı;
    Sözü edilen değişiklik öncesinde yapılan tescil işlemleri bakımından ise, tek yapı ölçeğindeki kültür ve tabiat varlıkları ile korunma alanlarına ilişkin olarak, taşınmaza ait tapu kaydının beyanlar hanesinde tescil şerhi bulunup bulunmadığına; sit alanları, tabiat varlıkları ve tek yapı ölçeğinde tescil edilen taşınmazlar da dâhil olmak üzere malikleri idarece tespit edilemeyen taşınmazlara ilişkin olarak, tescil kararının mahallinde mutat vasıtalarla ilan edilip edilmediğine bakılması gerektiği;
    Bu kapsamda somut olay değerlendirildiğinde; sanığın, Trabzon Kültür ve Tabiat Varlıklarını Koruma Kurulunun 19.05.1998 tarih ve 3148 sayılı kararı ile tescilli 3. derece doğal sit alanı içerisinde yer alan ve Kaçkar Dağları Milli Parkı sınırları içerisinde kalan Çamlıhemşin ilçesi, Ayder Yaylası Yukarıambarlık mevkisinde yapılan kontroller sırasında, sanık tarafından profil sistem demir ve beton malzeme kullanarak 1,5 katlı yapı inşa ettiğinin tespit edildiği, her ne kadar dosya kapsamında anılan Kurul kararı ve ilan tutanakları mevcut değil ise de, Dairemizce incelemesi yapılan Pazar Asliye Ceza Mahkemesine ait 2014/17907 Esas sayılı dosyada Çamlıhemşin ilçesinde sit alanına ilişkin Kurul kararının ilan edildiği gibi, sanığın savunmasında davaya konu yerin sit alanında kaldığını beyan ettiği, bu itibarla söz konusu eksikliğin esasa etkili olmadığı, yine sanığın dava konusu yapıyı Anıtlar Kurulundan aldıkları projeye uygun olarak inşa ettiklerini savunduğu, inşaat bilirkişi raporunda yapının mevcut durumunun dosya kapsamında bulunan tasdikli projeye uymadığının tespit edildiği anlaşılmakla, sanığın mahkûmiyeti yerine hatalı değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi," isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.
    Pazar (Rize) 1. Asliye Ceza Mahkemesi ise 14.10.2015 tarih ve 502-525 sayı ile bozma kararına direnerek sanığın önceki hüküm gibi beraatine karar vermiştir.
    Direnme kararına konu bu hükmün de katılan vekili ve Cumhuriyet savcısı tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 10.02.2016 tarihli ve 29145 sayılı "ret" ve "bozma" istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gelen dosya, Ceza Genel Kurulunca 07.12.2016 tarih ve 298-914 sayı ile 6763 sayılı Kanun"un 38. maddesi ile 5320 sayılı Kanun"a eklenen geçici 10. madde uyarınca kararına direnilen Daireye gönderilmiş, aynı madde uyarınca inceleme yapan Yargıtay 12. Ceza Dairesince 19.04.2017 tarih ve 131-3307 sayı ile direnme kararının yerinde görülmemesi üzerine Yargıtay Birinci Başkanlığına iade edilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
    TÜRK MİLLETİ ADINA
    CEZA GENEL KURULU KARARI
    Özel Daire ile Yerel Mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığa atılı 2863 sayılı Kanun"a muhalefet suçunun sabit olup olmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, Yargıtay İç Yönetmeliği"nin 27. maddesi uyarınca öncelikle;
    1- Katılan vekilinin temyiz isteminin süresinde olup olmadığı,
    2- Aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği,
    Hususlarının değerlendirilmesi gerekmektedir.
    Ön sorunların sırayla değerlendirilmesinde yarar bulunmaktadır.
    1- Katılan vekilinin temyiz isteminin süresinde olup olmadığı;
    İncelenen dosya kapsamından;
    Direnme kararına konu hükmün katılan vekilinin yokluğunda tefhim edildiği, gerekçeli kararın katılan vekiline 30.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği,
    UYAP sistemi kayıtlarına göre; katılan vekilinin 04.12.2015 tarihinde saat 11.02"de elektronik imza ile imzaladığı temyiz dilekçesinin oluşturulduktan sonra UYAP sistemine ilk kaydının 08.12.2015 tarihinde saat 08.37"de yapılarak elektronik olarak Yerel Mahkemeye gönderildiği, temyiz dilekçesinin aynı tarih itibarıyla Yerel Mahkemenin iş listesine düştüğü,
    Katılan vekilinin söz konusu temyiz dilekçesinin fiziki dosyada mevcut nüshasının Mahkeme Yazı İşleri Müdürü tarafından 14.12.2015 tarihinde havale edildiği,
    Anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK’nın, 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310. maddesinde, temyiz isteminin yüze karşı verilen kararlarda hükmün tefhiminden itibaren bir hafta içinde hükmü veren mahkemeye verilecek bir dilekçe ile veya zabıt kâtibine yapılacak beyanla olacağı, bu takdirde, beyanın tutanağa geçirilerek hâkime tasdik ettirileceği, yoklukta verilen kararlarda ise temyiz süresinin tebliğle başlayacağı belirtilmiştir.
    Ulusal Yargı Ağı Projesi (UYAP), Yüksek Mahkemeler de dâhil olmak üzere bütün yargı organları ile birlikte adli tıp ve icra daireleri arasında bilgi alışverişinin elektronik ortama taşınması, evrakın elektronik ortamda güvenli bir şekilde depolanması, kişilere internet üzerinden hizmet verilmesi, diğer kurumlarla elektronik ortamda hızlı, etkin ve güvenilir bilgi alışverişinin sağlanması ve bu kurumlardan istenilmesi gereken bilgilerin sistem tarafından hazır edilmesi, kısaca adalet hizmetlerinin daha hızlı ve güvenilir bir şekilde yerine getirilmesi amacıyla uygulamaya konulan bir bilişim sistemi projesidir.
    Bu doğrultuda, 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu"nun “Elektronik İşlemler” başlıklı 445. maddesinin birinci fıkrasındaki; “Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP), adalet hizmetlerinin elektronik ortamda yürütülmesi amacıyla oluşturulan bilişim sistemidir. Dava ve diğer yargılama işlemlerinin elektronik ortamda gerçekleştirildiği hâllerde UYAP kullanılarak veriler kaydedilir ve saklanır” şeklindeki düzenleme ile Ulusal Yargı Ağı Projesinin işlevi ve kullanılacağı alanlar tanımlanmıştır.
    5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu"nun, 05.07.2012 tarih ve 28344 sayılı Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren 6352 sayılı Kanun"un 95. maddesi ile eklenen "Elektronik işlemler" başlıklı 38/A maddesi ise;
    "1) Her türlü ceza muhakemesi işlemlerinde Ulusal Yargı Ağı Bilişim Sistemi (UYAP) kullanılır. Bu işlemlere ilişkin her türlü veri, bilgi, belge ve karar, UYAP vasıtasıyla işlenir, kaydedilir ve saklanır.
    2) Kanunlarda gösterilen istisnalar hariç olmak üzere, dosyalar güvenli elektronik imza kullanılarak UYAP’tan incelenebilir ve her türlü ceza muhakemesi işlemi yapılabilir.
    3) Bu Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve karar elektronik ortamda düzenlenebilir, işlenebilir, saklanabilir ve güvenli elektronik imza ile imzalanabilir.
    4) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlar diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderilir. Güvenli elektronik imza ile imzalanarak gönderilen belge veya kararlar, gerekmedikçe fiziki olarak ayrıca düzenlenmez ve ilgili kurum ve kişilere gönderilmez.
    5) Elektronik imzalı belgenin elle atılan imzalı belgeyle çelişmesi halinde UYAP’ta kayıtlı olan güvenli elektronik imzalı belge, geçerli kabul edilir.
    6) Güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararlarda, mühürleme işlemi ile kanunlarda birden fazla nüshanın düzenlenmesini öngören hükümler uygulanmaz.
    7) Zorunlu nedenlerle fiziki olarak düzenlenmiş belge veya kararlar, yetkili kişilerce taranarak UYAP’a aktarılır ve gerektiğinde ilgili birimlere elektronik ortamda gönderilir.
    8) Elektronik ortamdan fiziki örnek çıkartılması gereken hallerde tutanak veya belgenin aslının aynı olduğu belirtilerek hâkim, Cumhuriyet savcısı veya görevlendirilen yetkili kişi tarafından imzalanır ve mühürlenir.
    9) Elektronik ortamda yapılan işlemlerde süre gün sonunda biter...” şeklinde düzenlemeler içermektedir.
    06.08.2015 tarihli Resmî Gazete"de yayımlanarak yürürlüğe giren Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik"in “UYAP"ın kullanılması” başlıklı 5. maddesinin 5 ve 6. fıkraları da;
    “Taraf ve vekilleri ile diğer ilgililer güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilirler.
    Gelen evraktan sorumlu personel, UYAP üzerinden birimlere gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhâl ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktarır. Onay gerektiren evrak ilgilinin iş listesine yönlendirilir.” şeklinde düzenlenmiştir.
    Elektronik imza, sanal (elektronik) ortamda bulunan belgenin doğruluğunu, bütünlüğünü koruyan ve beyan sahibinin bu belgenin içeriğini kabul edip onayladığını belirtmesine, diğer bir ifade ile imzalamasına imkân tanıyan bir teknik terim olup, el yazısı ile imzanın elektronik ortamdaki karşılığıdır. Elektronik imza, el yazısı ile imzanın gerek fonksiyonel gerekse hukuki anlamdaki fonksiyonlarını tam anlamıyla yerine getirdiği gibi gönderilen bilgilerin veya verilerin kesinlikle o kişi tarafından gönderildiğini teyit etmesi, klasik imzadaki gibi taklit edilme olasılığının büyük oranda ortadan kalkması, bir kullanıcı tarafından gönderilen bilgilerin veya verilerin bir başkasının eline geçmesini veya değiştirilmesini engellemesi, gönderilen bilgi ve verilerin içeriğinin gönderici veya alıcı tarafından inkâr edilememesi, gönderimden sonra içeriğinin değiştirilememesi, uyuşmazlık halinde elektronik belgenin bir kopyasının da onay kurumunda olması, gönderilen verilerin tarih açısından damgalanması gibi ıslak imzalı belgeye göre birçok avantaja da sahiptir. (Belgelerde Sahtecilik Suçları, Kubilay Taşdemir, Ankara, 2013, s.294-297.)
    5271 sayılı CMK"nın 6352 sayılı Kanun"un 95. maddesi ile eklenen 38/A maddesinin üçüncü fıkrasında aynı Kanun kapsamında fiziki olarak hazırlanması öngörülen her türlü belge ve kararın elektronik ortamda düzenlenebileceği, işlenebileceği, saklanabileceği ve güvenli elektronik imza ile imzalanabileceği, dördüncü fıkrasında ise, güvenli elektronik imza ile imzalanan belge ve kararların diğer kişi veya kurumlara elektronik ortamda gönderileceği, Bölge Adliye ve Adlî Yargı İlk Derece Mahkemeleri İle Cumhuriyet Başsavcılıkları İdarî ve Yazı İşleri Hizmetlerinin Yürütülmesine Dair Yönetmelik"in 5. maddesinin 5. fıkrasında taraf ve vekilleri ile diğer ilgililerin güvenli elektronik imza ile imzalamak suretiyle UYAP vasıtasıyla birimlere elektronik ortamda bilgi ve belge gönderebilecekleri, 6. fıkrasında da gelen evraktan sorumlu personelin UYAP üzerinden birimlere gönderilen ve iş listesine düşen belgeleri derhâl ilgili kişiye ya da doğrudan dosyasına aktaracakları, onay gerektiren evrakın ilgilinin iş listesine yönlendirileceği hüküm altına alınmıştır.
    Bu düzenlemeler karşısında, temyiz evrakının güvenli elektronik imza ile imzalanıp UYAP sistemine kaydedildikten ve elektronik ortamda mahkemeye gönderildikten sonra hâkiminin ekranına onay için yönlendirilmesi gerekecek olup elektronik imza ile imzalanmasına rağmen 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre içerisinde UYAP sistemine kaydedilip elektronik ortamda mahkemeye gönderilmeyen temyiz evrakının süresinde yapılmış bir temyiz başvurusu olarak nitelendirilmesi mümkün değildir. Bu nedenle temyiz tarihinin, temyiz evrakının elektronik imza ile imzalanmış olması kaydıyla UYAP sistemine kaydedilip elektronik ortamda gönderildiği tarih olduğu, yasal temyiz süresi içerisinde elektronik imza ile imzalanarak elektronik ortamda gönderilmeyen temyiz istemlerinin süresinde olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu açıklamalar ışığında ön soruna ilişkin uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
    Gerekçeli kararın katılan vekiline 30.11.2015 tarihinde tebliğ edildiği, katılan vekilince 04.12.2015 tarihinde elektronik imza ile imzalanan temyiz dilekçesinin UYAP sistemine ilk kaydının 08.12.2015 tarihinde oluşturulduğu ve aynı tarihte elektronik ortamda Yerel Mahkemeye gönderildiği anlaşılmakla; katılan vekili 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310. maddesinde öngörülen bir haftalık yasal süre içerisinde temyiz dilekçesini UYAP sistemi üzerinden göndermemiş olup 08.12.2015 tarihinde UYAP sistemine kaydedilerek elektronik ortamda gönderilen temyiz talebinin süresinde olmadığı kabul edilmelidir.
    Bu itibarla, katılan vekilinin kanuni süreden sonra gerçekleşen temyiz talebinin 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310 ve 317. maddeleri gereğince reddine karar verilmelidir.
    Katılan vekilinin temyiz isteminin süresinde olmadığı sonucuna ulaşılmakla, sanık hakkındaki beraat hükmünün Cumhuriyet savcısının temyiz itirazları ile sınırlı olarak incelenmesi gerekmektedir.
    2- Aleyhe olan bozma kararına karşı sanığın beyanı alınmadan direnme kararı verilip verilemeyeceği;
    İncelenen dosya kapsamından;
    Yerel Mahkemece, bozma sonrası yapılan yargılamada, bozma kararı ve duruşma günü davetiyesinin sanık ... müdafisine tebliğ edildiği, sanığın tebliğe rağmen duruşmaya gelmemesi üzerine, aleyhine olan bozma kararına karşı diyecekleri sorulmadan sanık müdafisinin beyanlarıyla yetinilerek direnme kararı verildiği anlaşılmaktadır.
    1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/2. maddesine göre, hükmün aleyhe bozulması hâlinde davaya yeniden bakacak mahkemece, sanıktan bozmaya karşı diyeceğinin sorulması zorunludur. Aynı kurala 5271 sayılı CMK"nın 307/2. maddesinde de yer verilmiş olup anılan bu kanun hükümleri uyarınca sanığa, bozmada belirtilen ve aleyhinde sonuç doğurabilecek olan hususlarda beyanda bulunma, kendisini savunma ve bu konudaki delillerini sunma imkânı tanınmalıdır. Bu düzenleme, savunma hakkının sınırlanamayacağı ilkesine dayandığından, uyulmasında zorunluluk bulunan emredici kurallardandır.
    Bu zorunluluk beraat hükmüne yönelik bozma kararına direnilmesi hâlinde de geçerlidir. Zira Ceza Genel Kurulunca yapılacak inceleme sonucunda Özel Dairenin aleyhe bozması isabetli bulunup Yerel Mahkeme hükmünün bozulması mümkündür. 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 326/3. maddesine göre ısrar üzerine Yargıtay Ceza Genel Kurulunca verilen kararlara uymak mecburidir. Bu durumda sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyeceği sorulmadan beraat hükmüne yönelik bozma kararına direnilebileceğinin kabulü savunma hakkının kısıtlanması sonucunu doğurabilecektir. Savunma hakkı, sanığın en önemli hakkı olup bu hakkın sınırlanması 1412 sayılı CMUK"nın 308/8. maddesi uyarınca mutlak bozma nedenidir. Nitekim Ceza Genel Kurulunun duraksamasız uygulamaları da ısrar edilen önceki hüküm beraat dahi olsa sanıktan aleyhe bozmaya karşı diyecekleri sorulmadan direnme kararı verilemeyeceği yönündedir.
    Bu itibarla, Yerel Mahkemenin direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden, sair yönleri incelenmeksizin bozulmasına karar verilmelidir.
    SONUÇ:
    Açıklanan nedenlerle;
    1- Katılan vekilinin kanuni süreden sonra gerçekleşen temyiz talebinin 1412 sayılı CMUK"nın 5320 sayılı Kanun"un 8. maddesi uyarınca karar tarihi itibarıyla uygulanması gereken 310 ve 317. maddeleri gereğince REDDİNE,
    2- Pazar (Rize) 1. Asliye Ceza Mahkemesinin 14.10.2015 tarihli ve 502-525 sayılı direnme kararına konu hükmünün, aleyhe olan bozmaya karşı sanığın beyanı alınmadan yargılamaya devam edilerek hüküm kurulması isabetsizliğinden sair yönleri incelenmeksizin BOZULMASINA,
    3- Dosyanın, mahalline iadesi için Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİ EDİLMESİNE, 13.12.2018 tarihinde yapılan müzakerede her iki uyuşmazlık yönünden oy birliğiyle karar verildi.

    Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.

    Son Eklenen İçtihatlar   AYM Kararları   Danıştay Kararları   Uyuşmazlık M. Kararları   Ceza Genel Kurulu Kararları   1. Ceza Dairesi Kararları   2. Ceza Dairesi Kararları   3. Ceza Dairesi Kararları   4. Ceza Dairesi Kararları   5. Ceza Dairesi Kararları   6. Ceza Dairesi Kararları   7. Ceza Dairesi Kararları   8. Ceza Dairesi Kararları   9. Ceza Dairesi Kararları   10. Ceza Dairesi Kararları   11. Ceza Dairesi Kararları   12. Ceza Dairesi Kararları   13. Ceza Dairesi Kararları   14. Ceza Dairesi Kararları   15. Ceza Dairesi Kararları   16. Ceza Dairesi Kararları   17. Ceza Dairesi Kararları   18. Ceza Dairesi Kararları   19. Ceza Dairesi Kararları   20. Ceza Dairesi Kararları   21. Ceza Dairesi Kararları   22. Ceza Dairesi Kararları   23. Ceza Dairesi Kararları   Hukuk Genel Kurulu Kararları   1. Hukuk Dairesi Kararları   2. Hukuk Dairesi Kararları   3. Hukuk Dairesi Kararları   4. Hukuk Dairesi Kararları   5. Hukuk Dairesi Kararları   6. Hukuk Dairesi Kararları   7. Hukuk Dairesi Kararları   8. Hukuk Dairesi Kararları   9. Hukuk Dairesi Kararları   10. Hukuk Dairesi Kararları   11. Hukuk Dairesi Kararları   12. Hukuk Dairesi Kararları   13. Hukuk Dairesi Kararları   14. Hukuk Dairesi Kararları   15. Hukuk Dairesi Kararları   16. Hukuk Dairesi Kararları   17. Hukuk Dairesi Kararları   18. Hukuk Dairesi Kararları   19. Hukuk Dairesi Kararları   20. Hukuk Dairesi Kararları   21. Hukuk Dairesi Kararları   22. Hukuk Dairesi Kararları   23. Hukuk Dairesi Kararları   BAM Hukuk M. Kararları   Yerel Mah. Kararları  


    Avukat Web Sitesi