
Esas No: 2010/1947
Karar No: 2010/2580
Karar Tarihi: 10.03.2010
Yargıtay 14. Hukuk Dairesi 2010/1947 Esas 2010/2580 Karar Sayılı İlamı
"İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Davacı vekili tarafından, davalılar aleyhine 10.10.2003 gününde verilen dilekçe ile tapu iptali ve mer"a olarak sınırlandırma istenmesi üzerine yapılan duruşma sonunda; davanın reddine dair verilen 20.04.2006 günlü hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı vekili tarafından istenilmekle süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya ve içerisindeki bütün kağıtlar incelenerek gereği düşünüldü:
K A R A R
Davacı Hazine, dava konusu 122 ada 3 parsel sayılı taşınmazın evveliyatının mer’a olduğunu, zilyetlikle kazanılmasının mümkün olmadığını ileri sürerek, davalı adına olan tapu kaydının iptali ile mer’a olarak sınırlandırılarak özel sicile yazılmasını istemiştir.
Mahkemece, çekişme konusu taşınmazın mer’a niteliğinde bulunmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş, hükmü davacı vekili temyiz etmiştir.
Dava, çekişme konusu taşınmazın evveliyatının mer’a olduğu iddiasına dayalı tapu iptali ve mer’a olarak sınırlandırılması istemine ilişkindir.
Kadastro Kanununun 12. maddesi “30 günlük ilan süresi geçtikten sonra, dava açılmayan kadastro tutanaklarına ait sınırlandırma ve tespitler kesinleşir.
Kadastro müdürü tarafından onaylanarak kesinleşen tutanaklar ile kadastro mahkemesinin kesinleşmiş kararları; kesinleşme tarihleri tescil tarihi olarak gösterilmek suretiyle en geç 3 ay içinde tapu kütüklerine kaydedilir.
Bu tutanaklarda belirtilen haklara, sınırlandırma ve tespitlere ait tutanakların kesinleştiği tarihten itibaren on yıl geçtikten sonra, kadastrodan önceki hukuki sebeplere dayanarak itiraz olunamaz ve dava açılamaz…” hükmünü içermektedir.
25.02.2009 tarihinde kabul edilerek 14.03.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Kanunun 2. maddesi ile, 3402 sayılı Kadastro Kanununun 12. maddesinin 3. fıkrasına “Bu hüküm, iddia ve taşınmazın niteliğine yahut Devlet veya diğer kamu tüzel kişileri dahil tarafların sıfatına bakılmaksızın uygulanır” hükmü eklenmiştir.
Diğer taraftan, 5841 Sayılı Kanununun 3. maddesi ile de, 3402 Sayılı Kadastro Kanununa geçici 10. madde eklenmiştir. Bu madde ise “bu kanunun 12. maddesinin 3.fıkrası hükmü, Devletin hüküm ve tasarrufu altında olduğu iddiası ile yürürlük tarihinden önce açılmış ve henüz hükme bağlanmamış olan davalarda dahi uygulanır” kuralını getirmiştir.
Somut olayda, çekişme konusu 122 ada 3 parsel sayılı taşınmaz 14.09.1991 tarihinde kadastro nedeni ile davalıların murisi adına kayıtlıdır. Davacı, taşınmazın kadim mer’a olduğu iddiası ile 10.10.2003 tarihinde dava açmıştır. Görülüyor ki, 10 yıllık hak düşürücü süre davanın açıldığı tarih itibariyle geçmiştir. Bu nedenle mahkemece, taşınmazın tescili ile dava tarihi arasında 10 yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği gerekçesi ile davanın reddi gerekirken taşınmazın mer’a olmadığı gerekçesi ile reddi doğru görülmemiş ise de, davanın reddi sonucu itibariyle doğru bulunduğundan, HUMK. nun 438/son maddesi uyarınca hükmün onanması gerekmiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle davacı vekilinin temyiz itirazlarının reddi ile, hükmün gerekçesinin DEĞİŞTİRİLMİŞ ve DÜZELTİLMİŞ bu şekli ile ONANMASINA, 10.03.2010 tarihinde oybirliği ile karar verildi.