19. Ceza Dairesi 2017/6198 E. , 2018/1815 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇ : 6831 Sayılı Kanuna Aykırılık
HÜKÜM : Mahkumiyet
Yerel Mahkemece bozma üzerine verilen hükümler temyiz edilmekle; başvurunun süresi, kararın niteliği ve suç tarihine göre dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü:
Temyiz isteğinin reddi nedenleri bulunmadığından işin esasına geçildi.
Vicdani kanının oluştuğu duruşma sürecini yansıtan tutanaklar, belgeler ve gerekçe içeriğine göre yapılan incelemede;
5237 sayılı TCK"nın 43/1. maddesi uyarınca zincirleme suç hükümlerinin uygulanabilmesi için;
1- )Aynı suçun değişik zamanlarda birden fazla işlenmesi,
2- )İşlenen suçların mağdurlarının aynı kişi olması,
3-) Bu suçların aynı suç işleme kararı altında işlenmesi gerekmektedir.
Zincirleme suçun ilk iki unsuru açısından gerek uygulamada gerekse öğretide herhangi bir tartışmanının yaşanmamasına karşın, üçüncü unsur olan “aynı suç işleme kararı” üzerinde yaşanan tartışmalardan dolayı ayrıntılı olarak durulmasında yarar bulunmaktadır.
Failin iç dünyasını ilgilendiren “suç işleme kararının” varlığının her olayın özelliğine göre suçun işleniş biçimi, suçun işlenmesindeki özellikler, fiillerin işlendikleri yer ve işlenme zamanı, fiiller arasında geçen süre, korunan değer ve yarar, hareketin yöneldiği maddi konunun niteliği, olayların oluşum ve gelişimi ile dış dünyaya yansıyan diğer tüm özellikler birlikte değerlendirilerek belirlenmesi gerekecektir.
Görüldüğü üzere, zincirleme suçun oluşumu için işlenen suçlar arasında ne kadar zaman geçmesi gerektiği konusunda genel ve mutlak bir kural koymak mümkün olmadığından, hangi süre içerisinde işlenirse işlensin, işlenen suç başlangıçtaki genel niyete veya suç işleme konusundaki tek karara dayanıyor ise zincirleme suç hükümleri uygulanacak; ancak işlenen suç, failin yeni bir suç işleme kararına dayanıyorsa artık zincirleme suç söz konusu olmayacaktır.
Zincirleme suça ilişkin bu genel açıklamalardan sonra ayrı yerlerde işlenen suçlardan dolayı zincirleme suç hükümlerinin uygulanıp uygulanamayacağının yerleşik uygulamalarda ve öğretide nasıl karşılık bulduğunun kısaca açıklanması gerekmektedir.
Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulunun 15/03/2016 gün, 2014/847 E-2016/128 K sayılı ilamında; Erzincan ve Van illerinde aynı gün gerçekleşen uyuşturucu madde ticareti suçlarından dolayı, Yargıtay Yüksek 20. Ceza Dairesinin 2015/1878 E-2015/887 K sayılı ilamında; Kırşehir ve Kilis illerinde işlenen uyuşturucu madde ticareti yapmak suçundan; Yargıtay Yüksek 8. Ceza Dairesinin 2013/16415 E-2014/22402 K sayılı ilamında; Kredi kartının kötüye kullanılması suçunda, hesap ekstresinde sahte kartla farklı tarihlerde ve farklı yerlerde alışveriş yapması eylemleri nedeniyle; Yargıtay Yüksek 10. Ceza Dairesinen 2011/19805 E-2012/14867 K sayılı ilamında; Bir suç işleme kararının icrası kapsamında, farklı yerlerdeki iki bahçeye kenevir eken sanık hakkında;
Zincirleme suç hükümlerinin uygulanabileceği kabul edilerek eylemlerin farklı yerlerde işlenmesinin diğer koşulların da bulunması halinde zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmeyeceği çok net bir şekilde açıklanmıştır.
Doktrinde ise Prof.Dr. ... tarafından; “suçların farklı yerlerde işlenmeleri, aynı suç işleme kararının bulunmadığını gösteren kesin bir delil olamaz” şeklindeki açıklama ile farklı suç yerlerinin zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel olarak görülmediği çok net bir şekilde belirtilmiştir.
Doktrinde ve uygulamada benimsenen ana ilkeler ışığında somut olayımıza baktığımızda; Gölbaşı ilçesi, Küçükören köyü sınırları içerisinde; 11/11/2010-26/11/2010 tarihlerinde farklı bölmelerde yer alan alanlarda ağaç kestiğinden bahisle üç ayrı kamu davasının açıldığı, yargılamaya konu edilen eylemler arasında 15 günlük bir süre bulunduğu ve kesim yapılan yerlerinin aynı köy sınırları içerisinde yer aldığı, eylemler arasında geçen sürenin suç kastının yenilendiğini gösterecek kadar uzun bir süre olmadığı gibi aynı ilçe hatta aynı köy sınırları içerisindeki üç farklı yer arasındaki uzaklığın da suç işleme kararının yenilendiğini gösterecek kadar uzak bir mesafe olmadığı tartışmayı gerektirmeyecek kadar açıktır.
Ayrı yerlerde işlenen eylemlerden dolayı suç işleme kararının değiştiğinden bahisle zincirleme suç hükümlerinin uygulanamayacağının kabul edilmesi, failin iç dünyasını ilgilendiren suç işleme kararının idare tarafından çeşitli nedenlerle çizilen sınırlara bağlanması ve bunun doğal sonucu olarak kanunda mevcut olmayan bir sınırlamanın, dolaylı olarak idare tarafından çizilen suni bir sınırlandırılmaya tabi tutulması, bir başka deyişle idareye suç ihdas etme yetkisinin tanınması anlamına gelir ki buna evrensel hiç bir hukuk sisteminin izin vermeyeceği açıktır. Zaman zaman suç işlenen yerlerin aynı idari birimde yer almasına karşın, aradaki mesafenin farklı idari birimlere göre daha uzak olma ihtimali de mevcuttur. Örneğin aynı idari birimde 4 kilometrelik mesafede bulunan iki farklı yerlerde işlenen suçlara zincirleme suç hükümleri uygulanırken 100 metre mesafede yer alan iki ayrı yerde işlenen suçların bağımsız suç olarak kabul edilmesinin, ceza hukukunun en temel ilkelerinden birisi olan hakkaniyet ilkesine aykırı olacağı gibi ceza hukukunun olmazsa olmazı olan kanunilik ilkesini de aykırı olacağı açıktır. Yargıtay Yüksek Ceza Genel Kurulu tarafından Erzincan ve Van illeri arasındaki mesafe, zincirleme suç hükümlerinin uygulanmasına engel olarak görülmemiş, yine farklı idari birimlerde işlenen eylemlerden dolayı zincirleme suç hükümlerinin uygulanabileceği, Yüksek Yargıtayın çeşitli daireleri tarafından da kabul edilmiştir.
Yukarıda ayrıntılı bir şekilde açıklandığı üzere; yaklaşık 15 günlük süre içerisinde; aynı köy sınırları içerisinde üç farklı yerde işlenen eylemlerden dolayı 6831 sayılı Orman Kanununun 91/1-2, 91/4, TCK"nın 43/1. Maddeleri uyarınca mahkumiyet kararı verilmesi gerekirken; farklı tarihlerde farklı bölümlerde kesim yapan sanık hakkında üç ayrı suçtan mahkumiyet kararı verilmesi,
Kanuna aykırı ve sanığın temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden tebliğnameye aykırı olarak, HÜKÜMLERİN 5320 sayılı Kanun"un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK"nın 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA, yargılamanın bozma öncesi aşamadan başlayarak sürdürülüp sonuçlandırılmak üzere dosyanın mahkemesine gönderilmesine, 21/02/2018 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.