20. Hukuk Dairesi 2016/8836 E. , 2016/9360 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davacı Orman Yönetimi ve bir kısım davalılar vekili tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
... köyü çalışma alanında ve ... ve müşterekleri adına tapuda kayıtlı bulunan eski 286 parsel sayılı 21.360,00 m2 yüzölçümündeki taşınmaz, dava tarihinden sonra 2013 yılında 3402 sayılı Kadastro Kanununun 22/2-a maddesi uyarınca yapılan uygulama kadastrosu sırasında 104 ada 3 parsel numarasıyla 23395,55 m² yüzölçümlü olarak tespit ve tescil edilmiştir.
Davacı Orman Yönetimi 10/08/2012 günlü dilekçesi ile, taşınmazın dava dilekçesinde koordinatları belirtilen kısmının 10.08.2006 tarihinde askı ilânına çıkartılarak kesinleşen orman tahdit sınırları içresinde kaldığı iddiasıyla tapu kaydının iptalini istemiştir.
Mahkemece; davanın kabulü ile, ... ili, Merkez ..., ... köyü eski 286 parsel yeni 104 ada 3 parsel sayılı taşınmazın bilirkişi raporunda ekli krokide (B) harfi ile işaretli 6.276,99 m2"lik kısmının tapu kaydının iptali ile orman vasfında Hazine adına tapuya kayıt ve tesciline karar verilmiş; hüküm, davacı Orman Yönetimi ve bir kısım davalılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, kesinleşen tahdide dayalı tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yerde genel arazi kadastrosu 766 sayılı Kanuna göre 1969-1970 yıllarında yapılarak kesinleşmiştir. Kadastro tesbit tarihinden sonra ve dava tarihinden önce 10.08.2006 tarihinde askı ilânına çıkartılarak kesinleşen orman kadastrosu bulunmaktadır.
Yargılamanın devamı sırasında; 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereği uygulama (yenileme) kadastrosu yapılmış, 27.12.2013 - 27.01.2014 tarihleri arasında ilân edilerek kesinleşmiştir.
1) Davacı Orman Yönetiminin temyiz itirazları yönünden;
Davacı Orman Yönetimi tarafından, taşınmazın orman kadastro sınırları içinde kalan kısmının tapu kaydının iptali ve orman niteliğiyle Hazine adına tapuya tescili istemiyle dava açıldığı, mahkemece davacının tapu iptali ve tescil talebinin kabulüne karar verildiği anlaşılmaktadır.
Davanın kabulüne karar verildiğinden, 19.01.2011 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6099 sayılı Kanun uyarınca Orman Yönetiminden harç alınmasına yer olmadığına ve istek halinde dava açarken alınan başvurma harcı ile peşin harcın davacı Orman Yönetimine iadesine karar verilmesi gerekirken, Orman Yönetiminden nisbi harç alınmasına karar verilmesi doğru görülmemiş ve bozmayı gerektirmiştir.
2) Davalılar vekilinin temyiz itirazları yönünden;
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş ise de, eksik inceleme ile hüküm kurulmuştur. Şöyle ki; 21.360,00 m2 yüzölçümlü 286 parsel sayılı taşınmaz, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereği yapılan uygulama (yenileme) kadastrosuna tâbi tutulmuş ve bu çalışmada 23.395,55 m2 yüzölçümü ve 104 ada 3 sayılı parsel olarak tespit edilerek tapuya tescil edilmiştir. Yapılan bu çalışmalar ile; dava konusu taşınmazın kadastro pafta sınırlarında değişiklik olmuş, yüzölçümü ise, 2035,55 m2 artmıştır. 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereği yapılan çalışmalar sırasında dava konusu taşınmaz için düzenlenen uygulama tutanağı, dava konusu taşınmazın davalı olduğu gözardı edilerek kesinleştirilmiş ve dava konusu taşınmaz 104 ada 3 parsel sayısı ile tapuya kaydedilmiş ise de, çalışmanın yapıldığı tarihte taşınmaz davalı olduğu için yapılan bu tescil işlemi hukukî değer taşımayacaktır.
Davacı Orman Yönetiminin, kesinleşen orman tahdidine dayalı olarak açtığı tapu iptali ve tescil davası; yargılamanın devamı sırasında, 3402 sayılı Kanunun 22/2-a maddesi gereği yenileme çalışmalarının yapılmış olması ve dava konusu taşınmaz hakkında uygulama tutanağı düzenlenmiş olması nedeni ile aynı zamanda bu uygulama (yenileme) kadastrosuna itiraz davasına da dönüşmüştür. Çünkü, yapılan bu kadastro çalışmaları ile dava konusu taşınmazın kadastro paftasındaki çapında değişiklik olmuş, taşınmazın orman sınırı içinde kalan kısımları farklılaşmıştır. Mülkiyete yönelik uyuşmazlığın çözümü, yapılan uygulama kadastrosu sonucu tesis edilen yeni paftaların kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığı ön koşuluna bağlı hale gelmiştir.
Dava konusu taşınmaz için yapılan uygulama çalışmalarının kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun olup olmadığına ilişkin uyuşmazlığın çözümü konusunda görevli mahkeme ise; dava konusu taşınmaz için kadastro (uygulama) tutanağı tutulmuş olması nedeni ile kadastro mahkemesi olacaktır.
Açıklanan tüm bu nedenlerle; tapu iptali ve tescil davası iken aynı zamanda uygulama kadastrosuna itiraz davasına da dönüşen bu dava için; uygulama kadastrosuna itiraza ilişkin dava tefrik edilip mülkiyete yönelik dava elde tutularak, uygulama kadastrosuna itiraz davası için kadastro mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik kararı verilmeli, kadastro mahkemesinde; uygulama kadastrosu sonucu tesis edilen yeni paftaların kanun ve yönetmelik hükümlerine uygun yapılmadığına ilişkin uyuşmazlık çözüldükten sonra genel mahkemede mülkiyete yönelik tapu iptali ve tescil davası görülerek sonuca göre karar verilmelidir.
Bundan ayrı olarak, 15/07/2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren, 6831 sayılı Orman Kanununa Göre Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 30. maddesinde "Bir Belde veya köyde çalışmaya başlayan orman kadastro komisyonunca, belde veya köyde 4785 sayılı Kanunun yürürlüğe girmesinden sonra tapulama yapılmış ise; orman hudutları ile ilgili harita örneklerini kadastro müdürlüğünden alarak sınırlama yapılacak ormanlarda, tapulamaca yapılan tespit, vasıf tayini yönünden bu Yönetmelikte belirtilen kriterlere uygun olduğu takdirde tapulama ile uyuşmazlığa meydan vermeyecek şekilde orman sınırlamasına devam edilir.
Tapulama yapılmış yerlerde yapılacak orman kadastro çalışmalarında tapulama tespitlerine aynen uyulduğunda ve ölçme yapmaya lüzum kalmadığı tespit edildiğinde; tapulama sınır ve ölçülerinin aynen kabul edildiği yazılmak ve ayrıntılı tutanak tutulmak suretiyle tapulamaca tespit edilen sınırlar, orman sınırı kabul edilerek haritasında işaretlenir.
Tapulama ve kadastrosu yapılmış yerlerde, tapulama parselleri, orman kadastro haritalarında mutlaka gösterilir." düzenlemesi yer almaktadır.
Çekişmeli taşınmazın bulunduğu yörede tapulama çalışmaları, 4785 sayılı Kanun yürürlüğe girdikten sonra, 1969-1970 yıllarında yapılıp ilân edilerek kesinleştiğinden, yörede 10.08.2006 tarihinde ilân edilen orman kadastrosunun, kadastro parsel sınırları gözetilerek yapılması anılan yönetmelik maddesi gereğidir.
Dosya kapsamında orman bilirkişisi tarafından düzenlenen raporda; çekişmeli taşınmazın (B) harfli bölümünün kesinleşen orman kadastrosu sınırları içinde bırakıldığı bildirilmişse de, orman kadastro çalışma tutanaklarının incelenmesinde; orman sınır hattının,
dava konusu parselin sınırından geçirildiği, tutanaklar uygulanmadığı için, orman bilirkişi raporunun hükme yeterli olmadığı, orman kadastrosu yapılırken tapulama çalışmaları sonucu oluşan parsel sınırlarının takip edildiği belirtilmesine rağmen, taşınmazın kısmen tahdit içinde kaldığının bildirilmesinin çelişki yarattığı, taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosya kapsamına alınmadığından harita ile çalışma tutanaklarının uygunluğunun da denetlenemediği anlaşılmıştır. Eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulamaz.
Bu nedenlerle; mahkemece, çekişmeli taşınmaz ve geniş çevresini gösterir orjinal kadastro paftası, taşınmazın bulunduğu yeri orman tahdit sınır noktalarıyla birlikte gösterir onaylı orman tahdit harita örneği dosya içine alınarak, önceki bilirkişiler dışında halen ... Bakanlığı (... Bakanlığı) ve bağlı birimlerinde görev yapmayan bu konuda uzman orman mühendisleri arasından seçilecek bir orman yüksek mühendisi veya mühendisi ve bir harita mühendisinden veya olmadığı takdirde bir tapu fen memurundan oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla yeniden yapılacak keşifte 2 Eylül 1986 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan 6831 sayılı Orman Kanununa göre Orman Kadastrosu ve aynı Kanunun 2/B Maddesinin Uygulanması Hakkındaki Yönetmeliğin 54. maddesi uyarınca hazırlanan Orman Kadastrosu Teknik İzahnamesinin 49. maddesinde yazılı “orman sınır noktası ve hatların uygulanmasında tutanaklardan, orman kadastro haritasından, hava fotoğraflarından, varsa ölçü karnelerinden, nirengi, poligon, röper noktalarından yararlanılır, sınırlama tutanakları ile orman kadastro haritaları arasında çekişme olduğunda ölçü değerleri ve tutanaktaki ifadeler arazinin durumuna göre incelenir, hangisi daha çok uyum gösteriyorsa ve gerçek duruma uygun ise o esas alınır.” hükmü ile 15.07.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanan Orman Kadastrosunun Uygulanması Hakkında Yönetmeliğin “Teknik İşler” başlıklı Dokuzuncu Bölümünde yazılı esaslar göz önünde bulundurularak uygulama yapılmalı, yerel bilirkişi beyanlarına başvurularak yerinde bulunmayan orman sınır noktaları, bulunanlardan hareketle tutanak ve haritalarda yazılı mevkii, yer, kişi isimleri ile açı ve mesafelere göre, orman kadastrosunun uygulama tutanak ve haritalarının düzenlenmesinde kullanılan hava fotoğrafları ve memleket haritalarından yararlanılarak, değişik açı ve uzaklıklardaki en az 6-7 adet orman sınır noktası bulunup röperlenmeli, anlatılan yöntemle bulunan orman kadastrosu uygulaması ile ilgili sınır noktaları aynı ölçeğe çevrilerek, çekişmeli taşınmazın orman kadastrosu haritasına göre konumu genel kadastro paftası üzerinde, ayrı renkli kalemlerle gösterilip keşfi izleme olanağı sağlanmalı, aynı ya da yakın orman sınır hatlarında, dava konusu edilen parseller varsa, bunların tümü birleşik harita üzerinde gösterilerek, çekişmeli taşınmazın, orman kadastrosu çalışmasındaki durumunun gösterildiği, bilirkişilerden müşterek imzalı rapor ve kroki alınmalı, orman kadastrosuna ilişkin çalışma tutanakları uygulanarak, eski 286 numaralı kadastro parsel sınırlarının, orman kadastro çalışma tutanaklarında nasıl değerlendirildiği belirlenmeli, kadastro parsel sınırlarına ilişkin olarak, orman kadastro haritası ile çalışma tutanakları arasında çelişki bulunması durumunda çalışma tutanaklarına değer verileceği gözönüne alınmalı ve oluşacak sonuç çerçevesinde bir karar verilmelidir. Mahkemece eksik inceleme ve delillerin yanlış taktiri ile yazılı olduğu gibi hüküm kurulması usûl ve kanuna aykırıdır.
SONUÇ: Yukarıda bir ve iki numaralı bentlerde gösterilen nedenlerle; davacı Orman Yönetimi ve bir kısım davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulüyle hükmün BOZULMASINA, temyiz harcının istek halinde iadesine 20/10/2016 tarihinde oy birliği ile karar verildi.