1. Hukuk Dairesi 2015/11027 E. , 2015/14055 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ
DAVA TÜRÜ : TAPU İPTALİ VE TESCİL
Taraflar arasındaki davadan dolayı ........ Asliye Hukuk Mahkemesinden verilen 23.12.2013 gün ve 2011/690 esas 2013/617 karar sayılı hükmün onanmasına ilişkin olan 31.03.2015 gün ve 5013-4510 sayılı kararın düzeltilmesi süresinde davalılar vekili tarafından istenilmiş olmakla, dosya incelendi gereği görüşülüp düşünüldü:
-KARAR-
Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil isteğine ilişkin olup, mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.
Kararın davalılar tarafından temyizi üzerine dairece; “dosya içeriğine, toplanan delillere, hükmün dayandığı yasal ve hukuksal gerekçeye ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, hükmün Onanmasına karar verilmiş, davalılar anılan karara karşı karar düzeltme isteğinde bulunmuştur.
Bilindiği üzere; tarafların tüm delilleri toplanıp, tetkik edildikten, son sözleri dinlenip duruşmanın bittiği bildirildikten sonra hakimin, 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun (HUMK) 388., 6100 s. Hukuk Muhakemeleri Kanununun (HMK) 298. maddesi uyarınca kararı gerekçesi ile birlikte (tam olarak) yazması ve hüküm sonucunu HUMK"un 389., yine HMK"nin 297/2. maddesinde öngörülen biçimde tefhim etmesi asıldır.
Ne var ki, uygulamada HUMK"un 381. maddesinin son fıkrasının HMK"nin 294. maddesinin getirdiği imkândan faydalanarak bazı zorunlu nedenlerle sadece hükmün sonucu tutanağı geçirilip tefhim edilmekte, gerekçeli karar daha sonra yazılmaktadır.
İşte bu gibi hallerde, tarafların hak ve yükümlülüklerini açıkça gösteren tefhim ile aleniyet ve hukuki varlık kazanan kısa karara daha sonra yazılan gerekçeli kararın uygun olması zorunludur. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak yoktur. Öte yandan, kısa kararla gerekçeli kararın çelişkili olması, yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim edilmesine ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK"nin yukarıda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum oluşturur. Ayrıca anılan husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir ödevdir. Aksine düşünce ve uygulama yargı, yargıç ve kararlarının her türlü düşünceden uzak, saygın ve güvenilir olması ilkesi ile de bağdaşmaz.
Somut olayda, değinilen ilke ve yasa hükümleri gözardı edilerek kısa kararda, “ ...... İli, .... İlçesi, .......... Mahallesinde bulunan, 41719/8 parselin davalı adına olan 12/32 payın tapusunun iptali ile,- 6/32 payın davacı ..., - 3/32 şer payın davacılar ... ve ......... adına tapuya tesciline” şekilde hüküm kurulduğu halde gerekçeli kararda, “ ...... İli, .... İlçesi, .......... Mahallesi 41719/8 parselde bulunan, A Blok, Zemin Kat .... numaralı, A Blok, .... Kat, 3 ve 4 numaralı, A Blok .... Kat .. ve .... numaralı, A Blok ... Kat, ... ve 10 numaralı bağımsız bölümlerin tamamının A Blok, ... Kat .... numaralı bağımsız bölümün 37/446 payının davalı ..."a ait 12/32 payına tapusunun iptali ile, her bir bağımsız bölümde ayrı ayrı olmak üzere ve .... numaradaki davalı payı dikkate alınarak; - 6/32 payın davacı ..., - 3/32 şer payın davacılar ... ve ......... adına tapuya tesciline” denilmek suretiyle kısa karara çelişkili olarak gerekçeli karar yazılması doğru değildir.
Değinilen bu hususlar karar düzeltme istemi üzerine bu kez yapılan inceleme ile anlaşıldığından, davalıların bu yönlere değinen karar düzeltme isteğinin HUMK’nun 440. maddesi gereğince kabulüne, dairenin 31.03.2015 tarih, 2014/5013 esas, 2015/4510 karar sayılı Onama kararının Ortadan Kaldırılmasına, yerel mahkemenin 23.12.2013 tarih, 2011/690 esas, 2013/617 Karar sayılı kararının açıklanan nedenlerle, (6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun geçici 3. maddesi aracılığıyla) 1086 sayılı HUMK. nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, bozma nedenine göre sair hususların şimdilik incelenmesine yer olmadığına, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 03.12.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.