Yargıtay 20. Hukuk Dairesi 2015/9882 Esas 2016/9355 Karar Sayılı İlamı

MAHKEMESİ :Sulh Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki davanın yapılan duruşması sonunda kurulan hükmün Yargıtayca incelenmesi davalı Hazine tarafından istenilmekle, süresinde olduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği düşünüldü:
K A R A R
Kadastro sırasında, ... köyü 107 ada 1 parsel sayılı 70368,65 m² yüzölçümündeki taşınmaz, tarla niteliği ile Hazine adına tapuda kayıtlıdır.
Davacı, taşınmaz içerisinde 2680,00 m²"lik kısmın kendine ait olduğunu, taşınmazı, daha evvelki malikin mirasçılarından 1959 yılında satın aldığını, bu taşınmazın zilyedi olduğu sırada bu yerin orman olduğu iddiası ile hakkında ... Sulh Ceza Mahkemesine dava açıldığını, bu davada beraat ettiğini ve bu yerin orman sayılmayan yerlerden olduğunun anlaşıldığını, taşınmazın bu kısmının kendisine ait olduğu iddiası ile tapu kaydının iptali ile adına tescili istemiyle dava açmış, yapılan keşif sonrasında adına tescil edilmesini istediği bölümün 4785,05 m² olduğunu bildirir dilekçe ile davasını ıslah etmiştir.
Mahkemece davanın kısmen kabulüne, taşınmazın fen bilirkişisi ..."in 04/05/2013 tarihli bilirkişi raporuna ek krokide taralı olarak gösterdiği 4785.05 m² yüzölçümündeki kısmının tapusunun iptali ile davacı adına tapuya tesciline, feragat nedeniyle diğer talepleri yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davalı Hazine tarafından temyiz edilmiştir.
Dava tapu iptali ve tescil istemine ilişkindir.
Somut olayda, çekişmeli taşınmaz dava tarihinde ve hâlen dahili davalı Hazine adına kayıtlıdır. Eldeki davada Hazineye husumet yöneltilmemiş, hakkında usûlüne uygun bir dava açılmamış, yargılama sürerken davaya dahil edilmiştir. Olayda zorunlu dava arkadaşlığı bulunmadığı gibi dahili dava yoluyla davaya dahil edilen bir kimseye taraf sıfatı kazandırılmasına ve hakkında hüküm kurulmasına yasal olanak yoktur. Dahili dava yolu ile bir kimseye taraf sıfatı kazandırılamayacağı yargısal uygulamalar ile kararlılık kazanmış ve bu husus öğretide de benimsenmiştir. Hâl böyle olunca, taşınmaz maliki olmayan köy tüzel kişiliği aleyhine açılan davanın husumetten reddine karar verilmesi gerekirken, esastan hüküm kurulması isabetsizdir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle; davalı Hazinenin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA 20/10/2016 günü oy birliği ile karar verildi.