Esas No: 2020/5644
Karar No: 2022/878
Karar Tarihi: 20.01.2022
Yargıtay 11. Ceza Dairesi 2020/5644 Esas 2022/878 Karar Sayılı İlamı
11. Ceza Dairesi 2020/5644 E. , 2022/878 K."İçtihat Metni"
MAHKEMESİ :Asliye Ceza Mahkemesi
SUÇLAR : Resmi belgede sahtecilik, dolandırıcılık
HÜKÜMLER : Mahkumiyet
A) Resmi belgede sahtecilik suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık ve katılan vekilinin temyizinin incelenmesinde;
Sanık hakkında, kendisini alacaklı, müşterisi olan şikayetçi ...’ı borçlu göstererek beş adet senet düzenleyip borcuna karşılık katılan ...’ya verdiği iddiasıyla resmi belgede sahtecilik suçundan açılan kamu davasında; sanığın şikayetçi ...’ın kendisine borçlu olmadığını, suça konu senetlerin ne şekilde düzenlenip kendisine nasıl verildiğini bilmediğini, ancak ciroların kendisine ait olduğunu, çalışanı olan ...’ı şikayet ettiğini savunması, UYAP kayıtlarında sanığın ... hakkında yapmış olduğu bir şikayete rastlanmadığı, İnegöl Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından resmi belgede sahtecilik ve dolandırıcılık suçlarından ek kovuşturmaya yer olmadığına dair karar verildiği anlaşılmakla; Mahkemenin kabul ve uygulamasında isabetsizlik görülmemiş ve tebliğnamede bu suça ilişkin bozma görüşüne iştirak edilmemiştir. 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte infaz aşamasında yeniden değerlendirilmesi mümkün görülmüştür.
Yargılamanın hukuka uygun olarak yapıldığı, iddia ve savunmada ileri sürülen hususların gerekçeli kararda gösterilip tartışıldığı, hukuka uygun yöntemlerle elde edilen delillerin değerlendirilerek fiilin sanık tarafından işlendiğinin tespit edildiği, suç vasfının doğru biçimde belirlendiği, cezanın kanuni takdir sınırlarında uygulandığı tüm dosya kapsamından anlaşılmakla, sanığın ve katılan vekilinin temyiz nedenleri yerinde görülmediğinden hükmün ONANMASINA,
B) Dolandırıcılık suçundan verilen mahkumiyet hükmüne yönelik sanık, katılan vekili ve Cumhuriyet savcısının temyizinin incelenmesinde;
1) Katılan ...’nun, suça konu senetlerin sattığı mallar karşılığında verildiğini, ancak sanık ile açık hesap çalıştıkları için senet verildiği anda mı malları sattığını yoksa sattığı mallar karşılığında sonradan mı senet verildiğini hatırlamadığını beyan etmesi, sanık savunması ve tüm dosya kapsamından senetlerin önceden doğan borcun ödenmesi için sonradan katılana verildiğinin kabul edilmesi gerektiğinin anlaşılması karşısında, ayrıntıları Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 03.03.1998 tarih ve 6/8-69 E, K sayılı kararında da açıklandığı üzere, önceden doğmuş bir borç için hileli davranışlarda bulunulması halinde, zarar veya borç kandırıcı nitelikte davranışlar sonucu doğmayacağından dolandırıcılık suçunun unsurları itibarıyla oluşmayacağı dikkate alınarak, sanığın beraati yerine mahkumiyetine hükmolunması,
2) Kabule göre de;
a) 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile 5271 sayılı CMK'nin 253. maddesinin üçüncü fıkrasına “birlikte” ibaresinden sonra gelmek üzere “aynı mağdura karşı” ibaresi eklenmiş olup, anılan yasa maddesinde yapılan değişiklikle uzlaştırma kapsamına giren bir suçun, bu kapsama girmeyen bir başka suçla birlikte aynı mağdura karşı işlenmiş olması halinde uzlaşma hükümlerinin uygulanamayacağının da düzenlendiği dikkate alınarak, yukarıdaki kabule göre; “mağdur” kavramı, suçun konusunun ait olduğu kişi ya da kişiler olarak "suçtan zarar görme" kavramı ise, gerek Ceza Genel Kurulu, gerekse dairemizin kararlarında; "suçtan doğrudan doğruya zarar görmüş bulunma hali" olarak yorumlanıp uygulandığında; sahtecilik suçuyla dolandırıcılık suçunun mağdurunun ayrıştığı, sanığın üzerine atılı resmi belgede sahtecilik suçunun mağdurunun kamu olduğu, dolandırıcılık suçunun ise ...’ya karşı işlendiği ve mağdurun ... olduğu dolayısıyla sanığa isnat edilen resmi belgede sahtecilik suçu ile dolandırıcılık suçunun mağdurlarının farklı olduğu anlaşılmakla, sanığa yüklenen ve 5237 sayılı TCK’nin 157/1. maddesinde düzenlenen dolandırıcılık suçu nedeniyle, 24.10.2019 tarih ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak aynı tarihte yürürlüğe giren 7188 sayılı Kanun’un 26. maddesi ile değişik 5271 sayılı CMK'nin 253. ve 254. maddeleri gereğince uzlaştırma işlemleri yapılmasından sonra sonucuna göre sanığın hukuki durumunun değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
b) 5237 sayılı TCK'nin 53. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendinde yer alan haklardan sanığın sadece kendi alt soyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri yönünden koşullu salıverilme tarihine kadar uygulanması gerektiğinin gözetilmemesi isabetsizliğinin Anayasa Mahkemesinin 08.10.2015 tarihli 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı iptal kararı ile birlikte yeniden değerlendirilmesinde zorunluluk bulunması,
Bozmayı gerektirmiş, sanık, katılan vekili ve Cumhuriyet Savcısının temyiz nedenleri bu itibarla yerinde görüldüğünden, 5320 sayılı Kanun’un 8/1. maddesi gereğince uygulanması gereken 1412 sayılı CMUK'nin 321. maddesi uyarınca hükmün BOZULMASINA, 20.01.2022 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.
Sayın kullanıcılarımız, siteden kaldırılmasını istediğiniz karar için veya isim düzeltmeleri için bilgi@abakusyazilim.com.tr adresine mail göndererek bildirimde bulunabilirsiniz.