Davacı,davalı işveren nezdinde 27.9.2002-27.10.2003 tarihleri arası çalıştığının tesbitine karar verilmesini istemiştir. Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir. Hükmün davalılar vekilleri tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. Davacı davalı işyerinde hizmet akdine dayalı olarak 27.09.2002-27.10. 2003 tarihleri arasında geçen ve kuruma bildirilmeyen çalışma süresinin tesbitini talep etmiş, mahkemece davanın kabulüne karar verilmiş ise de bu sonuç usul ve yasaya uygun bulunmamıştır. Dosya içindeki bilgi ve belgeler ile bilirkişi raporu içeriğinden davacının davalı Y. Dış Ticaret Tekstil Sanayi Limited Şirketinde çalıştığı, davanın bu tüzel kişilik aleyhine açıldığı, A-K.Tekstil San. Tic. Ltd.Şt.nin ise davalı sıfatı bulunmadığı açık olduğu halde kısa kararda hüküm A.-K.Tekstil San. Tic. Ltd.Şt aleyhine kurulmuş, bu yanlışlık gerekçeli kararın gerekçesinde de açıkça vurgulandığı halde,hüküm fıkrası tekrar A.-K.Tekstil San. Tic. Ltd.Şt aleyhine oluşturulmuştur. Bir başka deyişle mahkeme kararının gerekçesi duruşmada tarafların yüzüne karşı tefhim edilen kısa karar ve hüküm fıkrası ile açık çelişki halindedir. TC Anayasasının 141. maddesinin 3.fıkrasında ; bütün mahkemelerin her türlü kararlarının gerekçeli yazılması gerektiği vurgulanmıştır. HUMK nun 388/son fıkrasında ise “Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer,açık şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir.” hükmüne yer verilmiştir. Anılan maddelerin açık hükmü gereği hüküm fıkrası ile gerekçenin de çelişkili olmaması kabul ve red olunan hususların açıkça ve şüphe ve duraksamaya yer vermeyecek şekilde gerekçe ve hükümde bulunması gerekir. Mahkemece verilen kararın gerekçesinin ; kısa karar ve hüküm fıkrası ile çelişik olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir. O halde tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ:Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, bozma nedenine göre tarafların bozma kapsamı dışındaki sair itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına,temyiz harcının istek halinde davalılardan Y.Dış Ticaret ve Tekstil Ltd.Şti"ne iadesine 09.03.2010 gününde oyçokluğuyla karar verildi HUMK’nun 434/3. maddesi gereğince temyiz dilekçesi verilirken gerekli harç ve giderlerin tamamı ödenir. Bunların eksik ödendiği sonradan anlaşılır ise kararı veren hakim veya mahkeme başkanı tarafından verilecek 7 günlük kesin süre içinde tamamlanması, aksi halde temyizden vazgeçmiş sayılacağı hususu temyiz edene yazılı olarak bildirilir. Verilen süre içinde harç ve giderler tamamlanmadığı takdirde mahkeme kararın temyiz edilmemiş sayılmasına karar verir. Bu kararın temyiz edilmesi halinde 432. maddesi son fıkrası kıyasen uygulanır. Somut olayda kararı temyiz eden davalı Y.Dış Tic. ve Tekstil San.Ltd. Şirket’inin temyiz dilekçesi yasal 8 günlük temyiz süresi içinde 17.02.2009 tarihinde temyiz defterine kaydedilmiş ancak temyiz harcı yatırılmamıştır. Bu davalı yönünden mahkemece HUMK’nun 434/3. maddesindeki prosedüre uygun işlem yapılmak üzere dosyanın mahkemesine geri çevrilmesi ve temyiz incelemesinin dosya döndükten sonra yapılması gerektiği düşüncesinde olduğumdan Sayın Çoğunluğun bu usulü eksiklik giderilmeden temyiz incelemesi yapılarak temyiz harcını yatırmamış olan davalı şirket yönünden de kararın bozulması şeklindeki bozma kararı gerekçesine katılmıyorum.